MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu ... tarafından kıymet takdirinin ve satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği ileri sürülerek 12.05.2015 tarihli taşınmaz ihalesinin feshi talep edilmiş, mahkemece tebligatların usulüne uygun yapıldığı gerekçesi ile istemin reddine ve borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmiştir.Tebligat Kanunu'nun "Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat" başlıklı 16. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesinde; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır" düzenlemesi yer almaktadır. Mevcut düzenleme karşısında öncelikle kendisine tebliğ yapılacak şahsın adreste bulunmadığı tespit edilerek mazbataya yazılmalı, daha sonra aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine tebligat yapılmalıdır.Somut olayda borçlunun adresine çıkartılan kıymet takdirine ilişkin tebligat, 26.04.2014 tarihinde, muhatabın adreste olup olmadığı tespit edilmeden doğrudan aynı çatı altında yaşayan sıfatı ile oğluna yapılmış olduğundan usulsüzdür.Bununla birlikte borçlunun yine aynı adresine çıkartılan satış ilanına ilişkin tebligatın ise 17.02.2015 tarihinde, muhatabın çarşıda olması sebebi ile aynı çatı altında beraber ve sürekli ikamet ettiğini beyan eden ehil ve reşit oğlu ... imzasına yapıldığı görülmektedir. Bu durumda söz konusu tebligat, şeklen Tebligat Kanunu'nun 16.maddesine uygun olarak yapılmıştır.Ancak, HGK'nun 07/04/1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.Şikayetçi borçlu ise, tebligatı alan oğlu... ile aralarında husumet bulunduğunu ve adı geçen oğlu ile birlikte aynı çatı altında yaşamadıklarını, oğlunun 114/1 nolu yerde ikamet ettiğini ileri sürmüş, mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığı görülmüştür.O halde, mahkemece borçlunun ileri sürdüğü oğlu ile aynı çatı altında oturup oturmadığı ve aralarında husumet bulunduğu iddialarının tarafların delilleri toplanmak ve gerekirse kolluk marifetiyle araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Öte yandan, mahkemece yüze karşı verilen kısa kararla, davanın reddine karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda davanın reddi ile birlikte şikayetçinin ihale bedelinin %10'u oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmesi de yerinde görülmemiştir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.