(4721 s. MK m. 1023)Bahri ile Abdullah ve dahili davalı Turhan aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Alanya İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi)'nden verilen 09.10.2009 gün ve 410/550 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Abdullah ile dahili davalı Turhan vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı, miras yolu ile intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 201 ada 1 parselin davalı üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Abdullah, dava konusu taşınmazı kadastro çalışmalarından evvel Turgut'tan satın aldığını ve bilahare Turhan'a tapuda satışla devrettiğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.Dahili davalı Turhan, niza konusu taşınmazı tapuda satın ve devraldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, uyuşmazlığa konu taşınmazın davacının babasından miras ve taksimle davacıya kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Abdullah ile dahili davalı Turhan vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu parsel, 814,24 m2 yüzölçümüyle ve tarla vasfıyla senetsizden Abdullah'ın yirmi yılı aşkın zilyetliğine istinaden 06.03.2006 tarihinde adına tespitle, itirazsız kesinleşmekle 02.03.2007 tarihinde tapuya tescil edilmiş; bilahare 05.09.2008 tarihinde tapuda yapılan satışla Turhan'a devredilmiştir.Dava, TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın, davanın açıldığı 05.08.2008 tarihinden sonra 05.09.2008'de tapuda satışla devri üzerine, HUMK'nın 186. maddesi uyarınca dava yeni kayıt maliki Turhan'a yöneltilmek suretiyle sürdürülmüştür.Davacı, uyuşmazlık konusu taşınmazın miras bırakanından intikal ve taksimle kendisine kaldığını açıklayarak, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı Abdullah, dava konusu taşınmazı kadastrodan önce satın aldığını, bilahare tapuda yapılan satışla devrettiğini; dahili davalı Turhan satış harçlarının dava tarihinden çok önce ödendiğini, ne var ki tapuda devir işleminin sonra yapıldığını, ancak satışın gerçek olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.TMK'nın 1023. maddesi hükmüne göre; tapu kütüğündeki tescile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak iktisap eden kimsenin bu iktisabı korunur. Dava, uyuşmazlık konusu taşınmazı dava tarihinden sonra tapuda yapılan satışla mülkiyeti devralan -halen kayıt maliki olan- davalı Turhan'a da yöneltilmiştir. 08.11.1991 gün 4/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, davanın yeni kayıt malikine yöneltilmesi kötüniyetin ileri sürüldüğü iddiasını da kapsar. Dahili davalı Turhan, taşınmazı tapuda satın almış bulunduğuna göre, ediniminde iyiniyetli olup olmadığının göz-önünde tutulması gerekir. Ancak, bu tür uyuşmazlıklarda davacının öncelikle dava konusu taşınmazın kendisine ait bulunduğunu, dahili davalı Turhan'ın satıcısı-davalı Abdullah adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, daha sonra dahili davalı Turhan'ın tapudaki kazanımında iyiniyetli olmadığını kanıtlaması gerekmektedir. TMK'nın 1023. maddesi hükmüne göre, tapu sicilindeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişininkazanımı korunacağından, dahili davalının yararlandığı bu madde ile yasal bir karine getirilmiştir. Usul Hukuku açısından bu karine itiraz niteliğinde olduğundan hakim tarafından doğrudan doğruya gözönünde tutulur. TMK'nın 1023. maddesinden yararlanma koşullarının oluşmadığı, karşı tarafın kötü-niyetli olduğunun davacı tarafça kanıtlanması gerekmektedir. Somut olayda; davacı taraf 30.12.2008 tarihli delil listesini sunmuş, mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıklarının TMK'nın 1023. maddesine yönelik beyanları alınmamıştır. Öte yandan, dahili davalıya savunmasını kanıtlamak üzere delil listesinin sunulması için imkan da tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; öncelikle, davalı ve dahili davalıya savunmalarına yönelik varsa delillerinin bildirilmesi için süre ve olanak tanınması, bildirildiği takdirde delil niteliğindeki kayıt ve belgelerin getirtilerek dosya arasına alınması, bundan sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde usule uygun keşif yapılarak, yöntemine uygun belirlenecek yerel bilirkişiler, liste halinde bildirilen davacı ve gösterildiği takdirde davalı ve dahili davalı tanıklarının dinlenilmesi, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün öncesinde kime ait bulunduğu, tespitin hatalı olup olmadığı, şayet tespit hatalı ise dahili davalının bu durumu bilip bilemeyeceği hususlarının ayrıntılı şekilde sorulup belirlenmesi, uyuşmazlık konusu taşınmazın dahili davalıya devir tarihinin de irdelenmesi, nizalı taşınmaz bölümünün teknik bilirkişiye rapor ve krokisinde işaretletilmesin tüm delillerin usulüne uygun biçimde toplanması, ondan sonra tüm dosya kapsamı ve TMK'nın 1023 ve 1024. maddeleri ile 14.02.1951 tarih 17/1 ve 08.11.1991 tarih 4/3 sayılı İBK da birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.Davalı Abdullah ile dahili davalı Turhan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine aykırı bulunan hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 26.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.