Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı
İstemin Özeti : Kayseri 2. İdare Mahkemesinin
12.05.2011 tarih ve E:2010/612, K:2011/379 sayılı kararının temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ahmet Faruk Özer
Düşüncesi : 2577 sayılı Kanun'un 12. maddesinde,
hak ihlaline sebep olduğu ileri sürülen bir işleme karşı doğrudan tam
yargı davası açılabileceği gibi ilk önce iptal davası açılarak bu
davanın karara bağlanması üzerine veya bir işlemin icrası sebebiyle
doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içerisinde
tam yargı davası açılabileceği kurala bağlanmıştır.
Yasa hükmünde, bir işlemin icrası sebebiyle, icra tarihinden itibaren süresi içerisinde dava açılabileceği öngörülmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta, 18 eşit taksite bölünen kamu alacağının yapılan
son ödeme ile ortadan kalktığı, bir başka ifade ile zarar doğurduğu
ileri sürülen işlemin icrasının, yapılan bu son ödeme ile tamamlandığı
görülmektedir.
Buna göre, son ödeme tarihi olan 12.05.2010 tarihinden itibaren 60
günlük dava açma süresi içerisinde açılan davanın esası incelenerek bir
karar verilmesi, bu suretle davacı temyiz isteminin kabulü ile davayı
süre aşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararının bozulması
gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; Kayseri Kapalı Çarşı içerisinde dükkan sahibi olan davacıdan,
kapalı çarşı onarım bedeli ana parası yanında gecikme zammı adı altında
fazladan tahsil edilen miktarın tarafına iadesine yönelik başvurunun
reddine ilişkin 01.06.2010 gün ve 10710 sayılı işlemin iptali istemiyle
açılmıştır.
Kayseri 2. İdare Mahkemesince; 29.11.2008 tarihli tecil ve
taksitlendirme yaprağında gösterilen borç miktarının, gecikme zammı ve
tecil faizi olmak üzere davacıya ait tüm borcu kapsadığı, davacının her
ödemesi sonucunda kendisine verilen tahsilat fişinde ana para ve gecikme
zammı miktarının gösterildiği, davacının borcuna eklenen gecikme
zammından en geç ilk taksidi ödediği 25.12.2008 tarihinde haberdar
olduğu, buna göre 25.12.2008 tarihinden itibaren altmış gün içerisinde
ya da İdari Yargılama Usulü Yasasının 11. maddesindeki süreç
işletildikten sonra kalan süre içerisinde dava açılması gerekirken,
anılan süreler geçirildikten açılan davanın süresinde olmadığı
gerekçesiyle, davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "iptal ve tam yargı
davaları" başlıklı 12. maddesinde "ilgililer haklarını ihlal eden bir
idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine
doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını
birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın
karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına
başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası
sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi
içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11’nci
madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır" hükmüne yer
verilmiştir.
Bu kural ile ilgililerin haklarını ihlal eden, başka anlatımla, onlar
için zarar doğuran idari işlemler nedeniyle açılacak tazminat
davalarında uyulması gereken dava açma süresi düzenlenmiştir. Bu tür
davalarda zararın tazminine hükmedilmesi istendiğine göre, ortada
varlığından "kesin" olarak söz edilebilecek bir zararın bulunması
gerektiği açıktır. Kesin bir zararın bulunup bulunmadığı veya zararın
bir bütün olarak ortaya çıktığı tarih ise her uyuşmazlıkta özel olarak
yapılacak değerlendirme sonucunda anlaşılacaktır. Dava açma süresi de,
zararın kesin ve tam olarak gerçekleştiği tarihte başlayacaktır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Kayseri Kapalı Çarşı içinde yapılan
onarım çalışmaları sonucunda çarşı içinde dükkanı bulunan maliklerden
onarım bedellerinin tahsili amacıyla 24.02.2005 tarihinde yazılar
yazıldığı, anılan yazıların iptali istemiyle açılan davada verilen iptal
kararı üzerine 11.02.2008 gün ve 270 sayılı Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı yazısıyla Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan ilgili tutarların
tahsilinin sağlanmasının istenildiği, Kaleönü Vergi Dairesi'nce
düzenlenen 11.08.2008 ve 27.11.2008 tarihli iki adet ödeme emri ile
davacıdan ilgili paranın ödenmesinin istenildiği, davacının
taksitlendirme talebinde bulunması üzerine ilgili vergi dairesince
düzenlenen 29.11.2008 tarihli tecil ve taksitlendirme yaprağı ile borcun
31.12.2008/31.5.2010 tarihleri arasında 18 eşit taksite bölündüğü,
davacı tarafından ilgili borcun taksitler halinde ödendiği, yapılan
tecil ve taksitlendirme sonucu son taksitin 12.05.2010 tarihinde davalı
idareye ödendiği, davacı tarafından, 13.05.2010 tarihinde yapılan
başvuru ile fazladan ödenen gecikme zammının iadesinin istenildiği, bu
talebin 01.06.2010 gün ve 10710 sayılı işlemle reddi üzerine, 29.07.2010
tarihli dilekçe ile bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen 2577 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile iptal ve
tam tam yargı davası açılabilmesi için seçimlik bir hak tanınmıştır.
Buna göre ilgililer, haklarını ihlal eden bir işleme karşı doğrudan tam
yargı davası açabileceği gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın
karara bağlanması üzerine veya bir işlemin icrası nedeniyle doğan
zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içerisinde tam
yargı davası açabileceklerdir.
Olayda, davacı tarafından yapılan tecil ve taksitlendirme başvurusu
sonucu 18 eşit taksite bölünen alacağın son taksitinin 12.05.2010
tarihinde ödendiği görülmektedir. Buna göre zarar doğurduğu ileri
sürülen işlemin icrasının, bir başka ifade ile tekemmülünün, yapılan bu
son ödeme ile tamamlandığı ve işlemden kaynaklı zarara yönelik dava açma
süresinin de bu son ödeme ile başlayacağının kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, tecil ve taksitlendirme başvurusu sonucu ödenen son
taksit tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içerisinde açılan
davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda
belirtilen hususlar gözetilmeden davanın süre aşımı yönünden reddi
yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun
49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulüyle, Kayseri
2. İdare Mahkemesi'nin 12.05.2011 tarih ve E:2010/612; K:2011/379sayılı
kararının bozulmasına, dosyanın, yeniden bir karar verilmek üzere anılan
İdare Mahkemesine gönderilmesine, 11/6/2014 tarihinde oyçokluğuyla
karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık; kapalı çarşı onarım bedeli ana parası yanında gecikme
zammı adı altında fazladan tahsil edildiği ileri sürülen miktarın
iadesine yönelik başvurunun reddine ilişkin işlemden kaynaklanmaktadır.
Olayda, davacının tecil ve taksitlendirme başvurusu üzerine
düzenlenen 29.11.2008 tecil ve taksitlendirme yaprağında, ödenecek asıl
borç ile birlikte gecikme zammı ve tecil faizine yer verildiği, buna
göre davacının her ay ödeyeceği gecikme zammı tutarını önceden bildiği,
bunun yanı sıra, ödenen her taksit sonrası davacıya verilen tahsilat
fişinde de ana para ve gecikme zammı miktarı belirtilerek, davacının
ödemiş olduğu gecikme zammından en geç taksitleri ödediği tarih
itibarıyla haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
Bu haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12.
maddesinde belirtilen, zarar doğurduğu ileri sürülen işlemin icrası her
taksidin ödenmesi aşamasında gerçekleştirilmiş olup; başlangıçta
bildirilen ödeme planına ve taksitlere karşı dava açmayan davacının, son
ödeme tarihi itibariyle açtığı davanın altmış günlük dava açma süresini
aşan kısmının süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; ödenen son taksit tarihinden (12.05.2010)
itibaren dava açma süresini kapsayan altmış günlük süre içerisinde
yapılan ödemelerden kaynaklı gecikme zammına yönelik hukuki denetimin
yapılabileceği, bu itibarla ödenen son taksit tarihinden geriye doğru
altmış günlük süre içinde yapılan kesintilerin iadesinin mümkün
olabileceği, ancak altmış günü aşan kısma yönelik olarak davanın
süresinde olmadığı görüşü ile çoğunluk kararının bu kısmına
katılmıyoruz.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ • ÖZEL VEKALETNAME KOŞULU
1- Davacı vekili, davacının nüfus kütüğünde yazılı 20.05.1970 olan doğum tarihinin 10.09.1969 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece adı geçenin doğum tarihi 10.09.1969 olarak düzeltilmiştir. Uşak Devlet Hastanesi'nden alınan 22.07.2003 tarihli sağlık kurulu raporu düzeltilmek istenen doğum tarihi
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar
Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.03.2013 gün ve 2013/294 E., 2013/251 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçiler vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.11.
İhtiyati haciz - yetkili mahkeme
MAHKEMESİ : ASLİYE TİCARET MAHKEMESİAsliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/11/2014 tarih ve 2014/540-2014/540 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi borçlular vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor d
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?