5. Daire 2013/7581 E. , 2014/3778 K.ZABIT KATİBİ, SINAV, MENFAAT İHLALİ,ATAMA, YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KADROSU, DAVACININ EHLİYETİalet
Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz
olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı
Davalı Yanında Katılanlar : 1- …, 2- …, 3- …, 4- …
İsteğin Özeti : Antalya 1. İdare Mahkemesi'nce
verilen 10/05/2013 günlü, E:2012/468; K:2013/720 sayılı kararın,
dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden
ibarettir.
Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Mehmet Ali Aydın
Düşüncesi : 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
"Kapsam" başlıklı 1. maddesinde; bu Kanun, Genel ve Katma Bütçeli
Kurumlar, İl Özel İdareleri, Belediyeler, İl Özel İdareleri ve
Belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarında veya
Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında
uygulanacağı, sözleşmeli ve geçici personel hakkında bu Kanunda
belirtilen özel hükümlerin uygulanacağı, "Temel ilkeler" başlıklı 4.
maddesinde; kariyer ve liyakat ilkelerinin bu Kanunun temel ilkelerinden
olduğu kurala bağlanmış; anılan maddenin gerekçesinde ise; devlet
memurluğunda hizmete alınıştan emekliliğe kadar liyakat esaslarının
hakim kılınmasının temel ilkelerden olduğu, kariyer ve liyakat
ilkelerinin madde metnine alınmasıyla kanundaki bütün hükümlerin bu
genel hükümlere tabi kılınmasında zaruret bulunduğu ifade edilmiştir.
657 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin
1. maddesinde; bu Yönetmeliğin amacının, liyakat ve kariyer ilkeleri
çerçevesinde, hizmet gerekleri ve personel planlaması esas alınarak,
Devlet memurları ile 08/06/1984 tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kapsamındaki kamu iktisadî teşebbüslerinde görev yapan
sözleşmeli personelin görevde yükselme ve unvan değişikliklerine ilişkin
usul ve esasları belirlemek olduğu; "Hizmet süresi" başlıklı 6.
maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise; devlet memurlarının
görevde yükselme mahiyetindeki atamalarının yapılabilmesi için
kurumların çıkaracakları görevde yükselme yönetmeliğinde belirtilen süre
kadar bulunduğu kurumda veya diğer kurumlarda alt görevlerde çalışmış
olmalarının şart olduğu, kurumların atanılacak görevin niteliği
itibariyle aranacak hizmet sürelerini, Devlet Memurları Kanunu’nun 68
inci maddesinin (B) bendi hükümlerine göre değerlendirerek kendi
kurumlarında ve diğer kurumlarda geçen süreleri dikkate alarak
belirleyeceği kurala bağlanmış; Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4.
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde; Alt görevin, 27/09/1984
tarihli ve 3046 sayılı Kanunda belirtilen hiyerarşik kademeler
çerçevesinde daha alt hiyerarşi içindeki görevler şeklinde tanımlandığı;
dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Yönetmeliğin
ekinde yer alan Personel Değerlendirme Formu'nun "Değerlendirme
Ölçütleri" başlıklı kısmının 2 numaralı bölümünde ise, değerlendirmeye
alınacak fiili hizmet süresi ile ilgili olarak, müracaat bitim tarihi
itibarıyla 8/6/1984 tarihli ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin
2’nci maddesi kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında geçen fiili
hizmet süresinin; (İşçi statüsü ve geçici personel statüsünde geçirilen
hizmetler hariç; muvazzaf askerlikte geçirilen süreler dâhil.)
değerlendirileceği belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği
Yönetmeliği'nin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde; hizmet süresinin;
aylıksız izinli olarak geçen süreler hariç, muvazzaf askerlikte geçen
süreler dahil olmak üzere, Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilâtı,
bağlı ve ilgili kuruluşları ile 657 sayılı Kanun’un 68 inci maddesinin
(B) bendinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında fiilen çalışılan
süreleri ifade ettiği belirtilmiş; "Görevde yükselme eğitimine alınma ve
atanma şartları" başlıklı 8. maddesinin (B) Özel Şartlar" bölümünün 3/b
bendinde; yazı işleri müdürü kadrosuna atanabilmek için en az beş yılı
zabıt kâtibi kadrosunda olmak üzere toplam en az sekiz yıl hizmeti
bulunmak şartının aranacağı, "Görevde yükselme eğitimi ve eğitime
çağrılacak personelin seçimi" başlıklı 10. maddesinin beşinci fıkrasında
ise; duyurulan kadro sayısının üç katından fazla personelin başvurması
halinde, 15/03/1999 tarihli ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla
yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve
Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin ekinde yer alan
EK-1 sayılı Personel Değerlendirme Formunda belirtildiği şekilde
puanlama yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, anılan Yönetmeliğin 4. maddesinin göndermede bulunduğu
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68. maddesinin (B) bendi ile atıf
yapılan 08/06/1984 tarih ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2.
maddesinde, anılan Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren kamu kurum
ve kuruluşları arasında; il özel idareleri, ve belediyeler ile bunların
birlik, iktisadi müessese ve işletmeleri de sayılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için, yukarıda yer verilen Kanun,
Kanun Hükmünde Kararname ve Yönetmelik hükümleri de gözönünde
bulundurularak, ilgililerin "geçici işçi" statüsünde Sosyal Sigortalar
Kanunu'na tabi olarak geçen çalışma sürelerinin Adalet Bakanlığı Görevde
Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin 4. maddesinde tanımlanan
hizmet süresine dahil edilip edilmeyeceğinin açıklığa kavuşturulması
gerekmektedir:
Yukarıda yer alan mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden, 657
sayılı Kanunda öngörülen kariyer ve liyakat ilkeleri, 27/09/1984 tarihli
ve 3046 sayılı Kanunda belirtilen hiyerarşik kademeler arasında sadece
kamu görevlilerine yer verilmesi, Yönetmeliğe ekli Değerlendirme
Formu'nda, 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesi
kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsü ile geçici
personel statüsünde geçirilen hizmetlerin, bu kamu kurum ve
kuruluşlarında geçen fiili hizmet süresi içinde sayılmayacağının açıkça
belirtilmiş olması karşısında; Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan hüküm
ile "fiilen çalışılan tüm hizmetlerin" kastedildiğinin kabulüne olanak
bulunmadığı; bu hizmetlerden anlaşılması gerekenin 657 sayılı Kanun’un
4. maddesi kapsamında yer alan memur ve sözleşmeli personel olarak
yürütülen hizmetlerin olduğu açıktır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının sınavını iptalini istediği …, …
ve …'in 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesi kapsamına
dahil kurumlarda geçici işçi statüsünde sigortalı olarak geçen
hizmetlerin, Yönetmeliğin 8. maddesinin (B) Özel Şartlar" bölümünün 3/b
bendinde; yazı işleri müdürü kadrosuna atanabilmek için en az beş yılı
zabıt kâtibi kadrosunda olmak üzere toplam en az sekiz yıl hizmeti
süresi kapsamında değerlendirilmesi imkanı bulunmadığından atama
şartlarını taşımayan anılan kişilerin Yazı İşleri Müdürlüğü kadrosuna
atanmasına ilişkin işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Belirtilen gerekçeyle, davacının yazı işleri müdürlüğü kadrosuna
atanmamasına ilişkin işlem ile bu kadroya …, … ve …'in atanmasına
ilişkin işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi
yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davanın …'nın atanmasının iptali istemi yönünden
İdare Mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken,
2577 sayılı Yasanın 15-1/b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddine
karar verilmesi yolundaki kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; Antalya Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yapan ve Adalet
Bakanlığı tarafından ilan edilen görevde yükselme eğitimi ve sınavına
kabul edilerek söz konusu sınavda başarılı olan davacının, yazı işleri
müdürlüğü kadrosuna atanmamasına ilişkin işlem ile söz konusu kadrolara
…, …, … ve …'in atanmasına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle
açılmıştır.
Antalya 1. İdare Mahkemesi'nce; Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme ve
Ünvan Değişikliği Yönetmeliği'nin 'Tanımlar' başlıklı 4.maddesinde,
hizmet süresi; aylıksız izinli olarak geçen süreler hariç, muvazzaf
askerlikte geçen süreler dahil olmak üzere, Adalet Bakanlığı merkez ve
taşra teşkilâtı, bağlı ve ilgili kuruluşları ile 657 sayılı Kanun’un 68
inci maddesinin (B) bendinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında
fiilen çalışılan süreleri ifade ettiğinin belirtildiği; anılan maddede
hiç bir statü, işçi veya memur ayırımı yapılmaksızın 657 sayılı Kanun’un
68. maddesinin (B) bendinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında
fiilen çalışılan sürelerin hizmet süresi kapsamında olduğunun kabul
edildiği, bu nedenle 657 sayılı Kanun’un 68.maddesinin (B) bendi ile
atıf yapılan 08/06/1984 tarih ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin
2. maddesinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet
sürelerinin dikkate alınması gerektiği, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik
ekinde yer alan Ek-1 Değerlendirme Formunda, işçi statüsünde geçirilen
hizmetlere puan verilmeyeceği belirtilmişse de, bu düzenlemenin
duyurulan kadro sayısının üç katından fazla personelin başvurması
halinde, adaylar arasında yapılacak sıralamanın belirlenmesinde
uygulanacak bir düzenleme olup, buna göre, adaylar arasında yapılacak
sıralamada işçi statüsünde geçirilen hizmet sürelerine puan
verilmemesine ilişkin olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığından davacının atanmamasına ilişkin işlem ile …, …
ve …'in atanmasına ilişkin kısmı yönünden davanın reddi; …'ın anılan
kadroya atanması ile ilgili olarak kişisel, güncel bir menfaatinin
olumsuz yönde etkilendiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle; davanın,
davacının atanmamasına yönelik işlem ile …, … ve …'in atanmasına ilişkin
işlemler yönünden esastan reddine, …'ın atanmasına ilişkin işlem
yönünden ehliyet yönünden davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve
İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyizen
incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlı olup,
davacı tarafından öne sürülen hususlar, mahkeme kararının davanın
esastan reddine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
Mahkeme kararının, davanın ehliyetten reddine ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1.
fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının menfaatleri ihlal edilenler
tarafından açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Menfaat ihlali koşulu, iptal davalarının kabulü ve dinlenebilmesi
için aranılan koşullardan biridir. Gerek doktrinde, gerekse yargı
içtihatlarında bu koşul, subjektif ehliyet koşulu olarak kabul
edilmekte; ne tür bir menfaat ihlalinin gerçek ve tüzel kişilere iptal
davası açma yeterliğini sağladığını gösterecek ilişki, kural olarak
iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre saptanmaktadır.
Genelde, meşru ve güncel bir menfaatin varlığı ve bunların ihlali,
menfaat ilişkisinin kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın
niteliğine ve özelliğine göre idari yargı mercilerince belirlenmekte;
davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin
varlığı, dava açma ehliyeti için yeterli görülmektedir.
Dava konusu olayda, davacının, yazı işleri müdürlüğü kadrosuna
atanmamasına ilişkin işlem ile birlikte yapılan sınav sonucu başarılı
bulunarak atanan …, … ve … yönünden hizmet sürelerinin yeterli olmadığı,
… yönünden, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığında memur
olarak görev yapması nedeniyle sınava katılmasının hukuka aykırı olduğu
gerekçeleriyle anılan kişilerin de atanmalarının iptalini istediği,
İdare Mahkemesi'nce davacının atanmaması ile …, … ve …'in atanmalarına
ilişkin işlemler yönünden esastan incelenerek karar verilirken; diğer
atamaların hukuka uygun bulunduğundan ve dolayısıyla kadro sayısı
itibariyle davacının atanmasının mümkün bulunmadığından bahisle kişisel,
güncel ve meşru çıkarını etkilemeyen …'nın atamasına ilişkin işlem
yönünden davacının ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar
verildiği görülmektedir.
Atamalarının iptali istenilen kişilere ilişkin farklı itiraz ve
gerekçelere dayanılmakta ise de 20 kişilik kadro için yapılan sınavda
başarılı olarak 23. sırada yer alan davacı açısından, sıralamada önünde
olan kişilerin atamalarının iptalini istemesinde, 20 kişilik kadro
kapsamına girmesine olanak vermesi itibariyle, kişisel, meşru ve güncel
bir menfaatin var olduğu açıktır.
Bu nedenle, İdare Mahkemesince, davanın …'nın atanmasının iptali
istemi yönünden, işin esasına girilerek ilgilinin atama şartlarına sahip
olup olmadığının hukuki denetiminin yapılması gerekirken, 2577 sayılı
Yasa’nın 15-1/b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddine karar
verilmesi yolundaki kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen reddiyle
Antalya 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 10/05/2013 günlü, E:2012/468;
K:2013/720 sayılı kararın davanın esastan reddine ilişkin kısmının
onanmasına oyçokluğuyla, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile
İdare Mahkemesi kararının, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin
kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/c
fıkrası uyarınca bozulmasına oybirliğiyle, aynı maddenin 3622 sayılı
Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da
gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen
Mahkeme'ye gönderilmesine, 30.04.2014 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği
Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin
amacının, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde, hizmet gerekleri ve
personel planlaması esas alınarak, devlet memurları ile 8.6.1984 tarihli
ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki kamu iktisadi
teşebbüslerinde görev yapan sözleşmeli personelin görevde yükselme ve
unvan değişikliklerine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu
belirtilmiş, Yönetmeliğin işlem tarihinde yürürlükte bulunan 6.
maddesinin ilk fıkrasında, devlet memurlarının görevde yükselme
mahiyetindeki atamalarının yapılabilmesi için kurumların çıkaracakları
görevde yükselme yönetmeliğinde belirtilen süre kadar bulunduğu kurumda
veya diğer kurumlarda alt görevlerde çalışmış olmalarının şart olduğu
kuralına yer verilmiş, ikinci fıkrasında, kurumların atanılacak görevin
niteliği itibariyle aranacak hizmet sürelerini, Devlet Memurları
Kanunu'nun 68. maddesinin (B) bendi hükümlerine göre değerlendirerek
kendi kurumlarında ve diğer kurumlarda geçen süreleri dikkate alarak
belirleyeceği hükmü öngörülmüştür.
Aynı Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin (d) bendinde "Alt
görev" kavramına açıklık getirilmiş, 3046 sayılı Kanunda belirtilen
hiyerarşik kademeler çerçevesinde daha alt hiyerarşi içindeki görevler
alt görev olarak tanımlanmıştır.
Anılan Yönetmeliğin ekinde yer alan Değerlendirme Formunda da
değerlendirilmeye esas alınan fiili hizmet süresine yer verilmiş, 217
sayılı KHK'nin 2. maddesi kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında işçi
statüsünde geçen sürenin fiili hizmet süresinden sayılamayacağı hususu
açıkça belirtilmiştir.
Öte yandan, sözü edilen Genel Yönetmeliğe dayalı olarak çıkartılan
Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinin
"Tanımlar" başlığı altında düzenlenen 4. maddesinde hizmet süresi
tanımına yer verilmiş, maddede aylıksız izinli olarak geçen süreler
hariç, muvazzaf askerlikte geçen süreler dahil olmak üzere, Adalet
Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı, bağlı ve ilgili kuruluşları ile 657
sayılı Kanun'un 68. maddesinin (B) bendinde belirtilen kamu kurum ve
kuruluşlarında fiilen çalışılan süreler, hizmet süresi olarak
tanımlanmış, Genel Yönetmeliğin yukarıda değinilen 4 ve 6’ncı maddeleri
ile eki Değerlendirme Formunda yer alan "hizmet süresi" tanımından
farklı bir tanım getirilmiştir.
Genel Yönetmeliğin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde yer verilen, Devlet
memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme
koşullarına uygun şekilde, sınıflar içinde en yüksek derecelere kadar
ilerleme imkanı sağlamak olarak tanımlanan kariyer ilkesi ile memurların
bilgi ve yeteneklerine göre memurluk mesleğine girmeleri ve bu meslekte
ilerlemeleri ve yükselmeleri olarak tanımlanan liyakat ilkesi, memurluk
mesleğinin en temel ilkelerindendir.
Bu bağlamda, alt görev kavramı; üstlendikleri görev ve sorumluluğun
önemine göre belirli bir hiyerarşi içinde çalışan memurların bulunduğu
statüye ilişkin bin kavram olup, işçi statüsünde yürütülen hizmetle
ilişkisi bulunmamaktadır.
Kısaca ifade etmek gerekirse, genel idare esaslarına dayalı asli ve
sürekli görev yürüten ve bir kamu tüzel kişisine "kamu hukuku bağlı" ile
bağlı olarak çalışan memurlarla, genel idare esaslarına dayalı bir
görev yürütmeyen, yaptıkları iş Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin
asli ve sürekli bir görevleri arasında sayılmayan ve bir kamu tüzel
kişisine "özel hukuk sözleşmesi" ile iş akdine bağlı olarak çalışan
işçilerin, hizmet sürelerinin aynı kapsamda değerlendirilmesi hukuken
mümkün değildir.
Belirtilen nedenlerle, işçi statüsünde geçen sürenin yazı işleri
müdürü kadrosu için açılan görevde yükselme sınavına başvurabilmek için
gerekli olan hizmet süresi kapsamında değerlendirilmesi hukuken
olanaksız bulunduğundan işçi statüsünde geçen hizmet süreleri fiili
hizmet süresinden sayılarak başvuruları kabul edilen ve girdikleri
görevde yükselme sınavında başarılı olarak bu kadrolara atanan …, … ve
…'in atanmalarına ilişkin işlemlerin iptal edilmesi gerekirken, davanın
reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Temyiz isteminin kabul edilerek kararın bu kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına karşıyım.
DAVAYA KATILMA İSTEMİNİN KABULÜNE DAİR KARAR
Antalya Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yapan ve Adalet
Bakanlığı tarafından ilan edilen görevde yükselme eğitimi ve sınavına
kabul edilerek söz konusu sınavda aldığı 85,526 puan ile başarılı olan
…'ın, yazı işleri müdürlüğü kadrosuna atanmamasına ilişkin işlem ile söz
konusu kadrolara …, …, … ve …'in atanmasına ilişkin işlemlerin iptali
istemiyle Adalet Bakanlığı'na karşı açılan davada; Antalya 1. İdare
Mahkemesi'nce verilen 10/05/2013 günlü, E:2012/468, K:2013/720 sayılı
kararın temyizen incelenmesi aşamasında, …'nın, davalı idare yanında
davaya katılma talebinde bulunduğu görüldüğünden, işin gereği düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin 1.
fıkrasında, davaya katılma (müdahale) ile ilgili olarak 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göndermede bulunulmuş; 01.10.2011
tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447.
maddesinin 2. fıkrasında "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan
yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını
oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmü getirilmiştir.
6100 sayılı Yasanın 66. maddesinde, "Üçüncü kişi, davayı kazanmasında
hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla,
tahkikat sona erinceye kadar, fer'i müdahil olarak davada yer alabilir."
hükmü yer almış olup, davaya katılma talebinde bulunan … tarafından
verilen dilekçenin taraflara tebliğinin tamamlandığı görüldüğünden ve
katılma dilekçesinde belirtilen sebeplerin katılma için yeterli olduğu
anlaşıldığından, aynı yasanın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, bu
kararın verildiği tarihten itibaren, …'nın davalı idare yanında davaya
katılma isteminin kabulüne, kararın birer örneğinin taraflara ve davaya
katılma isteminde bulunana bildirilmesine, 30/04/2014 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.