Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 39685 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 30769 - Esas Yıl 2012





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul 17. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/03/2012NUMARASI : 2012/32-2012/237Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muharrem Terzi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde borçlulardan Doğ-Ser Dış Tic. Ltd. Şti. takibin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle borçlunun İİK.nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, diğer borçlu Ö...’in ise takibin kesinleşmediği ancak takip tarihinden sonra 6 aydan fazla süre ile icra dosyasının işlemsiz bırakıldığı iddiası ile TTK’nun 726 ve İİK’nun 168/5 hükmüne göre icra takibinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece yapılan yargılamada, TTK.nun 726.maddesinde yapılan değişiklikle çeklerde zamanaşımının üç yıl olduğu ve bu sürenin dolmadığı belirtilerek istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.6762 Sayılı TTK.'nun 726.maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK.nun 6273 Sayılı Kanunun 8.maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır.İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir. Bundan ayrı, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural, "derhal yürürlüğe girme" (I'etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa'da düzenlenmemiş ise de, bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa'nın bünyesinde mündemiç bulunduğu, Türk Kamu Hukuku'nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.6763 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2.maddesinde Türk Ticaret Kanununun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1.maddesinde; “Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” düzenlemeleri yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanununda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle 6762 Sayılı TTK.'nun 726.maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıldır.Somut olayda, takibe dayanak çekin keşide tarihi 30.08.2008 olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tabidir. O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda İcra dosyasının incelenmesinde; icra takibine 18.12.2008 tarihinde başlandığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 20.12.2008 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu şirket yönünden takibin kesinleştiği, diğer borçlu Ö...’e ise ödeme emrinin 02.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği, her iki borçlunun 09.01.2012 tarihinde zamanaşımı itirazı ile icra mahkemesine başvurdukları, borçlu Ö...’in başvurusunun yasal 5 günlük sürede olması nedeniyle takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olarak değerlendirilmesi gerektiği, diğer borçlu Doğ-Ser Dış Tic. Ltd. Şti. hakkındaki takip kesinleştiğinden onun yönünden ise takibin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı itirazı olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre icra dosyasında her iki borçlu hakkında 08.07.2010 ile 10.02.2011 tarihleri işlemler arasında, yine 10.02.2011 ile 04.10.2011 tarihli işlemler arasında 6 aydan fazla süre ile zamanaşımını kesen işlem yapılmamış olmakla, zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan her iki borçlunun ayrı ayrı itirazlarının kabulüne karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi ve itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.