Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
DAVA : Davacı, feshin
geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme,
isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde
davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için tetkik
hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü.
KARAR : A-) DAVACI
İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı, davalı T...
E... B... A.Ş.nin eski işveren F... B... ile birleşmesini tamamladıktan sonra
"Bildiri ve İnsan Kaynakları Yönetmeliği Formu" isimli bir belge
imzalattığını bu formu "okuduğunu ve kabul etmediği" ibaresi ile
imzaladığını, bunun üzerine yaklaşık 1 ay kadar sonra da yönetmeliği kabul
etmemesi gerekçe gösterilerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, itiraz ettiği
yönetmeliğin aleyhine hükümler içerdiğini, fakat iş sözleşmesinin
feshedildiğini belirterek yapılan feshin geçersizliğine, işe iadesine, işe
başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin ödenmesine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) DAVALI CEVABININ
ÖZETİ:
Davalı, davacının iş
sözleşmesinin yasanın 17., 18. ve 22. maddeleri uyarınca işletmenin ve
işyerinin gereklerinden kaynaklanan değişiklik feshi kapsamında geçerli
nedenlerle feshedildiğini, T... E... B... A.Ş.'nin F... B... A.Ş.'yi aktif ve
pasifi ile 14.02.2011 tarihinde devraldığını, birleşme nedeniyle yeniden
yapılandırma zorunluluğunun doğduğunu, birleşme sonrasında yayımlanan T... E...
B... İnsan Kaynakları Yönetmeliği ile birleşme öncesi uygulanan F... B...
A.Ş.'nin Personel Yönetmeliği ve T... A.Ş. İnsan Kaynakları Yönetmeliği'nin
kaldırıldığını, çalışma şartlarının çoğunluğu itibariyle esaslı bir değişiklik
yapılmadığını, çalışma koşullarında yeknesak bir düzenleme sağlama
zorunluluğunun gereği olarak yönetmeliğin yapıldığını, yönetmeliğin çalışma
koşullarında esaslı değişiklik getiren düzenlemeler bulunduğunu, fakat aynı
zamanda çalışanların lehine olacak değişiklikler de getirildiğini, fakat
davacının yönetmeliği kabul etmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini,
yeni yönetmeliğin yaklaşık on bin çalışandan yalnızca 245 çalışan tarafından
kabul edilmediğini bu da çalışanlarla banka arasında mutabakat sağlandığını
gösterdiğini, feshin geçerli bir nedene dayandığını savunarak davanın reddini
istemiştir.
C-) YEREL MAHKEME
KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, toplanan
kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin geçerli
nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D-) TEMYİZ:
Kararı davacı vekili
temyiz etmiştir.
E-) GEREKÇE:
Taraflar arasındaki
uyuşmazlık, davalı T... E... B... A.Ş.'nin F... B... A.Ş.yi devraldıktan sonra
çalışma koşullarını değiştirmesi ve davacının değişikliği kabul etmemesi nedeni
ile iş sözleşmesinin feshedilmesinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı
noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanunun
22. maddesine göre "İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki
niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri
uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu
işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak
yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen
değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul
etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için
başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim
süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila
21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir."
Somut olayda
davacının çalıştığı F... B... A.Ş. ile davalı T... E... B... A.Ş.'nin
25.01.2011 tarihinde yapılan genel kurul kararları ile birleştiği, birleşme
sonrası davalı banka tarafından yeni bir yönetmelik hazırlanarak çalışma
koşullarında getirilen değişiklikler konusunda çalışanların bilgilendirildiği,
bu kapsamda davacıya da bildirimde bulunulduğu fakat davacının yeni
yönetmeliğin aleyhine değişiklikler getirdiği gerekçesiyle ihtirazi kayıt
koyduğu ve sonuç olarak değişiklikleri kabul etmediği görülmektedir.
Davalının birleşme
nedeniyle yeni bir insan kaynakları yönetmeliği hazırlaması işletmesel bir
ihtiyaç olduğu tartışmasızdır. Doktrinde belirtildiği üzere farklı çalışma
koşullarının uyumlu hale getirilmesi için eşitlik ilkesine dayanılmaz. Eşitlik
ilkesi işçilere çalışma koşullarının iyileştirilmesi için hak sağlayabilir,
kötüleştirmek için işverene bir hak tanımaz. İş organizasyonu bakımından
zorunlu olmayan çalışma koşullarının işyeri birleşmesi ile değiştirilmesine
gerek olduğu kural olarak söylenemez. Örneğin devralınan işyerinde işçilere
sağlanan ikramiye veya sosyal ödemelerin sürdürülmesi devralan işveren
açısından hoş görünmese de, diğer işçilere bu edimlerin verilmiyor olması
geçerli sebep oluşturmaz. Devreden işverenin işçilere sağladığı prim ve
ikramiyeler, işçiye talep hakkı verecek bağlayıcı bir hal almışlar ise devralan
işveren de bu ödemeleri yapmakla yükümlüdür. Devralınan işyerinin işçilerine
farklı işlem yapılmasının işyerinde huzur ve barışı önemli ölçüde ihlal etmesi
durumunda değişiklik feshi geçerli kabul edilebilir ( Doç. Dr. Mustafa Alp, İş
Sözleşmesinin Değiştirilmesi,
Ankara 2005,
s.202-203 ). Fakat getirilen değişikliklerin geçerli nedene dayandığının ispatı
açısından ölçülülük kriteri kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Yani
getirilen değişikliklerin işçi işveren arasında menfaat dengesini bozup
bozmadığı, değişikliklerin oranlılığı irdelenmelidir. Bunun için de aleyhe ve
lehe yapılan değişikliklerin ortaya konulması ve tartılması gerekir.
Yeni yönetmelikle
lehe getirilen değişiklikler: F... B... A.Ş. uygulamasında çalışanlara
evlendiklerinde banka tarafından 100 USD yardım yapılmaktayken, yeni
yönetmelikle bu yardım bir Cumhuriyet altını olmaktadır. F... B... A.Ş.
uygulamasında olmayıp yeni yönetmelikle sermaye piyasası faaliyet lisansı alan
çalışanlara "SPF başarı ödülü" adı altında bir ödül verilmesi
öngörülmüştür.
Yeni yönetmelikle
aleyhe getirilen değişiklikler: Fazla çalışmaların aylık ücrete dahil edilmesi,
kreş yardımının kaldırılması, çocuk yardımının ( yardım alanlara aylık
ücretlere ekleme yapılarak ) kaldırılması, cumartesi günlerinin yıllık izin
süresinin hesabında dikkate alınması yani cumartesi günlerinin de izin süresine
dahil edilmesidir. Yine doğum yardımının F... B... A.Ş. uygulamasında bir
Cumhuriyet altını iken yeni uygulamada işverenin içeriğini düzenleme yetkisi
dahilinde doğum hediyesi olarak belirlendiği tespit edilmiştir.
Görüldüğü üzere lehe
yapılan değişikliklerin devamlı yapılan bir ödemeye ilişkin olmadığı, evlenmek,
sermaye piyasası faaliyet lisansı almak gibi şarta bağlı olarak yapılan ödemeye
ilişkin olduğu, fakat aleyhe değişiklikler devamlı yapılan sosyal yardımlara
ilişkin olduğu gibi, değişiklikle fazla çalışmaların aylık ücrete dahil
edilmesiyle çalışanın aynı ücrete karşılık haftalık çalışma süresinin dolaylı
olarak artırımının yolu da ( yıllık 270 saat ) açılmaktadır. Yönetmelikte yer
almamakla birlikte bildirimde fazla çalışma ücreti alan çalışanlara son iki
yılda ödenen fazla çalışma ücretinin ortalama bir rakamının aylık ücrete
ekleneceği ifade edilmişse de, ifade net olmadığı gibi, son iki yılda fazla
çalışma yapmamış veya az bir miktar yapanlar açısından aleyhe bir düzenleme
olduğu açıktır. Yine yıllık izin süresi değişmemişse de eski F... B... A.Ş.
uygulamasında yıllık izin süresi hesabında cumartesi günleri dışlanırken, yeni
yönetmelikte yıllık izin süresinin hesabında cumartesi günleri dahil
edilmiştir.
Davalının yeni
yönetmelikle yaptığı lehe ve aleyhe değişikliklere bakıldığında taraflar
arasındaki menfaat dengesinin bozulduğu ve amaçla araç arasında oransızlık
bulunduğu görülmektedir.
Davalının yeni
yönetmenlikle yaptığı ve aleyhe unsurlar içeren değişiklikleri kabul etmeyen
davacının iş sözleşmesinin işverence sona erdirildiği tartışmasızdır.
Değişiklik teklifinin
kabul edilmemesi üzerine İş Kanunun 22. maddesi uyarınca işveren değişikliğin
geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir nedenin bulunduğunu
yazılı olarak açıklamak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi de bu
durumda 18 ile 21. madde hükümlerine göre dava hakkına sahiptir. Esasen eldeki
dava da bu gerekçeyle ikame edilmiştir.
Değişiklik feshinin
yargısal denetimi ayrı bir işleyişe tabi tutulmamış konu iş güvencesi
hükümlerine atıfla düzenlenmiştir. Bu durumda yasada 22. madde ile yeni bir
geçerli neden olgusu ihdas edildiğinden söz edilemez. İspat yükü işverende
olmak üzere 18. maddede sıralanan geçerli nedenler burada da geçerli feshin bir
unsuru olarak araştırılacaktır. Somut olayda davalı yanın değişiklik
gerekçesinde; devir, yeniden yapılanma, iş organizasyonu gerekleri olarak
açıklandığından fesihte geçerli nedeninin bulunup bulunmadığının bu nedenlerle
sınırlı olarak incelenmesi gerekir. İşletme gerekleriyle geçerli bir fesihte
amaç istihdam fazlalığının fesih yoluyla tasfiyesi olup uyuşmazlığa konu davada
böyle bir unsur söz konusu değildir. Davalı işverence dayanılan değişiklik
gerekçesi temelde işyeri devrine dayanmaktadır. İş Kanununun 6. maddesine göre
devir tarihinde yürürlükte olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile
birlikte devralana geçmekte, akdin aynı koşullarda sürekliliği güvence altına
alınmaktadır. Başka bir işyerini devralan işverenin, kendi işyerinde çalışan
işçilerle uyumu sağlama gerekçesiyle devraldığı işyerindeki çalışma koşullarını
tek yanlı değiştirmek istemesi geçerli neden değildir. Böyle bir değişiklik
doğrudan işyeri devrinin sonucu olup 6. maddeye aykırıdır. Fesih bildiriminde
de dayanılan rasyonel işletmecilik anlayışının, bir işletme devralınırken
oradaki iş koşullarının ne olduğunun, devrolunan iş sözleşmelerinin hangi hak
ve borçları içerdiğinin de araştırılıp öğrenilmesini gerektirdiği
tartışmasızdır. Aksi halde işyeri devralındıktan sonra çalışma koşullarının
değiştirilmesi ve kabul etmeyenlerin sözleşmeleri de değişiklik feshine dayalı
olarak sonlandırılabilir şeklindeki değerlendirme iş güvencesinin geçerli neden
esasına aykırıdır.
Değişiklik feshi,
işyerinde geçerli nedenin ortaya çıktığı bir süreçte işverenin 22. maddeye
uygun son çare olarak feshi önleyecek esaslı değişikliğe başvurması, buna
karşılık işçinin bu değişikliği kabul etmemesine bağlı olarak gerçekleşen feshi
ifade etmektedir. Değişiklik teklifinin reddi tek başına geçerli neden
değildir. Davalı işverence, işçiye yapılan kreş ve çocuk yardımı ile fazla
çalışma ücretine yönelik değişikliklerin nasıl bir işletmesel nedenle fesih
sonucu doğuracağı ve bundan kaçınmak için fesihten önce söz konusu
değişikliklere başvurduğu açıklanmamıştır.
Ayrıca bu hususlar
işyerindeki işin akışı ve ifa şekline bağlı çalışma şartlarından değildir.
İşletme risklerini işveren taşımakta olup ücret ve eklerinin indirilmesi
girişimi bu riskin belli ölçüde işçilere aktarılması anlamındadır.
Böyle bir sonuç ancak
ekonomik kriz gibi dönemlerde ve işyerinin ayakta kalmasını zorunlu kaldığı
istisnai hallerde ve geçici bir uygulamaya yönelik ise kabul edilebilir. İş
Hukukunun ve İş Kanunun öngördüğü eşit işlem yapma borcu bir kısım işçilerin
var olan haklarının işverence ortadan kaldırılarak eşitliğin sağlanmasını değil
çalışma koşullarının iyileştirme yoluyla bu haklara sahip olmayanlara aynı
imkanların tanınmasını gerektirmektedir.
Buna göre işverence
yapılan değişiklik feshinin geçerli nedene dayanmadığı anlaşıldığından davanın
kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olup, 4857 sayılı Kanun'un 20.
maddesinin 3. fıkrası uyarınca hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması
ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
F-) SONUÇ:
SONUÇ : Yukarıda
belirtilen nedenlerle
1-) Mahkemenin
yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2-) İşverence yapılan
feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine,
3-) Davacının yasal
sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması
halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate
alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-) Davacının işe
iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve
kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer
haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe
başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan
mahsubuna,
5-) Harç peşin
alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-) Davacı vekille
temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre ( 1200 ) TL
vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-) Davacı tarafından
yapılan ( 39,70 ) TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-) Peşin alınan
temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 19.11.2012
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.