MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL, ESKİ HALE GETİRME TAZMİNATITaraflar arasında görülen ecrimisil, eski hale getirme tazminatı davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava ecrimisil ve eski hale getirme tazminatı isteğine ilişkindir.Mahkemece, kira (kullanım) bedeli 6.733,72 TL ile gelir kaybı bedeli 5.839,54 TL. nin davalı ... den tahsiline karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, davacıların 9 parça taşınmaz için istekte bulundukları, bilahare taşınmazların toplulaştırılmaya tabi tutulduğu, yeni parsellerin oluştuğu, davalının taşeron aracılığı ile davacıların paydaşı olduğu bir kısım taşınmazlardan internet kablosu geçirdiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunun 718. maddesinde arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği hükme bağlanmıştır.Bu durumda davalının ecrimisilden sorumlu tutulması doğrudur.Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nin 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı). 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266. vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Öte yandan, ecrimisilin içinde hem gelir kaybı, hem de kullanım bedelinin olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki mahkemece ecrimisil usulüne uygun belirlenmiş değildir.Hâl böyle olunca, 3 kişilik uzman bilirkişi ile yerinde yeniden keşif yapılarak, yukarıdaki ilkeler uyarınca ecrimisil miktarının belirlenmesi, belirlenen bu miktar üzerinden davacıların taşınmazlardaki payları gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlardan birisine itibar edilerek ve davacıların dava konusu taşınmazlardaki payları gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Kabule göre de, her ne kadar eski hale getirme tazminatı istenilmiş ve bu konuda bir karar verilmemişse de, temyiz edenin sıfatı dikkate alınarak, bu yön bozma sebebi sayılmamıştır.Davalının temyiz itirazı değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.