Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4104 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 3747 - Esas Yıl 2010





Davacı L..... Y..... ve Ş..... B..... Y..... vekili Avukat M..... S... tarafından, davalı E.... O.... vasisi R.... S.... S....aleyhine 11/05/2005 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2009 günlü kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Öteki temyiz itirazına gelince; dava, haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.Dayıları olan davalının, vergi dairelerine ve cumhuriyet savcılıklarına verdiği şikayet dilekçelerinde; hırsızlık, soygunculuk, devleti dolandırmak, kendisini öldürmek üzere çete kurmak, P..yanlısı olmak, PKK'nın işlerini finanse etmek, yasadışı iş yapmak, evine uyuşturucu koymaya çalışmak, maliyecilerle grup seks ve fuhuş yapmak, Boğaziçi Vergi Dairesi Müdürüne yüksek dozajda ilaç vererek ölümüne neden olmak vb. şekilde suçladığını, bu asılsız iddiaların kişilik haklarına saldırı oluşturduğu belirten davacılar, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemişlerdir.Dosya içeriğinden; "Paranoid sendrom" denilen hastalığı nedeniyle cezai sorumluluğu bulunmadığı İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun 6.5.2005 ve 7.6.2007 günlü raporları ile belirlenen davalının, vesayet altına alınmasına ilişkin Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 10.02.2009 gün ve 2005/760-2009/72 sayılı kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesince onandığı anlaşılmaktadır.Kural olarak, haksız eylem nedeniyle verilen zararlarda sorumluluk kusura dayanır. Kusur sorumluluğu için de Medeni Yasa'nın 13. maddesinde belirtilen ayırt etme gücünün varlığı gerekli ve yeterli koşuldur. Diğer yandan, aynı Yasa'nın 15. maddesi gereğince yasada gösterilen ayrık durumların varlığı durumunda, ayırt etme gücü bulunmayanlar da haksız eylemleri nedeniyle verdikleri zararlardan sorumlu tutulabilirler. Bu ayrık durumlardan birisi de Borçlar Yasası'nın 54/1. maddesinde düzenlenmiş bulunan hak ve adalete dayalı nesnel (objektif) sorumluluktur.Bu düzenleme ile yargıca, her olayı çevreleyen koşullar gözetilmek suretiyle, geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Bu bağlamda, ayırt etme gücü bulunmayanın eyleminin doğurduğu özel tehlike, nesnel ölçüler içinde ona yüklenebilecek bir kusurun varlığı, eylemin gerçekleştiği sıradaki öznel (sübjektif) durumu ve zarara uğrayana yönelik tutumu ile tarafların ekonomik ve sosyal varlıklarının göz önünde tutulması gerekir. Özellikle, haksız eylemde bulunanın sorumluluğunun onun yönünden rahatlıkla katlanılabilir; zarara uğrayan yönünden de hissedilebilir ölçüde ekonomik sonuçlar doğurması durumunda, ayırt etme gücü bulunmayanın sorumlu tutulması benimsenebilir.Dava konusu olayda, davalı tarafın istenen tazminatı karşılayacak ekonomik güce sahip olduğu benimsenip Borçlar Yasası'nın 54. maddesi de gözetilerek, davacılar yararına manevi tazminat takdir edilmiş ise de tarafların akraba olması, her iki tarafın da ekonomik durumunun iyi olması, davalının ceza ehliyetinin tam olmaması nedeniyle verilen tazminatın davalı yönünden caydırıcı gücünün bulunmadığı, yukarıda açıklanan hak ve adalet (hakkaniyet) ilkesine göre belirlenen tazminat tutarlarından uygun bir indirim yapılması gerekir.Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilmeyerek davacılardan her biri yararına takdir edilen 5.000,00'er TL manevi tazminat fazladır. Davacılar yararına daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 438/7. maddesi gereğince, davacılar yararına 2.500,00'er TL manevi tazminat takdir olunmak suretiyle, kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının manevi tazminat takdirine ilişkin 1 nolu bendinde yer alan "...5.000..." biçimindeki sayı dizisinin silinerek yerine "...2.500..." sayı dizisinin yazılmasına; harç alınmasına ilişkin 3 nolu bendinde yer alan "...540..." ve "...810..." biçimindeki sayı dizilerinin ayrı ayrı silinerek yerlerine sırası ile "...270,00" ve "...1.080,00..." sayı dizilerinin yazılmasına; taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine ilişkin 4 ve 5 nolu bentlerinde yer alan "...1.200..." biçimindeki sayı dizilerinin ayrı ayrı silinerek yerlerine sırası ile "...1.000,00..." sayı dizilerinin yazılmasına; yargılama giderine ilişkin 6 nolu bendinde yer alan "...56,17..." biçimindeki sayı dizisinin silinerek yerine "...28,08..." sayı dizisinin yazılmasına; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.