Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3597 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 22552 - Esas Yıl 2011
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının kiracısı olduğunu ve davalıya 1.500 USD depozito verdiğini ve taşınmazı Mayıs 2009 tarihinde tahliye ettiğini, depozito iade edilmediği için davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş; duruşmada ise faiz alacağına yönelik talebinden vazgeçmiştir.Mahkemece kurulan hükümün kısa kararında “davacının davasının kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin iptaline, asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” ifadesi yazılmış; gerekçeli kararda “Davacının davasının kısmen kabulü ile davalının Üsküdar 6. İcra Müdürlüğü'nün 2011/25085 takip sayılı dosyasındaki asıl alacağa vaki itirazın iptaline, takibin devamına, faize yönelik itirazın iptali davasının reddine, asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunmaktadır.10.04.1992 gün 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır.Anılan İçtihat gereğince kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre mahkemece bu hususlar göz önünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.