Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3603 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 3917 - Esas Yıl 2010





Davacı H M vekili Avukat A T B tarafından, davalı Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine 14/09/2009 gününde verilen “dilekçe ile aidiyet tespiti istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, tespit istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.Dosya içeriğinden; davacının, ortaklığın giderilmesi davası açması için avukatına vekaletname verdiği, düzenlenen vekaletnamede davacının soyadının “M” olarak yazıldığı, Üsküdar 1. Sulh Hukuk Hakimliği’nde açılan ortaklığın giderilmesi davasının da H M adına açıldığı, davanın kabulüne ilişkin 1999/455 E- 2001/159 sayılı kararın kesinleştiği, kesinleşen kararın yerine getirilmesini isteyen davacının, mahkemeden soyadının “M” olarak tavzihini istediği, mahkemenin 10.04.2009 günlü ek karar ile davacının tavzih isteminin reddine ve tespit davası açabileceğine (açmakta muhtariyetine) karar verildiği anlaşılmaktadır.Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 455. maddesi gereğince “Hüküm müphem ve gayrıvazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri ilamın tavzihini ve tenakuzun ref’ini istiyebilir.” Aynı Yasa’nın 459. maddesi gereğince de “iki tarafın isim ve sıfat ve neticei iddialarına mütallik hatalar ve esas hükümdeki hesap hataları kendilerinin istimaından sonra mahkeme tarafından tashih olunur. Tashih olunan cihet hüküm zirine yazılır.”Dava konusu olayda; davacı tarafından ortaklığın giderilmesi amacıyla Sulh Hukuk Hakimliği’nde açılan dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden, davacının soyadının “M” olduğu anlaşıldığı halde tavzih isteminin reddiyle tespit davası açabileceğine karar verilmiş ise de; bu durum davacının, sulh hukuk mahkemesinden yeniden tavzih istemesine engel değildir.Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 04/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.