Mahkemesi : Sulh Ceza MahkemesiSuç : Muhafaza görevini kötüye kullanmaHüküm : TCK'nın 289/1, 62, 50/1-a, 52/1-2-3. maddeleri uyarınca mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Sanığın, işçi olarak çalıştığı işyerinde yapılan haciz işlemi sonrasında yediemin sıfatıyla teslim edilen malların işyeri sahibi tarafından ... isimli şahsın evine taşınarak orada bulunduğunu, kendisinin de işten ayrıldığını savunmuş, hüküm tarihinden sonra verdiği dilekçede de Toshiba marka dizüstü bilgisayarın kendinde olduğunu bildirmiş ve mahkemenin 06.11.2013 tarihli duruşma tutanağında İstanbul ... Müdürlüğünün 2008/... sayılı dosyasıyla aynı isimli işyerinden bir kısım menkullerin 11.12.2009 tarihinde muhafaza altına alındığının belirtilmiş olması karşısında; söz konusu icra dosyasının aslı veya onaylı örneği denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine getirtilerek 07.07.2009 tarihli haciz tutanağında mahcuzlardan hangilerinin muhafaza altına alındığının, alınmayanlar yönünden ise sanığın savunmasının doğruluğu araştırılıp mahcuzların teslim edildiği şekliyle suç tarihinde mevcut olup olmadığı, mallar üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunup bulunmadığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda bozulmasına veya kaybolmasına neden olup olmadığı, belirlendikten sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,2-Kabul ve uygulamaya göre; 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle TCK'nın 50/6. madde ve fıkrasında yer alan ''seçenek yaptırımın'' ibaresinin ''seçenek tedbirin'' olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının ''a'' bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi ''seçenek yaptırım'', diğer bentlerde düzenlenen hususların ise ''seçenek tedbir'' niteliğinde olduğu; TCK'nın 50/6. maddesinin, hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarını düzenlediği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesi gereğince adli para cezasını içeren ilamın Cumhuriyet Başsavcılığına verileceği ve infazın bu maddeye göre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılacağı hususları gözetilmeden, infazı kısıtlayacak şekilde sanık hakkında hükmedilen adli para cezasına ilişkin olarak TCK'nın 50/6. maddesinin uygulanması,Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.