Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4017 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21935 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : . İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından duruşmalı olarak istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARARDavacı üçüncü kişi şirket vekili, dava dilekçesi ile istihkak iddiasında bulunarak, dava konusu makine üzerindeki haczin kaldırılmasını istemiş; sonrasında yargılama sırasında, 06.12.2012 ve 24.05.2013 tarihli dilekçeler ile, dava konusu makineyi 11.03.2010 tarihinde dava dış... 'den rayiç değeri üzerinden satın aldıklarını ve 02.04.2010 tarihinde tekrar...'ye sattıklarını, bununla birlikte makinenin emanet senedi ile kendilerinin kullanımına ( zilyetliğine ) bırakıldığını açıklamıştır.Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı borçlu şirket temsilcisi, yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu mal üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamı itibariyle, davacı taraf kendisini bağlayan beyanında, dava konusu makinenin dava dışı ...'e ait olduğunu ve emanet senedi ile zilyetliklerinde bulundurduklarını açıklamıştır. Bu kapsamda; davacı üçüncü kişinin, sadece ariyet sözleşmesinden doğan şahsi hakka dayalı olarak istihkak davası açamayacağı gözetilerek, dava şartı olan aktif taraf ehliyeti yokluğundan dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Ayrıca, malı elinde bulunduran kimsenin üçüncü bir kişi yararına istihkak iddiasında bulunması mümkün olmakla birlikte, üçüncü kişi yararına istihkak davası açamaz. Bu kapsamda, istihkak iddiasında bulunulması ile istihkak davası açılması farklı kurumlardır. Yine, zilyetlik yasaların izin verdiği hallerde belli koşullarda ayni hakkın kazanılmasını sağlayabilir ancak, zilyetliğin kendisi ayni veya şahsi hak olarak nitelendirilemez. ./.Bu kapsamda, yasalarda zilyetlik kavramı doğrudan doğruya tanımlanmamış olmakla birlikte, 4721 sayılı TMK'nın 973. maddesi ile, bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimsenin onun zilyedi sayılacağı belirtilmiştir. Zilyet, sadece zilyetliğe dayanarak bazı hallerde dava açabilir ( zilyetliğin korunması davası, taşınır davası vb.). Ancak, İcra İflas Kanunu kapsamında, salt zilyetliğe dayanarak İİK'nın 96 ve devamı maddeleri kapsamında istihkak davası açılması mümkün değildir. Öte yandan, Mahkeme'nin gerekçesinde dayandığı 4721 sayılı TMK'nın 986. maddesi ile 09.10.1946 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın, eldeki uyuşmazlığa uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, davacı üçüncü kişinin davasının dava şartı olan aktif taraf ehliyeti yokluğundan dolayı reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA,taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.