Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3590 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9793 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Şikayetçi vekili, motorlu taşıtlar vergisinden kaynaklanan müvekkili alacağının, .... İcra Müdürlüğü'nün 2014/5098 Esas sayılı dosyasında borçlu ...'ya ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde rüçhanlı olarak yer almadığını, bu işlemin hatalı olduğunu, motorlu taşıtlar vergisi borcunun eşyanın aynından kaynaklanması nedeniyle rehinli alacaklardan önce ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, icra müdürlüğü kararının iptal edilerek sıra cetvelinde yer almayan motorlu taşıtlar vergisinden kaynaklanan alacağın, rüçhanlı olarak rehinli alacaklardan önce ödenmek üzere sıra cetveline kaydedilmesine karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.Şikayet olunan ... vekili, .... İcra Müdürlüğü'nün 2014/5098 E sayılı icra takibinin konusunun ödenmeyen otopark ücreti nedeniyle hapis hakkının kullanılması olduğunu, TBK'nın 580. maddesi ve İİK'nın 270. maddesine göre hapis hakkı sahibi olan kişinin o mal üzerinde rehin hakkı sahibi olduğunu, muhafaza masraflarının satış bedelinden öncelikle karşılanması gerektiğinin İİK'nın 138. maddesinde düzenlendiğini, müvekkili gibi özel yediemin şirketlerinin Adalet Bakanlığı'na Ait Depo Ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi' ne tabi olmadığını savunarak, şikayetin reddini istemiştir.Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunan tarafça ... plaka sayılı aracın ödenmeyen yediemin ücretinin tahsili için açılan takip dosyasında düzenlenen 15.07.2014 tarihli sıra cetvelinde, takibin kira alacağından kaynaklanan hapis hakkı olması nedeniyle rüçhanlı alacak olarak birinci sırada yer aldığı, başkaca para kalmadığından MTV borcunun ödenmesine yer olmadığına karar verildiği, takibe konu alacağın aracın yediemin olarak bırakıldığı otoparkta muhafazasından kaynaklanan yediemin alacağı olup, yediemin ücretinin İİK'nın 138/2.maddesi gereğince öncelikle satış tutarından alınmasının doğru olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.1-İİK'nın 142/1. maddesi hükmüne göre, "Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, şikayet eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve kendisine pay ayrılan alacaklıları ifade eder. Şikayet, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara, diğer anlatımla kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmelidir.Somut olayda, borçlu ...'nın alacaklı sıfatı bulunmadığından, mahkemece, adı geçen şikayet olunana yönelik şikayetin HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken, hükmün gerekçesinde bu hususta herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmaksızın, bu şikayet olunanı da içerecek şekilde şikayetin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, borçlu ... yönünden karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, şikayetçi vekilinin adı geçen şikayet olunana yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Şikayetçi vekilinin şikayet olunan ... ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.Şikayet olunanın alacağı otopark ücreti alacağıdır. TBK'nın 580. (BK'nın 482.) maddesi hükmü uyarınca, işletenler, kendilerine bırakılan veya konaklama yerlerine, garaj, otopark ve benzeri yerlere konulan eşya veya hayvanlar üzerinde, ücretlerini veya saklama giderlerinden doğan alacaklarını güvenceye almak için hapis hakkına sahiptirler. Kiraya verenin hapis hakkına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla burada da uygulanır. Kiraya verenin hapis hakkını düzenleyen TBK'nın 336. (BK'nın 267.) maddesinde ise, "taşınmaz kiralarında kiraya veren, işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan altı aylık kira bedelinin güvencesi olmak üzere, kiralananda bulunan ve kiralananın döşenmesine veya kullanılmasına yarayan taşınırlar üzerinde hapis hakkına sahiptir." hükmüne yer verilmiştir. Kiralayanın hapis hakkı, kiralanan yerde bulanan kiracıya ait taşınır eşyayı kira alacağına karşı alıkoymak ve kira borcunu ödemediği takdirde onu paraya çevirerek alacağını öncelikle tahsil etme yetkisi veren bir tür kanuni rehin hakkıdır. Taşınır malların kiralanan yere gelmesiyle işleyecek altı aylık kira nedeniyle hapis hakkı doğar. Hapis hakkı taşınır malların kiralanan yere gelmesiyle birlikte doğduğundan daha sonra hapse konu malların üçüncü bir şahıs tarafından haczedilmesi ve mahcuzların paraya çevrilmesi halinde kiralayanın geçmiş bir yıllık ve işlemekte olan altı aylık kira alacağının satış bedelinden öncelikle ödenmesi gerekir.(Y.19.H.D'nin 18.03.1999 tarih ve 1199 E., 1767 K. ve Y. 21.H.D'nin 29.11.2005 tarih ve 6074 E., 12377 K. ve Dairemizin 16.12.2014 tarih ve 5154E., 8161 K; 01.04.2015 tarih ve 243E., 2172 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)Somut olayda, şikayetçi vergi dairesi tarafından bedeli paylaşıma konu araç üzerine MTV alacağı nedeniyle 25.01.2006 tarihinde ve 16.06.2014 tarihli satıştan önce haciz konulmuş olup, söz konusu araç üzerinde otopark ücreti alacağı için hapis hakkı kullanan şikayet olunanın alacağı ise aracın otoparka girdiği 28.03.2008 tarihinde, yine aynı satış tarihinden önce doğmuştur. Bu itibarla, şikayetçinin vergi alacağı borçlu ...'nın MTV borcu olup, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde yer alan taşıtların aynından doğan bu tür vergi alacağı, 6183 sayılı Kanun'un 21/2. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında olan alacaklardan olduğundan, rehinli alacaklardan önce ödenir. Bu durumda, şikayet olunanın alacağı rehinli alacak ise de, doğum tarihi sonra olduğu gibi, esasen doğum tarihi önce olsaydı dahi, şikayetçinin eşyanın aynından doğan alacağına göre öncelikli olduğundan bahsedilemezdi.Diğer taraftan, İİK'nın paraların paylaştırılması başlığını taşıyan 138/2 maddesi; "Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nisbetinde paylaştırılır." düzenlemesine, aynı maddenin 3. bendinde ise; "Vekil vasıtasiyle yapılan takiplerde vekalet ücretinin miktarı, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın, icra memuru tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanır. Bu şekilde tayin olunan vekalet ücreti de takip masraflarına dahildir." düzenlenmesine yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, satış bedelinden bütün alacaklıları ilgilendiren ortak masraflar alındıktan sonra, artan para alacaklılara, asıl alacak, talep edilmiş ise işlemiş faiz ve takip giderleri de dahil edilerek, alacakları nisbetinde ödenir. Buradaki takip giderleri sadece o alacaklıyı ilgilendiren, onun takibine ait giderler olup, ödeme ve icra emrinin tebliği masrafları, alacaklının peşinen ödediği harçlar (İİK'nın 15 ve 59. mad.) ve vekalet ücretidir. Mahkemece, şikayet olunanın otopark ücreti alacağının, tüm alacaklıları ilgilendiren ortak masraflardan olduğu ve bu nedenle satış bedelinden öncelikle ödenmesi gerektiği kabul edilmiş ise de, anılan yasal düzenlemede ifade edilen ortak masraflar, satış dosyasında yapılan yediemin ücreti, satış ve paylaştırma giderleri gibi bütün alacaklıları ilgilendiren masraflar olup, şikayet olunan alacağının bu kapsamda değerlendirilmesi isabetsiz olmuştur. Şikayetin konusu, İİK'nın 138/2. maddesinde düzenlenen ortak masraflara ilişkin olmayıp, sıra cetvelinde şikayet olunana ayrılan yediemin ücreti alacağına ilişkin sıraya yöneliktir.Ayrıca, ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6, 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 1086 sayılı HUMK'nın 73. maddesi "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez" hükmünü içermektedir. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş, bu hakkın, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını da içerdiği belirtilmiştir.İİK'nın 18/3. maddesinde "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." hükmüne yer verilmiştir. Kanunda açıklık bulunmayan hallerde, duruşma yapılıp yapılmayacağı hakimin takdirine bırakılmış ise de; öngörülen takdir hakkı mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre değerlendirilmesi gereken bir takdir hakkıdır. Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılması kanunun amacına uygun düşer. Mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde ilgililerin duruşmaya çağrılması yasal bir gerekliliktir. Şikayet sonunda hakları haleldar olabilecek alacaklıların savunma haklarını kullanabilmeleri ve adalet dengesinin sağlanabilmesi bakımından takdir hakkı, duruşma açılması yönünde kullanılmalıdır.Bu durumda, mahkemece, şikayet tarihinde yürürlükte olan HMK'nın basit yargılama usulüne ilişkin 316. vd. madde hükümleri uyarınca yargılamanın yürütülmesi, şikayet olunan ...'a şikayet dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkilinin sağlanması; İİK'nın 18. maddesi uyarınca duruşma açılması, tahkikatın duruşmalı olarak yapılması, şikayetçi vergi dairesinin alacağının eşyanın aynından doğduğu ve bu alacağın satış tarihinden önce doğmasının yeterli olduğu gözetilerek, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, şikayet olunan ...'ın alacağının şikayetçinin eşyanın aynından doğan vergi alacağından daha sonra ödenmesi gerektiği ve alacağının İİK'nın 138/2. maddesinde belirtilen tüm alacaklıları ilgilendiren yediemin ücreti alacağı da olmadığı gözden kaçırılarak, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin şikayet olunan ... ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün şikayetçi yararına BOZULMASINA, kararının tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.