Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4021 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2478 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, temlik alacaklısı olan davalının, borçlu şirketin piyasada rahat iş yapabilmesi ve alacaklılar tarafından rahatsız edilmemesi için kurulan alternatif şirketin ortağı olduğunu, iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, temlik işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinde davalı-alacaklıya ödenecek paradan müvekkiline ödeme yapılmasını talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin, takip alacaklısı ...'den alacak temlik aldığını ve temlikin gerçek bir işlem olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı alacaklı ...'un alacağının muvazaalı şekilde sıra cetvelinde öncelikli hale getirildiği iddia edilmiş ise de bu hususun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.Davalı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığı ve muvazaalı oluşturulduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının bu alacağın varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerektiği tartışmasızdır. Ne var ki, davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığına değil de, alacağın bulunduğu ve fakat sona erdirildiği noktasında ise, kural olarak ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilmeli, bir diğer ifade ile ödeme gibi sebeplerin varlığını ispat yükü davacıya yüklenmelidir. (Bkz., Deynekli, A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3.b., Ankara 2005, s.158; aynı yönde 19. HD., 04.07.1995 t. ve 1995/6193-6116 E.K.)Alacağın temliki dar anlamda bir borç ilişkisinde alacağın alacaklı tarafından bir başka şahsa devredilmesidir. (Bkz., Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 9.b., İstanbul 2006, s.1176; Oğuzman, M.K., Öz, M.T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3.b., İstanbul 2000, s.891) Alacak bir ivaz karşılığı temlik edilebileceği gibi, herhangi bir ivaz karşılığı olmaksızın da temlik edilebilir; ivaz sadece temlik edene, temlik alanın alacağı tahsil edememesi halinde bir garanti yükümlülüğü getirir (TBK.m.191). Kural olarak temlik nedeniyle verilen ivaz, borcu ortadan kaldırmaz. Temlik, alacağı sona erdiren bir tasarruf muamelesi olmayıp, alacaklıyı değiştirir. Temlik eden lehine tesis edilen teminatlar da temlik alana geçer (TMK.m.891). Borçlunun şahsının önem taşımadığı borç ilişkilerinde edimin, üçüncü kişi tarafından yerine getirilmesine engel bir durum bulunmamakla birlikte, temlik işleminin iptale tâbi bir tasarruf olarak (İİK.m.277 vd.) ödemeyi gizleyecek bir muvazaaya dayandığı ispatlanmadıkça, ödemenin dekontu sunan ve alacağı temlik alan kişi tarafından değil de asıl borçlu tarafından yapıldığı kabul edilemez. Bilirkişinin bu yöne ilişkin belirlemesinin de genel bir uygulamayı yansıttığı yönündeki görüşünün dayanağı da gösterilmemiştir.Açıklanan durum karşısında mahkemece, ispat yükünün kime yüklendiği ve sonuca nasıl gidildiği açıklanmaksızın, davalı alacaklı ...'un alacağının muvazaalı şekilde sıra cetvelinde öncelikli hale getirildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ret kararı verilmesi yukarıdaki ilkeler kapsamında yeterli görülmemiştir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, iddia ve savunmalar kapsamında ispat yükünün kimde olduğunun tespiti ile sonucuna uygun olarak karar verilmesi iken, yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.