Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 389 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9739 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RDavacı 3. kişi vekili, alacaklı vekili tarafından borçlu aleyhine ... 9. İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ... tarihinde müvekkili şirketin adresinde haciz yapıldığını, müvekkili şirketin ... tarihinde kurulduğunu, aynı tarihte de vergi açılışı yapıldığını, borçlunun haciz tarihi itibariyle, müvekkili şirkette hissedar olmadığı gibi, şirketi temsile de yetkili olmadığını, müvekkili şirketin borcun doğumundan çok önce kurulduğunu, haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunu, istihkak iddialarının kabulüne, %40 tazminatın davalı alacaklıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı alacaklı vekili, haciz yapılan yerin borçlunun işyeri ve büyük oranda hissedarı olduğu şirket adresi olduğunu, borçlunun şirketteki hissesini, icra takibinden sonra muvazaalı olarak kardeşlerine devrettiğini, haczedilen malları borçlu ve davacı 3. kişi birlikte ellerinde bulundurduğundan ispat külfiyetinin davacı şirkete ait olduğunu, davacı şirketin haczedilen menkullere ilişkin olarak dosyaya fatura sunmadığını, davanın reddine %40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı borçlu ise davacı 3. kişi şirketteki hissesini devrettiğini ve ...'de ticari faaliyette bulunduğunu beyan etmiştir.Mahkemece, haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmadığı, davalı alacaklı vekilinin, borçlunun şahsı adına haciz mahallindeki adreste ticari faaliyette bulunduğunu ıspatlayamadığı, borçlunun, davacı şirkette hissedar olmasının, şirket adresinde haciz yapılması için neden olamayacağı, takibe konu bonodan dolayı davacı şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olamayacağı, ıspat külfeti davalı alacaklıda olduğu halde, haczedilen menkullerin borçluya ait olduğu hususunun da ıspatlanamadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne, İcra Müdürlüğü'nce İİK'nun 99. maddesi tatbik edilmiş olduğundan, davacı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı olarak 3. kişinin açtığı istihkak davasıdır...//..Somut olayda, borçlu ..., borcun doğum tarihi olan ... tarihinde davacı 3.kişi şirketin % 98 hakim ortağı iken, borcun doğum tarihi ve takip tarihinden sonra, ancak haciz tarihinden kısa bir süre önce şirketteki hisselerinin tamamını aynı soyadını taşıyan akrabası ...'ye devretmiştir. Ayrıca dosya içeriğine göre, takibe konu 170.000 TL bedelli bono davacı 3.kişi şirketin faaliyet alanı olan tekstil alımından kaynaklı olarak düzenlenmiş olup, davalı borçlunun 170.000 TL'lik kişisel borcunun olması hayatın olağan akışına da uygun değildir. Açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi şirket ile borçlu arasında, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle,davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.