6. Daire 2014/2387 E. , 2014/4122 K.HUKUKİ OLARAK EL ATILMIŞ, TAŞINMAZ, MÜLKİYET HAKKI ÖZÜNÜN ZEDELENMESİ, KAMULAŞTIRMA, İMAR PLANI, NİSPİ HARÇ,MAKTU HARÇ, TAZMİNATakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz
olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Osmangazi Belediye Başkanlığı
İstemin Özeti : Bursa 2. İdare Mahkemesince verilen
23/01/2014 tarihli, E:2013/978, K:2014/30 sayılı kararın, usul ve hukuka
aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Nuran Doğan Çakmak
Düşüncesi : 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren
6487 sayılı Kanun’un ilgili 21. maddesi ile Geçici 6. Madde yeniden
düzenlenmiştir. Kişilerin temel haklarından biri olan mülkiyet hakkının
süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanmak suretiyle mülkiyet
hakkının özünün zedelenmesine neden olan, imar planlarında kamu hizmet
tesislerine tahsis edilerek ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak
suretiyle hukuki olarak el atılmış taşınmaz sahipleri için de düzenleme
getirilmiştir. Bu düzenleme geçici 6. maddenin 10. fıkrasına "Uygulama
imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle
veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar
hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda öngörülen
idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava
açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı
kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu
maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır." eklenmek
suretiyle yapılmış olup, tarih sınırlaması getirilmeksizin hukuki el
atmalarda bu kanunun uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu fıkrada
her ne kadar "3194 sayılı imar Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve
işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir." denilmiş
ise de, 3194 Sayılı Kanun’da öngörülen zorunlu bir başvuru olmadığı için
başvuru yapılmadan açılan davalar da bu kanun kapsamında
düşünülmelidir.
5999 sayılı yasada, açılacak davalarda harç ve vekalet ücretinde
uygulanacak kriterler belirlenmemesine rağmen 6487 sayılı Kanun’un
21.Maddesindeki değişik geçici 6. Maddenin 7. fıkrasında “Bu madde
kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü
vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu
olarak belirlenir.” şeklindeki madde ile konu yasal bir düzenlemeye
kavuşturulmuştur.
Davacının temel haklarından biri olan mülkiyet hakkının süresi
belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanmak suretiyle mülkiyet hakkının
özünün zedelenmesine neden olan, imar planlarında kamu hizmetine tahsis
edilerek ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak
el atılan taşınmaz için açılan davada Kamulaştırma Kanunu geçici 6.
madde kapsamında değerlendirilerek maktu harç alınması gerekir
Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Sırameşeler Alemdar Mahallesi, …
ada, … sayılı parselde bulunan davacının hissedarı olduğu taşınmazın,
1/1000 ölçekli planda kısmen yol ve çocuk parkı olarak düzenlenmesine
rağmen herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri
sürülen zararın tazmini amacıyla davalı idarece 450.000,00-TL ödenmesine
hükmedilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; davacının
03.09.2013 tarihli dilekçesiyle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun
geçici 6.maddesi uyarınca işbu davanın maktu harca tabi olduğunu iddia
ederek karar harcını eksik yatırması üzerine, bakılmakta olan davanın
anılan madde kapsamındaki bir dava olmadığına karar vererek, 11.09.2013
tarihli Başkanlık yazısı ile davacıdan nisbi harç yatırması
gerektiğinden, eksik yatırılan harcın tamamlanması istenilmiş, bu
yazının davacıya 17.09.2013 tarihinde tebliğ edilip, gereğinin yerine
getirilmemesi nedeniyle yazılan 08/11/2013 tarihli ikinci Başkanlık
yazısının 15/11/2013 tarihinde davacıya tebliğ edilmesine karşın tanınan
süre içerisinde bildirilen eksikliğin tamamlanmadığının anlaşılması
üzerine 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6. maddesinin
4.fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu
karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
18.06.2010 tarihli, 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’na eklenen geçici 6. madde ile "Kamulaştırma işlemleri
tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen
09/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine
ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde
tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut
irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili
olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat
talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi
esastır. İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde,
uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin
uzlaşmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay
içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir. Dava
açılması halinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis
edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, ikinci fıkranın
birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece tespit ve taşınmazın veya
hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat
ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup
tarafların hükmedilen tazminata ilişkin temyiz hakkı saklıdır. "şeklinde
düzenleme getirilerek öncelikle uzlaşma, uzlaşma sağlanamaz ise dava
açma hakkı tanınmıştır. 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren bu madde
ulusal mevzuatımızda kamulaştırmasız el atma kavramını tanımlayan ve bu
durumda izlenecek usulü düzenleyen ilk yasal mevzuattır. Ancak madde
metninden de anlaşılacağı üzere 5999 sayılı Yasa 1983 öncesi dönemde
fiilen kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara ilişkin açılacak tazminat
davalarında izlenecek usulü belirlemektedir.
25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa ile "Bu
Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli
olmak üzere; 04/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun
geçici 6 ncı maddesi hükmü, 04/11/1983 tarihinden sonraki
kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır. Ancak, bu tarihten
sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemleri sebebiyle açılan tazminat
davalarında verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden 2942
sayılı Kanun’un geçici 6’ncı maddesinin yedinci fıkrası uyarınca
ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması halinde, idarelerin yılı
bütçelerinde sermaye giderleri için öngörülen ödeneklerden ayrıca yüzde
beş pay ayrılır.” şeklinde getirilen düzenleme ile geçici 6. maddenin
1983 sonrasındaki dava ve taleplere de uygulanması olanağı
getirilmiştir.
Ancak; 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Yasaya eklenen Geçici 6.
maddenin ve 6111 sayılı Yasanın iptali istemi ile yapılan başvuru
üzerine Anayasa Mahkemesi; 01.11.2012 tarihli, E:2010/83 K:2012/169
sayılı kararı ile 5999 sayılı Yasanın 1. maddesinin 6. fıkrasının 1.
cümlesindeki “ sadece “ ibaresini ve 6111 sayılı Yasa ile getirilen
düzenlemenin tamamını Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir.
Anayasa Mahkemesi 5999 sayılı Yasanın 1. maddesinin 6. fıkrasının 1.
cümlesindeki “sadece” ibaresinin iptaline ilişkin kararında; “ Maddi
hukukta herhangi bir değişiklik yapılmaksızın maddi hukukun ihlalinden
kaynaklanan uyuşmazlıkların dava konusu yapılmasını yasaklayan kural,
hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırıcı niteliktedir. Taşınmazına
kamulaştırmasız el atılan malikin sadece tazminat davası açabileceğini
düzenleyen kural, malikin el atmanın önlenmesi ve ecri misil davası gibi
mülkiyet hakkından kaynaklanan davaları açmasını yasaklamakta ve
böylece hak arama özgürlüğünü bu davalar yönünden ortadan
kaldırmaktadır. Açıklanan nedenlerle malikin sadece tazminat davası
açabileceğini öngören kural, Anayasanın 36.maddesine aykırıdır.”
şeklindeki gerekçesi ile taşınmazına haksız müdahale edilen kişinin,
mülkiyet hakkının niteliğinden kaynaklanan davaları açma yetkisini
kısıtlayan düzenlemenin, hak arama özgürlüğüne aykırı olduğunu ortaya
koymuştur.
Anayasa Mahkemesi 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin iptali
kararında; “Geçmişe yönelik bazı mağduriyetlerin giderilmesi amacı ile
çıkarılan ve istisnai nitelik taşıyan geçici 6. maddedeki malik aleyhine
hükümlerin geleceğe yönelik olarak uygulanması halinde kamulaştırma
için Anayasa ve Kanun'da öngörülen bütün güvenceler etkisiz
kalabilecektir. Kuralla, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15
yıl boyunca 2026 yılına kadar idarelerin özel mülkiyete kamulaştırmasız
el atma yolu ile müdahalesine yol açılmaktadır. Böylece idareler
kamulaştırma yapmak yerine, hukuka aykırı olarak el atmak sureti ile
taşınmazları elde edebileceklerdir. Böyle bir durumda devletin hukuka
bağlılığı ilkesi zedeleneceği gibi bireyler açısından hukuki güvenlik ve
öngörülebilirlik de ortadan kalkacaktır. Bir hukuk devletinde
kanunların hukuka aykırı uygulamaları teşvik etmesi kabul edilemez,
açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2, 35, 46.maddelerine
aykırıdır.” şeklindeki gerekçesi ile 5999 sayılı Yasa ile getirilen
Geçici 6. maddenin istisnai bir düzenleme olduğunu ve sadece 1983 öncesi
dönemde yapılan haksız müdahaleler nedeni ile açılacak dava ve
taleplerde uygulanabileceğini açıkça belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 5999 sayılı Yasanın 1.maddesinin 6. fıkrasının
1. cümlesindeki “sadece“ ibaresi ile 6111 sayılı Kanun ile getirilen
düzenlemenin tamamını Anayasaya aykırı bularak iptal etmesi üzerine
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun’un 21. maddesi
ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi yeniden
düzenlenmiştir.
“Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel
tespiti" başlıklı GEÇİCİ MADDE 6-(1)Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış
veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09/10/1956 tarihi
ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu
yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan
taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı
tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el
konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep
edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine
göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma
usulünün uygulanması dava şartıdır.
(2) İdarenin daveti veya malikin müracaatı üzerine, fiilen el konulan
taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının idarenin daveti
veya malikin müracaat ettiği tarihteki tahmini değeri; bu Kanun’un
8’inci maddesinin ikinci fıkrasına göre teşkil edilen kıymet takdir
komisyonu marifetiyle, taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas
alınmak ve bu Kanun’un 11’inci ve 12’nci maddelerine göre hesaplanmak
suretiyle tespit edilir. Tespitten sonra, bu Kanun’un 8’inci maddesinin
üçüncü fıkrasına göre teşkil olunan uzlaşma komisyonunca, idarenin
daveti veya malikin müracaat tarihinden itibaren en geç altı ay içinde
7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilen bir yazı ile tahmini
değer bildirilmeksizin, talep sahibi uzlaşma görüşmelerine davet edilir.
(3) Uzlaşma; idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz
üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde
başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların
mümkün olmaması hâlinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir.
(4) Uzlaşma görüşmeleri, hukuki veya fiili engel bulunmadığı takdirde
davete icabet tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır
ve uzlaşmaya varılıp varılmadığı, malik veya temsilcisi ile komisyon
üyeleri tarafından imzalanan bir tutanağa bağlanır. Bu tutanak ile
uzlaşma görüşmelerine ilişkin bilgi ve belgeler, açılacak davalarda
taraflar aleyhine delil teşkil etmez. Uzlaşmaya varılması hâlinde,
üzerinde uzlaşılan hakkın türünü, tanınma şart ve usullerini, nakdi
ödemede bulunulacak ise miktarını ve ödeme şartları ile taşınmazların
tesciline veya terkinine dair muvafakati de ihtiva eden bir sözleşme
akdedilerek bu sözleşme çerçevesinde işlem yapılır ve uzlaşma konusu
taşınmazlar resen tapuya tescil veya terkin edilir.
(5) Uzlaşılan bedel, bütçe imkanları dâhilinde sonraki yıllara sâri
olacak şekilde taksitli olarak da ödenebilir. Taksitli ödeme süresince,
04/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine
İlişkin Kanuna göre ayrıca kanuni faiz ödenir.
(6) İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde,
uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde
malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir. Dava
açılması hâlinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis
edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci
cümlesindeki esaslara göre mahkemece bu Kanun’un 15’inci maddesine göre
bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit ve taşınmazın veya
hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir. Tespit edilen
bedel, bu maddenin sekizinci fıkrasına göre idarece ödenir. Tescile veya
terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen bedele ilişkin
temyiz hakkı saklıdır.
(7) Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile
her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde
maktu olarak belirlenir.
(8) Kesinleşen mahkeme kararlarına istinaden bu madde uyarınca
ödemelerde kullanılmak üzere, ihtiyaç olması hâlinde, merkezi yönetim
bütçesine dâhil idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri için
öngörülen ödeneklerinin (Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinin güvenlik ve
savunmaya yönelik mal ve hizmet alımları ile yapım giderleri için
ayrılan ödeneklerin) yüzde ikisi, belediye ve il özel idareleri ile
bağlı idareleri için en son kesinleşmiş bütçe gelirleri toplamının,
diğer idareler için en son kesinleşmiş bütçe giderleri toplamının en az
yüzde ikisi oranında yılı bütçelerinde pay ayrılır. Kesinleşen
alacakların toplam tutarının ayrılan ödeneğin toplam tutarını aşması
hâlinde, ödemeler, sonraki yıllara sâri olacak şekilde, garameten ve
taksitlerle gerçekleştirilir. Taksitlendirmede, bütçe imkanları ile
alacakların tutarları dikkate alınır. Taksitli ödeme süresince, 3095
sayılı Kanun’a göre ayrıca kanuni faiz ödenir. İdare tarafından, mahkeme
kararı gereğince nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer
uzlaşma yolları da teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaşmaya ilişkin
hükümlerine göre işlem yapılabilir.
(9) Bu maddenin bedele ilişkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı
ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı
açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü
gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır. Evvelce
açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış veya süre
dışındaki sebeplerden dolayı davaları reddedilmiş olanlar hakkında bu
madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, gerek iç hukuka ve gerekse
milletlerarası hukuka göre evvelce açtıkları davalar sonunda hak
kazanmış oldukları tazminat henüz ödenmemiş olanlara, idare tarafından
nakdi ödeme yerine, üçüncü fıkrada belirtilen diğer uzlaşma yolları
teklif edilebilir ve bu maddenin uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre
işlem yapılabilir.
(10) Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan
kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden
önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre
uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe
girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri
dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma
görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde,
uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam
edilir. Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara
ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu
kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar
Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra
idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış
veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen
davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.
(11) Bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez.
(12) 24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan
imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da
dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce,
ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen
kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine
ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. Bu fıkra uyarınca
yapılacak ödemeler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
(13) 4/11/1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar
kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış
olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin
bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare
tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce
malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin mahkeme ve
icra vekalet ücretleri de, idarelerce bu maddenin sekizinci fıkrasına
göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı fıkrada belirtilen usule göre
ödenir ve işlem yapılır. Bu alacaklar için de bu maddenin on birinci
fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü
davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmü, bu
fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen
davalarda da uygulanır.” denilmektedir.
Yapılan yeni düzenleme ile kişilerin temel haklarından biri olan
mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanmak
suretiyle mülkiyet hakkının özünün zedelenmesine neden olan, imar
planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılarak ve uzun zaman
kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılmış taşınmaz
sahipleri için de düzenleme getirilmiştir. Bu düzenleme geçici 6.
maddenin 10. fıkrasına "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve
resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla
tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194
sayılı İmar Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemler
tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri
karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.
Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra
hükümleri uygulanır." şeklindeki düzenleme eklenmiştir. Getirilen yeni
düzenleme ile maddenin 1. fıkrasında belirtilen tarih aralığından
bağımsız olarak ve tarih sınırlaması getirilmeksizin imar planlarından
kaynaklanan hukuki el atmalarda bu kanunun uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır. Bu fıkrada "3194 sayılı imar Kanunu’nda öngörülen idari
başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir."
denilmiş ise de, 3194 sayılı Kanun’da öngörülen bu başvuru, zorunlu
olmadığından başvuru yapılmadan açılan davalar da bu kanun kapsamında
düşünülmelidir.
5999 sayılı Yasada, açılacak davalarda harç ve vekalet ücretinde
uygulanacak kriterler belirlenmemesine rağmen 6487 sayılı Kanun’un 21
maddesi ile değişik geçici 6. maddenin 7. fıkrasında “Bu madde
kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü
vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu
olarak belirlenir.” şeklindeki düzenleme ile bu kanun kapsamında
açılacak davalardaki vekalet ücretine ilişkin hususlar yasal bir
düzenlemeye kavuşturulmuştur.
Dosyanın incelenmesinden; davacının taşınmazının davalı idarenin
17.07.2008 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında ilköğretim
alanında kaldığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise, kısmen yol
kısmen çocuk bahçesi, kısmen de okul alanında kaldığı, okul alanında
kalan bölüm için Bursa Valiliği İl Özel İdaresine karşı açılan davada,
Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2010 tarihli, E:2009/225,
K:2010/480 sayılı kararı ile okul alanında kalan 1437,56 metrekarelik
kısmının bedeli ödenerek Bursa İl Özel idaresi adına tescil edildiği,
taşınmazın yolda ve çocuk bahçesinde kalan kısmı için 21.03.2012
tarihinde Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan kamulaştırmasız el
koymadan kaynaklanan 450.000 TL tazminat davasında ise 28.01.2013
tarihinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı,
mahkemece davacı tarafından eksik yatırılan nisbi harcın
tamamlatılmasının 11.09.2013 tarihli ve 08.11.2013 tarihli Başkanlık
yazıları ile istendiği, davacının bu yazının gereğini yerine
getirmediği, 03.09.2013 tarihli dilekçesiyle; 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’nun geçici 6.maddesi uyarınca işbu davanın maktu harca tabi
olduğunu iddia ettiği, mahkemenin söz konusu davanın geçici 6. madde
kapsamında olmadığı gerekçesiyle nisbi karar harcının verilen süre
içerisinde yatırılmaması üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar
verdiği anlaşılmıştır.
Bakılan dava, 6487 sayılı Kanunla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa
eklenen geçici 6. madde kapsamında, imar planlarında umumi hizmetlere ve
resmi kurumlara ayrılmak suretiyle tasarrufu kısıtlanan ve uzun zaman
kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılan taşınmaza
yönelik açılmış bir tazminat davası olup, geçici 6. maddenin 1.
fıkrasında belirtilen tarih aralığından bağımsız olarak ve tarih
sınırlaması getirilmeksizin imar planlarından kaynaklanan hukuki el
atmalara ilişkin açılacak tazminat davalarında anılan geçici maddenin 7.
fıkrasındaki düzenleme dikkate alınarak yargılama esnasında maktu harç
alınması gerekirken, nisbi harç alınması gerektiğinden bahisle verilen
kararda isabet görülmemiştir.
Bu durumda; İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Bursa 2. İdare Mahkemesince verilen 23/01/2014
tarihli, E:2013/978, K:2014/30 sayılı kararın esastan oy birliği
gerekçede oy çokluğu ile bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye
gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15
gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27.05.2014
tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Kanun ile 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu’na Geçici 6. madde eklenmiştir. Ancak madde
metninden de anlaşılacağı üzere 5999 sayılı Yasa 1983 öncesi dönemde
kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara ilişkin açılacak tazminat
davalarında izlenecek usulü belirlemektedir. 25.02.2011 tarihinde
yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa ile de Geçici 6. maddenin 1983
sonrasındaki dava ve taleplere de uygulanması olanağı getirilmiştir.
Ancak; 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Yasaya eklenen Geçici
6.maddenin ve 6111 sayılı Yasanın iptali istemi ile yapılan başvuruda
Anayasa Mahkemesi; 01.11.2012 tarih ve E:2010/83, K:2012/169 sayılı
kararı ile 5999 sayılı Yasanın 1. maddesinin 6. fıkrasının 1.
cümlesindeki “Sadece” ibaresini ve 6111 sayılı Yasanın tamamını
Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi 6111 sayılı
Yasanın iptali kararında : "Geçmişe yönelik bazı mağduriyetlerin
giderilmesi amacı ile çıkarılan ve istisnai nitelik taşıyan Geçici 6.
maddedeki malik aleyhine hükümlerin geleceğe yönelik olarak uygulanması
halinde kamulaştırma için Anayasa ve Kanun'da öngörülen bütün güvenceler
etkisiz kalabilecektir. Kuralla, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 15 yıl boyunca 2026 yılına kadar idarelerin özel mülkiyete
kamulaştırmasız el atma yolu ile müdahalesine yol açılmaktadır. Böylece
idareler kamulaştırma yapmak yerine, hukuka aykırı olarak el atmak
sureti ile taşınmazları elde edebileceklerdir. Böyle bir durumda
devletin hukuka bağlılığı ilkesi zedeleneceği gibi bireyler açısından
hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik de ortadan kalkacaktır. Bir hukuk
devletinde kanunların hukuka aykırı uygulamaları teşvik etmesi kabul
edilemez, açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2, 35, 46. maddelerine
aykırıdır.” şeklindeki gerekçesi ile 5999 sayılı Yasa ile getirilen
Geçici 6. maddenin istisnai bir düzenleme olduğunu ve sadece 1983 öncesi
dönemde yapılan haksız müdahaleler nedeni ile açılacak dava ve
taleplerde uygulanabileceğini açıkça belirtmiştir. Bu iptal kararı
üzerine 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanunu’n 21.
maddesi ile Geçici 6. madde yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile
imar planlarında kamu hizmet tesislerine tahsis edilerek ve uzun zaman
kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılmış taşınmaz
sahipleri için de düzenleme getirilmiştir. Geçici 6. maddenin 10.
fıkrasına "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara
ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu
kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar
Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra
idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış
veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen
davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır."
hükmü eklenmiş ise de, bu fıkra Geçici 6. madde içerisinde yer
aldığından, maddenin başında belirtilen 09/10/1956 tarihi ile 04/11/1983
tarihleri arasında imar planında kamu hizmet tesislerine tahsis
edilerek ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak
el atılmış taşınmaz sahipleri için getirilmiş bir düzenleme olduğundan
1983 sonrası için uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Davaya konu olayda, davacının taşınmazı 1983 sonrası yapılan imar
planında kısmen yol, kısmen çocuk bahçesi, kısmen de okul alanına
ayrılmak suretiyle kamu tesislerine tahsis edilmiş, fiilen el atma
gerçekleşmemiştir. Davacının taşınmazına hukuki el atma 1983 sonrası
gerçekleştiği için davacının durumunun Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6.
maddesi kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacı davasının Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6.
maddesi kapsamında olduğunu düşünerek mahkeme tarafından ara karar ile
istenilen nisbi harcı ödememiştir. Bu davanın Kamulaştırma Kanunu’nun
geçici 6. maddesi kapsamında olmadığı açıktır. Bu husus belirlendikten
sonra davacıya yeniden süre verilerek harcı tamamlaması istenebilir,
nisbi harcın sonradan da tamamlatılabilme imkanı vardır. Bunun yanında
davacının söz konusu nisbi harcı yatırabilmesinin mümkün olup olmadığı
adli yardım hükümleri kapsamında değerlendirilerek adli yardımdan
faydalanma durumu değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken
mahkemece nisbi harcın yatırılmadığı gerekçesi ile davanın açılmamış
sayılması yönünde verilen kararda isabet görülmemiştir.
Bu nedenle de davanın açılmamış sayılması yönünde verilen kararın bozulmasına gerekçe yönünden katılmıyoruz.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Avukatın danışıklı icra takibi ve haciz, satış işlemleri yapmasının zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçu oluşturacağı
DAVA VE KARAR:
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği
düşünüldü.
Yapılan yargılamaya,
toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına
uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre ye
DAVANIN İHBARI • İHBAR OLUNANIN HAK VE YETKİLERİ • DAVADA TARAF SIFATI
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapıları yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen", hükmün süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan A. İnş. Taah. San. Tic. Ltd.Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-KARAR
BONO • TEMİNAT SENEDİ • İSPAT YÖNTEMİ
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu, dayanak senedin 21.06.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi kapsamında alındığını ve teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece, bononu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?