MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ :ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIMTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonucunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;KARARDavacı, kayden maliki olduğu 14 parsel sayılı taşınmaza, komşu taşınmaz maliki olan davalının bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.Davalı, belediye ve kadastro müdürlüğünde görevli elamanların yer göstermeleri sonucunda temel kazısı yaparak bina inşa ettiğini, iyiniyetli olduğunu belirterek öncelikle davanın reddini, müdahalenin saptanması halinde temliken tescile karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, müdahalenin sabit olduğu ancak tecavüzün tecvizi hata sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararın dayanağını 07/03/2014 hakim havale tarihli fen bilirkişisi raporu oluşturmaktadır. Bahsi geçen bilirkişi raporunda, davalıya ait 908 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki binanın davacıya ait 908 ada 14 parsel sayılı taşınmaza 13 cm taşkın olduğunun saptandığı ancak Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün Büyük Ölçekli Haritalar Yapım Yönetmeliği'nin 94. maddesi'nin c bendinde yer alan detay noktaları arsındaki farkın +,- 15 cm'yi geçemez ibaresi nazara alındığında tecavüzden bahsedilemeyeceği müdahalenin tecvizi hata sınırları içerisinde kaldığının belirtildiği, dava açılmadan önce Uşak Kadastro Müdürlüğünde görevli fen elamanlarınca davacının isteği üzerine düzenlenen 05/10/2012 tarihli aplikasyon krokisine göre ise tecavüz miktarının 31m2 olduğunun tespit edildiği, davalı tarafından dosyaya sunulan 27/02/2013 tarihli cevap dilekçesinde; “...Dolaylı araştırmalarıma göre çekişme konusu yerin 32cm2 olduğu sonucuna ulaştım.” şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda, raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden sonuca gidildiği açıktır.Ayrıca; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/2. maddesinde düzenlendiği üzere; ''Taraflar bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilir.”Ne varki; mahkemece son oturumda bilirkişi raporu davalı vekiline elden tebliğ edilmiş, davalı vekili bilirkişi raporunu incelemek ve varsa itirazlarını sunmak için süre talep etmiş ise de davalı vekilinin talebi gerekçe gösterilmeden reddedilerek tarafların son sözü sorulmak suretiyle hüküm kurulmuştur.Hâl böyle olunca; Mahkemece üç kişilik kadastro fen memuru veya harita mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişilerle yeni bir heyet oluşturularak yerinde yeniden keşif yapılması, mahkeme dışı alınan raporun da değerlendirilmesi suretiyle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, dava konusu yerin kapsamının açıkça belirlenmesi, taşkınlık saptanması halinde tecavüz miktarının tecvizi hata sınırları içerisinde kalıp kalmadığının açıklattırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek ve 6100 sayılı HMK.'nun 281/2. Maddesine aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.