10. Daire 2013/1670 E. , 2014/3668 K."İçtihat Metni"Adalet
Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz
olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : Av. …
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) : Cihanbeyli Kaymakamlığı
İstemin Özeti : Davacıya haksız olarak doğrudan
gelir desteği ödemesi yapıldığından bahisle 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun
23. maddesi uyarınca 5 yıl süre ile (2007 yılı dahil) bütün destekleme
ödemelerinden yararlandırılmamasına, 2003, 2004, 2005 ve 2006 yılları
için haksız ödenen toplam 23.896,54-TL'nin 6183 sayılı Kanun hükümlerine
göre davacıdan tahsiline ilişkin Cihanbeyli İlçe Tahkim Komisyonu'nca
alınan 20.09.2007 tarih ve 2007/3-39 sayılı kararının iptali istemiyle
açılan dava sonucunda, Konya 1. İdare Mahkemesince, davacının DGD
ödemeleri için müracaat ettiği 459, 717, 673 ve 671 sayılı parsellerin
müşterek maliklerinden olan ve tapu kütüğünde ismi bulunan …'ün
09.08.2003 tarihinde vefat etmiş olmasına rağmen, 2003 yılına ilişkin
olarak 10.08.2003 tarihinde tanzim edilen ve 15.08.2003 tarihinde
idareye sunulan muvafakatnamede …'ün isminin yer aldığı, 2004, 2005 ve
2006 yıllarına ilişkin başvuru evrakları arasında bulunan tapu
belgelerinde ilgili parsellerde … ismi bulunmamakla birlikte bu
parsellere ilişkin olarak intikal işlemlerinin yaptırılmadığı, bu
haliyle …'ün ölümünden sonra anılan parsellerin usulüne uygun olarak
intikal işlemleri yaptırılmaksızın DGD başvurusu yapıldığı ve ödemelerin
alındığı açık olduğundan; dava konusu işlemin, davacının 5488 sayılı
Tarım Kanunu'nun 23. maddesi uyarınca 5 yıl süre ile (2007 yılı dahil)
bütün destekleme ödemelerinden yararlandırılmamasına ve 2003, 2004, 2005
ve 2006 yılları için haksız ödenen toplam 23.896,54-TL'nin 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre davacıdan tahsiline, banka hesabında bloke edilen
(149,10-TL tutarındaki) meblağın da DGD hesabına aktarılmasına ilişkin
kısmında mevzuata aykırılık bulunmadığından işlemin bu kısmı yönünden
davanın reddi, söz konusu arazilerin 5 yıl süre ile (2007 yılı dahil)
bütün destekleme ödemelerinden yararlandırılmamasına ilişkin kısmının
ise; 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 23. maddesinde açık bir şekilde
üreticilerin 5 yıl süre ile hiçbir destekleme programından
yararlandırılmayacağının belirtilmiş olması ve arazilere ilişkin olarak
bir yasaklama öngörülmemiş olması nedeniyle işlemin bu kısmı yönünden
iptali yolunda verilen kararın taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının
temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idarece cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ender Güngör
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü,
Anayasa’nın 45. maddesinde, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların
korunması ve desteklenmesi Devlete ödev olarak verilmekte, ancak bu
tedbirlerin türü ile uygulama yöntemi yasa koyucunun takdirine
bırakılmaktadır.
5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 1. maddesinde, Bu Kanun’un amacının;
tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri
doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların
tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılması olduğu; 3. maddesinde,
"çiftçi" ifadesinin; "mal sahibi, kiracı, yarıcı veya ortakçı olarak
devamlı veya en az bir üretim dönemi veya yetiştirme devresi tarımsal
üretim yapan gerçek ve tüzel kişiler" anlamına geleceği; 4. maddesinde,
tarım politikalarıyla; tarımsal üretimin iç ve dış talebe uygun bir
şekilde geliştirilmesinin, doğal ve biyolojik kaynakların korunmasının
ve geliştirilmesinin, verimliliğin artırılmasının, gıda güvencesi ve
güvenliğinin güçlendirilmesinin, üretici örgütlerinin geliştirilmesinin,
tarımsal piyasaların güçlendirilmesinin ve kırsal kalkınmanın
sağlanması suretiyle tarım sektöründeki refah düzeyinin yükseltilmesinin
amaçlandığı; 18. maddesinde, tarımsal desteklemelerin amacının; tarım
sektörünün öncelikli problemlerinin çözümüne katkıda bulunmak, uygulanan
politikaların etkinliğini artırmak, sektörün bu politikalara uyumunu
kolaylaştırmak olduğu; tarımsal destekleme politikalarının, ekonomik ve
sosyal etkinlik ve verimlilik koşullarını sağlayacak programlarla
uygulanacağı; ödemelerin bütçe imkânları çerçevesinde ve programların
niteliğine bağlı olarak, gerekli denetim ve kontrollerin
tamamlanmasından sonra yapılacağı; tarımsal destekleme programlarının
belirlenmesinde, "a) tarım politikalarının amaçlarına ulaşılmasına
katkıda bulunması; b) Avrupa Birliği mevzuatı ve uluslararası taahhütler
ile uyumlu olması; c) üreticilerin piyasa koşullarında faaliyetlerini
yürütmesi; ç) kullanılacak kaynağın, adil ve etkin bir şekilde
üreticilere yansımasını sağlayacak yapıda olması; d) tarımın alt
sektörlerinde dengeli bir dağılım göstermesi" ilke ve stratejilerinin
dikkate alınacağı; 19. maddesinde, üreticilere, tarımsal üretim amacıyla
işledikleri araziler için Kurulun teklifi üzerine, Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenen birim ödeme miktarı üzerinden, doğrudan gelir
desteği ödemesi yapılacağı; ödeme miktarlarının, üreticilerin tarım
politikaları amaçları ve çevre koruma koşullarına uyumunu kolaylaştırmak
üzere farklı düzeylerde belirlenebileceği; doğrudan gelir desteği
ödemelerine ilişkin esas ve usûllerin, bu Kanun’un temel yapısıyla
çelişmeyecek şekilde, her yıl Kurulun tavsiyesi ile Bakanlık tarafından
çıkarılacak uygulama tebliğleri ile belirleneceği; uygulama
tebliğlerinin, ilgili yılın ilk iki ayı içerisinde yayımlanacağı ve
Bakanlığın, gerektiğinde ek tebliğler çıkarabileceği kurala
bağlanmıştır.
Yasanın yukarıda yer verilen hükümlerinde, tarım sektörünün
geliştirilip, güçlendirilerek kalkınma ve refahın sağlanması amacına
yönelik olarak üreticilerin yani çiftçilerin doğrudan gelir desteği
ödemesinden yararlandırılacağı ifade edilmiş; aynı Yasanın 23.
maddesinde, haksız yere yapılan destekleme ödemelerinin, ödeme
tarihinden itibaren 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51’inci maddesinde belirtilen gecikme
zammı oranları dikkate alınarak hesaplanan kanunî faizi ile birlikte
anılan Kanun hükümlerine göre geri alınacağı ve haksız ödemenin
yapılmasında ödemeyi sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen gerçek ve
tüzel kişilerin, geri alınacak tutarların tahsilinde müştereken sorumlu
tutulacakları belirtildikten sonra; bu Kanunla belirlenen destekleme
ödemelerinden, idarî hata sonucu düzenlenen belgelerle yapılan ödemeler
hariç, haksız yere yararlandığı tespit edilen üreticilerin, beş yıl
süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacakları hükmüne
yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere Yasa'da, tarım politikalarının amaç ve yöntemleri ile
destekleme programları ve haksız yararlanma konularına ilişkin genel
bir çerçeve çizilerek ikincil konuların düzenlenmesi idareye bırakılmış;
idarece yapılacak düzenlemelerin Yasanın özü ile çelişemeyeceği de yasa
koyucu tarafından ayrıca ve özellikle vurgulanmıştır. Esasen, idarenin
düzenleyici işleminin dayanağı yasa ve diğer üst normların gerek açık
hükmü gerekse temel yapısı ile yani özü ile çelişmemesi kuralı, yasa
koyucu tarafından ayrıca belirtilmemiş olsa dahi; "Hukuk Devleti" ve
"Kanuni İdare" ilkesinin tabiî bir sonucudur. Her hukuk kuralının;
dayanağını teşkil eden ve/veya kendisinden normlar hiyerarşisine göre
üst konumda bulunan diğer bir hukuk normuna aykırı olamaması ise hukukun
temel bir kuralıdır.
Uyuşmazlıkta, davacının DGD ödemeleri için müracaat ettiği 459, 717,
673 ve 671 sayılı parsellerin müşterek maliklerinden olan ve tapu
kütüğünde ismi bulunan …'ün 09.08.2003 tarihinde vefat etmiş olmasına
rağmen, 2003 yılına ilişkin olarak 10.08.2003 tarihinde tanzim edilen ve
15.08.2003 tarihinde idareye sunulan muvafakatnamede …'ün isminin yer
aldığı, 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin başvuru evrakları arasında
bulunan tapu belgelerinde ilgili parsellerde … ismi bulunmamakla
birlikte bu parsellere ilişkin olarak intikal işlemlerinin
yaptırılmadığı, bu haliyle …'ün ölümünden sonra anılan parsellerin
usulüne uygun olarak intikal işlemleri yaptırılmaksızın DGD başvurusu
yapıldığından bahisle davacı ile birlikte, Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığınca çıkarılan Tebliğde yer alan "doğrudan gelir desteği
ödemesinden faydalanmak üzere müracaat eden çiftçilerden gerçeğe aykırı
beyanda bulunan ve belge ibraz eden çiftçiler ve bu çiftçilerin sahip
olduğu tarım arazileri 5 yıl süreyle doğrudan gelir desteği
ödemelerinden faydalandırılmaz." hükmüne dayalı olarak, söz konusu
arazilerin de 5 yıl süre ile (2007 yılı dahil) bütün destekleme
ödemelerinden yararlandırılmaması yolunda işlem tesis edildiği
görülmektedir.
Oysa, tarımsal üretimin ve üretimde bulunan çiftçilerin desteklenmesi
amacını taşıyan Tarım Kanunu ile -yukarıda yer verildiği üzere- haksız
ödeme durumunda söz konusu haksız ödemeye neden üreticilerin cezalı
konuma düşeceği açık bir şekilde ifade edilmiş, üreticilerin yanında bu
kişilere ait arazilerin de cezalı duruma düşeceğine ilişkin herhangi bir
ifadeye de yer verilmemiştir. Kaldı ki, usulsüz beyanda bulunarak
haksız ödeme yapılmasına neden olan üreticilerin yanında bu üreticilere
ait tarım arazilerinin de yasaklanması; tarımsal üretimin devamlılığının
sağlanması, artırılması ve geliştirilmesi amacıyla bağdaşmamakta,
destekleme programlarının tarım politikalarının amaçlarına ulaşılmasına
katkı sağlaması ilkesine uygun düşmemektedir. Dolayısıyla, Tarım
Kanunu'nun temel yapısı ve ulaşılması hedeflenen amaçlarına aykırı
olarak, Yasa'da yer almayan, kısıtlayıcı mahiyette bir yaptırım getiren
Tebliğ hükmünün ölçülülükten uzak, dayanağı üst normun özüne ve sözüne
aykırı olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Kanunu'nun 7. maddesinin son fıkrası
hükmüyle, idari yargı yerlerine, yasal düzenlemelere açıkça aykırı
düzenlemeleri, bu düzenlemeler dava konusu edilmeyip, sadece uygulama
işlemleri dava konusu edilmiş olsa bile; ihmal etmek suretiyle
uyuşmazlığın çözümlenmesine olanak tanınması karşısında; davanın
çözümünde, Tebliğ hükmünün dikkate alınmaması gerekmektedir.
Buna göre, temyize konu idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemektedir.
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan
sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde
ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte görülmediğinden temyiz istemlerinin reddi ile Konya 1. İdare
Mahkemesinin 14.11.2012 tarih ve E:2012/329, K:2012/1323 sayılı
kararının onanmasına 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.