Y A R G I T A Y İ L A M IDolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, kendisini finans uzmanı ve borsa işlemlerinden anlayan bir kişi olarak tanıtmak suretiyle, yüksek miktarlarda kazanç sağlayacağını söyleyerek, katılanlardan değişik tarihlerde paralar aldığı ayrıca katılanlardan Volkan Uymaz’a kendisini Jefrie Keçeciyan olarak tanıttığı bu katılandan aldığı paralar karşılığında Jefrie Aydın K.K olarak tanzim tarihi olmayan senet ve protokolü imzalayarak verdiği bu şekilde atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,1-Katılanlar Bestami Kurt, Volkan Uymaz ve Şazimet Şenay Pamukcı (Güler)'e yönelik dolandırıcılık eylemleri nedeniyle verilen hükümlerin temyiz incelenmesinde;Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-Katılanlar Volkan Uymaz ve Şazimet Şenay Pamukcı'ya yönelik olarak; 18.03.2010 tarihli ilk hükümde sanığın, ayrı ayrı TCK'nın 157/1, 62. maddeleri gereğince sonuç olarak 1 yıl 8 ay hapis cezası ve 2000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve hükümlerin sadece sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi nedeniyle bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeksizin, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda, sanığın katılanlara yönelik eylemleri nedeniyle ayrı ayrı sonuç olarak 2 yıl 1 ay hapis ve 2.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilmesi,b- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, katılanlar Volkan ve Şazimet Şenay'a yönelen eylemleri ile ilgili olarak, ilgili hükümlere son fıkra olarak “Ceza miktarı itibariyle kazanılmış hak gözetilerek, sanığın 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca infazın 1 yıl 8 ay hapis ve 2000 TL adli para cezası cezası üzerinden yapılmasına” paragraflarının eklenilmesi yine hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-Sanığın, katılan Volkan Uymaz'a suça konu sahte belgeleri aynı anda verdiği, dosya kapsamından anlaşılmakla, eyleminin teselsül ettiğinden söz edilemeyeceği gözetilmeden TCK'nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,b-Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, özel belgede sahtecilik suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği göz önünde bulundurularak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250, 2009/13 E.K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkumiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, mahkemece diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re'sen hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağını değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile zarar nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,c- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 21.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.