6136
sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık A.. B..'un aynı kanunun 15/1,
5237 sayılı TCK'nun 31/3, 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün
hapis ve 260 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hak
yoksunluğuna ilişkin, Adıyaman 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen
13.09.2012 gün ve 236-402 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince
09.04.2013 gün ve 36220-11202 sayı ile;"...Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak:Suçu
işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk
hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezası nedeniyle TCK'nun 53.
maddesinde düzenlenen hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceği gözetilmeyerek
aynı maddenin 4. fıkrasına aykırılık yapılması,Yasaya aykırı ise de,
yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı
Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun
322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden 5237
sayılı TCK'nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılmak
suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına" karar verilmiştir.Yargıtay C.Başsavcılığı ise 15.06.2013 gün ve 264073 sayı ile;“5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 'Kısa süreli hapis cezasına seçenek
yaptırımlar' başlıklı 50. maddesinin 3. fıkrası, 'Daha önce hapis
cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve
daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını
doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği
bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı
seçenek yaptırımlardan birine çevrilir' şeklinde düzenleme altına
alınmıştır.Bu düzenlemeye göre, daha önceden hapis cezası cinsinden
mahkumiyeti bulunmayan ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça
sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 1. fıkrasında yazılı bulunan
seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunludur.Somut olayda,
suça sürüklenen çocuk Abuzer Başkuş kayden 20.05.1995 doğumlu olup suçun
işlendiği 20.02.2012 tarihi itibariyle 17 yaşında olup çocuktur.
Ayrıca, adli sicil kaydına göre, hapis cezası cinsinden geçmiş
mahkumiyeti olan Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2010 gün ve
22-300 sayılı ilamı ile hükmolunan 10 ay hapis cezasına ilişkin ilamın
kanun yararına bozma ile suça sürüklenen çocuk lehine TCK'nun 50/3.
maddesinin uygulanması gerektiği düşüncesi ile bozulması gerektiği,
sabıkasına konu diğer ilamların ise TCK'nun 50/3. Maddesinin
uygulanmasına engel teşkil etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yerel
mahkemece, suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan hapis cezasının,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 3. fıkrasının amir hükmü
uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı bulunan seçenek
yaptırımlardan birine çevrilmemesi yasaya aykırıdır.Bu itibarla,
Özel Dairenin, sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesinin 3. fıkrası gereğince
aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı bulunan seçenek yaptırımlardan birine
çevrilmemesi nedeniyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermesi
yerine yazılı şekilde hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermesinde
isabet görülmemiştir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur5271
sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza
Dairesince 26.11.2013 gün ve 12839-28117 sayı ile; itiraz nedenlerinin
yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen
dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle
karara bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca
çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suç tarihinde 18 yaşından küçük olan
sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan hükmedilen kısa
süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nun 50/3. maddesi gereğince
zorunlu olarak aynı maddenin birinci fıkrasında düzenlenen seçenek
yaptırımlardan birine çevrilmesinin gerekip gerekmediğinin
belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;Olay
tarihinde sanığın üzerinde kesici kısmı 8 cm, sap kısmı 10 cm olan bıçak
ele geçirildiği, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nün
27.02.2012 tarihli ekspertiz raporuna göre bıçağın, 6136 sayılı Kanunun
4. maddesi kapsamında yasak niteliğe haiz sustalı çakı benzerlerinden
olduğu, sanığın bıçağı bir arkadaşından meyve kesmek için aldığını
savunduğu, Olay tarihinde 18 yaşından küçük olan sanığın sabıka
kaydında para cezasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve
hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin birden çok ilamların olduğu,
Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2010 gün ve 22-300 sayılı
ilamında, sanık hakkında 10 ay hapis cezasına hükmedildikten sonra
TCK’nun 50/1-c. maddesi uyarınca 2 yıl süreyle meslek veya sanat
edinmeyi sağlamak amacıyla bir eğitim kurumuna devam etme tedbirine
çevrilmesine karar verildiği ancak sanığın tedbire uymaması nedeniyle
26.10.2010 tarihinde 10 ay hapis cezasının tamamının infazına karar
verilip, 27.09.2011 tarihinde de infaz edildiği,Yerel mahkemece
“sanığın sabıkasının bulunması ve mahkememizce yeniden suç işlemeyeceği
konusunda olumlu bir kanaatın oluşmaması dolayısıyla şartları
oluşmamakla sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi gereğince
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, verilen cezanın seçenek
yaptırımlara çevrilmesine ve ertelenmesine kanunen ve takdiren yer
olmadığına” şeklindeki gerekçeyle sanığa hükmolunan cezanın seçenek
yaptırıma çevrilmemesine karar verildiği,Anlaşılmaktadır.5237
sayılı TCK'nun “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı
50. maddesi; “(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal
ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun
işlenmesindeki özelliklere göre;a) Adli para cezasına,b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,c)
En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak
amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna
devam etmeye,d) Mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar
süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan
yasaklanmaya,e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak
suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı
davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkum olunan cezanın
yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat
belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan
yasaklanmaya,f) Mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,Çevrilebilir.(2)
Suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak
öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli
para cezasına çevrilmez.(3) Daha önce hapis cezasına mahkum
edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli
hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya
altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha
az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan
birine çevrilir.(4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis
cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde,
birinci fıkranın (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir.
Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.(5) Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir.(6)
Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata
rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine
getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde,
hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen
infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda,
beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.(7) Hükmedilen seçenek tedbirin
hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda,
hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir” hükmünü içermektedir. Maddenin
uyuşmazlık konusunu ilgilendiren üçüncü fıkrasında, seçenek
yaptırımlara çevirmenin zorunlu olduğu haller düzenlenmiş olup, buna
göre daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak kaydıyla, mahkum
olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile suç tarihinde onsekiz
yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum
olduğu kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birine
çevrilmesi zorunludur. Burada hakime takdir hakkı tanınmamış olup,
şartların oluşması halinde fıkrada belirtilen sürelerdeki hapis
cezalarını maddenin birinci fıkrasında sayılan seçenek yaptırımlardan
birine çevrilmesi zorunlu kılınmıştır. Kanun koyucu seçenek yaptırımlara
çevirme noktasında bir sınırlama getirmemiş, hapis cezasının birinci
fıkrada belirtilen seçenek yaptırımlardan herhangi birine çevrileceğini
belirtmiş, nitekim madde gerekçesinde; “bu hâllerde, mahkeme kısa süreli
hapis cezasını adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlerden
birine çevirecektir” denilmek suretiyle kısa süreli hapis cezasının para
cezası dahil seçenek yaptırımlardan birine çevrilebileceği açıkça hükme
bağlanmıştır. Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için maddenin altıncı fıkrası üzerinde de durulması gerekmektedir.Söz
konusu fıkrada kısa süreli hapis cezası yerine hükmolunan tedbirin
gereklerinin yerine getirilmemesinin hukukî sonuçları düzenlenmiş olup,
hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata
rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine
getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde,
hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen
infazına karar verilecek ve bu karar derhâl infaz edilecektir. Bu
durumda, uygulamada asıl mahkumiyet kısa süreli hapis cezası olacaktır.
Hükmolunan seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine
getirilememesi durumunda ise, aynı maddenin 7. fıkrası uyarınca hükmü
veren mahkemece tedbir değiştirilecektir. Öte yandan 5275 sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un suç ve hüküm
tarihinde yürürlükte bulunan "Adli para cezasının infazı" başlıklı 106.
maddesinin uyuşmazlıkla ilgili 4. ve 11. fıkralarında ise;“(4)
Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu
ceza hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır...(11)
İnfaz edilen hapsin süresi, adli para cezasını tamamıyla karşılamamış
olursa, geri kalan adli para cezasının tahsili için ilam, Cumhuriyet
Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan
adli para cezası tahsil edilir” hükmü yer almakta olup, çocuklar
hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezaların
hapse çevrilemeyeceği, ancak amme alacaklarının tahsili yöntemine
başvurularak tahsil edileceği öngörülmüştür. Kanunun diğer seçenek
yaptırımların infazını düzenleyen 109. maddesinde ise kısa süreli hapis
cezası yerine Türk Ceza Kanununun 50. maddesine göre hükmedilen seçenek
yaptırımların infazında uygulanacak rejimin tüzükte gösterileceği
belirtilmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 51. maddesinin
uyuşmazlıkla ilgili bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımının infazına
ilişkin 3. fıkrasında da; "a) Bir eğitim kurumuna devam etme
yaptırımının infazı, hükümlünün mahkeme kararıyla en az iki yıl süreyle,
bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla gerektiğinde barınma
imkanı da bulunan eğitim kurumunda eğitime tabi tutulması suretiyle
yerine getirilir, b) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube
müdürlüğü ya da bürosu, ilgili kurumlarla işbirliği yaparak,
bölgelerinde bulunan eğitim kurumlarını belirler ve mahkemelere verir,c)Kesinleşen
bir eğitim kurumuna devam etme yaptırımını içeren ilâm Cumhuriyet
başsavcılığına verilir. Cumhuriyet başsavcılığınca ilâm denetimli
serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğüne ya da bürosuna gönderilir.
Bu birimlerce yapılacak tebligatta on gün içinde hükümlünün kararın
infazı için başvurması istenir. Başvuru halinde hükümlüye eğitim
kurumuna devam etme yaptırımının infaz şekli bildirilir. Hükümlünün,
haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen mazereti olmaksızın
on gün içinde gelmemesi ve otuz gün içinde seçenek yaptırımın infazına
başlanmaması hâlinde durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile
mahkemeye bildirilir" şeklinde düzenleme yer almaktadır.Geçerli
bulunan hukuk kurallarına göre suç oluşturan fiili işlediği sabit olan
kişiye verilecek cezanın amacı başlangıçta kefaret (ödetme) anlayışına
dönük iken, zaman içerisinde bu anlayıştan vazgeçilerek hükümlünün ıslahı
ve topluma kazandırılması hedeflenmiştir. 5275 sayılı Kanunun 3.
maddesinde de; ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak
istenilen temel amacın, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu
maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri
güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden
sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve
toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir hayat biçimine
uyumunu kolaylaştırmak olduğu açıklanmıştır. Birleşmiş Milletler
Teşkilatınca kabul edilip ülkemiz tarafından 14 Eylül 1990 tarihinde
imzalanan ve 09.12.1994 gün ve 4058 sayılı Kanunla onaylanması uygun
bulunan "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"nin 3/1. maddesi; "Kamusal ya da
özel sosyal yardım kuruluşları mahkemeler, idari makamlar veya yasama
organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün
faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir"; 37. maddesi, "Bir
çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve
ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek
en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır", 40. maddesinin birinci ve
dördüncü fıkraları, "1. Taraf Devletler, hakkında ceza yasasını ihlâl
ettiği iddia edilen ve bu nedenle itham edilen ya da ihlal ettiği kabul
edilen her çocuğun; çocuğun yaşı ve yeniden topluma kazandırılmasının ve
toplumda yapıcı rol üstlenmesinin arzu edilir olduğu hususları
gözönünde bulundurularak, taşıdığı saygınlık ve değer duygusunu
geliştirecek ve başkalarının da insan haklarına ve temel özgürlüklerine
saygı duymasını pekiştirecek nitelikte muamele görme hakkını kabul
ederler. 4. Koruma tedbiri, yönlendirme ve gözetim kararları,
danışmanlık, şartlı salıverme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek
öğretme programları ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli
düzenlemelerin uygulanmasında, çocuklara durumları ve suçları ile
orantılı ve kendi esenliklerine olacak biçimde muamele edilmesi
sağlanacaktır " hükümlerini ihtiva etmektedir. 5395 sayılı Çocuk
Koruma Kanununun "Temel ilkeler" başlıklı dördüncü maddesinin (i)
bendinde ise; "(1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının
korunması amacıyla;.....i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması,İlkeleri gözetilir" şeklinde düzenleme öngörülmüştür. Görüldüğü
gibi, çocuk sanıklar hakkında verilen hükümlerin infazının ana amacı
çocuk haklarının korunması, çocuğun gelecekte yeniden suç işlemekten
uzak kalabilmesi ve böylece toplumun da yeni suçlardan korunmasının
yanısıra, onun yeniden sosyalleşmesinin temini ile topluma
kazandırılmasıdır. Çocuk sanık hakkında hükmolunan ve son çare olarak
düşünülen hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı mümkündür, ancak bu ceza
kısa süreli olup TCK'nun 50. maddesi uyarınca adli para cezasına ya da
diğer seçenek yaptırımlara çevrilmişse, adli para cezasının ödenmemesi
ya da seçenek yaptırımların yerine getirilmemesi halinde artık kısa
süreli hapis cezasının tamamen ya da kısmen infazına karar
verilemeyecektir.Çocuk sanıklar hakkında, sadece adli para cezasının
infazı açısından bir istisna getirilerek hükmedilen adli para cezasının
ödenmemesi halinde, bu cezaların hapse çevrilemeyeceği ancak amme
alacaklarının tahsili yöntemine başvurularak tahsil edileceğinin
düzenlenmiş olması ve diğer seçenek yaptırımlar yönünden böyle bir
istisnaya yer verilmemesi nedeniyle TCK'nun 50. maddesinin 6. fıkrasının
çocuk sanıklar hakkında da uygulanmasının mümkün olduğu ileri
sürülebilir ise de; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 4/i maddesinde
çocuk haklarının korunması amacıyla özgürlüğü sınırlayıcı tedbirler ile
hapis cezasına en son çare olarak başvurulması ilkesine işaret
edilmesine göre, tıpkı adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu
cezanın hapse çevrilmesi yasağına benzer şekilde, diğer seçenek
yaptırımların gereğini yerine getirmeyen çocuk sanık hakkında da kısa
süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilemeyeceği
ve adli para cezasına çevrilme de dahil olmak üzere diğer seçenek
yaptırımlara hükmolunması seçeneklerinin değerlendirilmesi gerektiğinin
kabulü kanun koyucunun amacına daha uygun olacaktır. Ceza Genel Kurulunun 11.02.2014 gün ve 789-56 ve 10.06.2014 gün ve 180-324 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.Uyuşmazlık konusunun bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;Suç
tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olan sanığa verilen hapis cezası
miktarı itibariyle kısa süreli olup, bu cezanın TCK'nun 50/3. maddesi
gereğince zorunlu olarak aynı maddenin birinci fıkrasında belirtilen
seçenek yaptırımlardan birine çevrilebilmesi için sanığın daha önce
hapis cezası cinsinden mahkumiyetinin bulunmaması gerekmektedir.Somut
olayda sanığın sabıkasında yer alan para cezasına, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ve hapis cezasına seçenek yaptırımlara
ilişkin ilamların TCK'nun 50/3. maddesinin uygulanmasına engel
oluşturmayacağı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte
sanığın sabıkasında bulunan Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesinin
23.03.2010 gün ve 22-300 sayılı ilamında, hırsızlık suçundan 10 ay hapis
cezasına hükmedildikten sonra TCK'nun 50/1-c maddesi uyarınca 2 yıl
süreyle meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla bir eğitim kurumuna
devam etme tedbirine çevrilmiş, sanığın tedbire uymaması nedeniyle
26.10.2010 tarihinde 10 ay hapis cezasının tamamının infazına karar
verilerek 27.09.2011 tarihinde de infaz edildiğinden TCK'nun 50/3.
maddesinin uygulanmasına engel teşkil edeceği düşünülebilirse de,
hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezası TCK'nun 50. maddesinin 1.
fıkrasına göre seçenek tedbire çevrilen ancak seçenek tedbirin
gereklerini yerine getirmeyen çocuk sanık hakkında hapis cezasının
tamamen veya kısmen infazına karar verilmeyerek, adli para cezası dahil
TCK'nun 50. maddesinin 1. fıkrasında yer alan diğer seçenek
yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinden, sanığın hapis cezası
cinsinden mahkumiyetinin olmadığı kabul edilmelidir. Buna göre de,
sanığa hükmolunan 3 ay 10 gün hapis cezasının TCK'nun 50. maddenin 3.
fıkrası gereğince aynı maddenin birinci fıkrasında belirtilen seçenek
yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunludur.Aksinin kabulü halinde
yaşı küçük sanığın TCK’nun 50/1. maddesinde düzenlenen hapis cezasına
seçenek yaptırıma uymaması nedeniyle hapis cezasının infazı yerine
maddede belirtilen başka bir seçenek yaptırıma çevrilmesi gerekirken
hapis cezasının tamamen infazına karar verilip infaz edilmesi suretiyle
sanığın aleyhine bir işlem yapıldıktan sonra bu aykırılık devam
ettirilerek sanığın sabıkasında yer alan bu ilam dikkate alınarak
hakkında seçenek yaptırıma karar verilmemesi suretiyle ikinci kez aleyhe
hukuka aykırı bir sonuç kabul edilmiş olacaktır.Diğer taraftan
kabule göre, 18 yaşından küçük olan sanık hakkında hükmedilen kısa
süreli hapis cezası nedeniyle TCK'nun 53/4. maddesine aykırı olarak aynı
maddenin 1. fıkrasında düzenlenen hak yoksunluğuna karar verilmesi de
kanuna aykırıdır.Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
itirazının kabulüne, Özel Daire düzelterek onama kararının
kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün daha önce hapis cezasına mahkum
edilmemiş olan sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının
TCK'nun 50/3. maddesi gereğince zorunlu olarak aynı maddenin 1.
fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi
gerektiğinin ve suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olan sanık hakkında
TCK'nun 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluğuna karar
verilmeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar
verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2-Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 09.04.2013 gün ve 36220-11202 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,3-
Adıyaman 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.09.2012 gün ve 236-402 sayılı
hükmünün, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanık hakkında
hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK'nun 50/3. maddesi gereğince
zorunlu olarak aynı maddenin 1. fıkrasında belirtilen seçenek
yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin ve suç tarihinde 18 yaşını
doldurmamış olan sanık hakkında TCK'nun 53/1. maddesinde düzenlenen hak
yoksunluğuna karar verilmeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden
BOZULMASINA,4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.03.2015 günü yapılan müzakerede
oybirliğiyle karar verildi.