MAHKEMESİ : Ankara 16. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/05/2012NUMARASI : 2012/424-2012/351Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Takip dayanağı bonoda keşideci ve lehdar T. Halk Bankası A.Ş.dir. S.S. ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi aval veren durumunda olup, takip S ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla keşideciler aleyhinde başlatılmıştır. Keşidecilerden itirazı üzerine mahkemece İİK'nun 170/a maddesi gereğince kambiyo takibi yapılamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmiştir.Aval, bir poliçe borcunun, ticari senetler hukukuna göre tekellüf edilmesidir. Aval ile güdülen amaç, poliçenin (bononun, çekin) ödeneceği hususunda verilen teminatla, ona tedavül kolaylığı sağlamaktır. Güvenilir bir imzanın, poliçenin ödeneceğini garantilemesi ve gerektiğinde bizzat ödemede bulunacağını belirtmesi, senede güven duyulmasını sağlar; hamilin bu senedi kolaylıkla devretmesine imkan verir (, Kıymetli Evrak Hukuku, 12. Baskı, Ankara 2006, sayfa 166). , kambiyo senetlerine özgü bir tür kefâlet olup hamile haklarını elde etmesinde ek bir teminat bahşeder (/ Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 2001, sayfa, 169). Aval, poliçe ile borç altına girmiş olanlardan birinin lehine verilerek, poliçenin ticari hayattaki tedavülünün kolaylaşması sağlanır. Aval, bir tür kefalet olmakla beraber, Borçlar Kanunundaki kefaletten farklı sonuçları içerir. Senet üzerine yazılan tek taraflı ve bağımsız bir kambiyo taahhüdüdür. Aval veren, poliçe nedeniyle sorumludur ve sorumluluğu fer’i değil, aval verdiği kişiyle aynı seviyededir. Aval verme, bir teminat niteliğinde olduğundan, avalist, lehine aval verdiği kişi hangi şartlarla senetten sorumlu ise, kendisi de borçtan o şekil ve kapsamda sorumlu olur. Sorumluluğu tali bir sorumluluk olmayıp, müteselsil sorumluluktur. Halbuki, kefalette önce asıl borçluya müracaat etmek mecburiyeti vardır.TTK.nun 614/3.maddesi (6102 S. TTK m. 702/3) gereğince aval veren kimse, bono bedelini ödediği takdirde bonodan dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kimseye karşı bonodan doğan hakları iktisap eder.Somut olayda; Kooperatif aval veren sıfatıyla bono bedelini ödemiş olduğuna göre, kanunen müteselsil sorumluluğu olan keşidecilere karşı takip yapabilir. İİK.nun 167. maddesi gereğince alacağın bonoya dayanması nedeniyle, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur. Bu durumda mahkemece borçlunun sair itiraz ve şikayet (faize itiraz vs.) nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.