Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 350 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 805 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 3.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.12.2010 gün ve 2010/675-1134 sayılı kararın incelenmesinin davacı/şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 13.02.2012 gün ve 2012/594-3162 sayılı ilamı ile;(…Şikayetçi vekili, aleyhlerinde devam eden takipte; 19.08.2010 tarihinde yapılan ihalede, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edilmediği v.s. nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; borçlu vekilinin vekaletnamesinin ve borçlunun vekili vasıtasıyla takibin şikayet edildiği icra mahkemesi kararının, icra dosyasına ne zaman sunulduğunun belli olmadığı, vekile satış ilanının tebliğ edilmemesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, asile yapılan tebligatın da usulüne uygun olduğu, ihalede bir hatanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir İİK nun 127. maddesi gereğince satış ilanının borçluya tebliği zorunludur. HUMK. nun 62, Avukatlık Kanunun 41. ve Tebligat Kanunun 11. maddesi gereğince de vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekir.Takip dosyasının onaylı ve sıra numaralı zabıtlarının incelenmesinde; borçlu vekilinin vekaletini ibraz ve dosyada yapılacak tebliğ muamelelerinin taraflarına bilgilendirilmesi isteminin, yine borçlu vekilinin şikayet dosyasında vekalet görevi gördüğüne dair İstanbul 11. İcra Mahkemenin 2010 11024 esas sayılı ve 24.05.2010 tarihli kararının dosyaya, alacaklı vekilinin 03.06.2010 tarihli satış talebinden önce girdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece borçlunun vekille temsil edildiği nazara alınarak, yukarıdaki yasal düzenlemeler gereğince, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edilmediği gerekçesiyle, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, ihalenin feshi istemine ilişkindir.Şikayetçi vekili, davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2008/7185 Esas dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, Adana 7.İcra Müdürlüğü'nün 2008/279 Talimat sayılı dosyasından davacıya ait Adana ili, Seyhan ilçesi, Reşatbey Mah., 10 pafta, 1055 ada, 50 parsel, Nahitbey Apt. A blok 16 nolu bağımsız bölümün 19.08.20l0 günü yapılan ihale ile alacaklı Banka tarafından alacağına mahsuben 78.000 TL karşılığında satın aldığını, müvekkilinin Almanya'da ikamet ettiğini, Nürnberg Başkonsolosluğu’nun 01.04.2010 tarihli vekaletnamesi ile avukat olarak tarafına vekaletname verdiğini, 19.08.2010 tarihinde ihalenin yapıldığını öğrenildiğini, alacaklı vekilinin satış talebinde bulunduğu tarihten önce icra dosyasına borçlunun vekil vasıtasıyla hareket ettiğine dair bilgi ve belgenin icra dosyası içerisine girdiğini, alacaklının, borçlunun vekille temsil edildiğini ve müvekkilin yurtdışında olduğunu bilmesine rağmen satış ilanının borçlunun vekiline değil asile yapıldığını, ayrıca ipotek akit tablosunda müvekkilinin iki ayrı adresinin bulunmasına rağmen, satış ilanının bu adreslerden birine Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebliğ edildiğini bu tebligatın da usulsüz olduğunu belirterek, Adana 7. İcra Müdürlüğü'nün 2008/279 Tal. sayılı dosyasından 19.08.2010 tarihinde yapılan ihalenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, icra dosyasında şikayetçi-borçlu vekiline satış ilanının usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, şikayetçinin vekil ile temsil edildiğine dair vekaletnamenin icra dosyasına satış talebinden önce girmediğini, şikayetçinin vekil ile temsil edildiğinden haberdar olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, ihalenin yapıldığı tarihten önce borçlunun vekil ile temsil edildiğine dair herhangi bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı, yapılan tebligatların ve ihalenin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davanın reddine dair verilen karar; Özel Daire’ce, yukarıda başlık bölümünde aynen yazılı gerekçeler ile bozulmuş; mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını, şikayetçi-borçlu vekili temyize getirmektedir.Açıklanan maddi olgu, iddia ve savunma ile bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra takip dosyasına borçlu-şikayetçinin vekille temsil edildiği hususunu, alacaklı-davalı vekilinin satış talebinden önce öğrenip öğrenmediği; burada varılacak sonuca göre takip dosyasında borçlu-şikayetçi vekiline tebligat yapılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.İşin esasına girilmeden önce, usulüne uygun bir direnme kararı bulunup bulunmadığı hususu önsorun olarak tartışılmıştır.Önsorun olgusunu oluşturan olay şöyledir;Mahkemece, bozma ilamına karşı uyulup uyulmadığı yönünde ara karar verilmeden ve kısa kararda da bu hususta karar verilmeksizin gerekçeli kararda direnilmesine karar verilmiştir.Bu durumda ortada usulüne uygun bir direnme kararı bulunup bulunmadığı tartışılmış ise de, mahkemece bozma ilamına karşı eylemli direnme kararı verilmiş olduğu görüşü kabul edilerek önsorun bu şekilde aşılmıştır.İşin esasına yönelik incelemeye gelince;Şikayetçi-borçlu vekilinin Almanya’da çalıştığı, Nürnberg Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen 01.04.2010 tarihli vekaletname ile Av.Şamil ’i kendisini temsil etmesi hususunda vekil tayin ettiği, vekilin bu vekaletname uyarınca 28.04.2010 tarihinde İstanbul 11.İcra Mahkemesi’nin 2010/1024 E.sayılı dosyasında alacaklı-davalı banka da taraf gösterilmek suretiyle, müvekkili adına gönderilen takipte tebligatın usulsüz olduğunu, kat ihtarının tebliğ edilmediğini belirterek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece 24.05.2010 tarihinde dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda şikayetin reddine karar verildiği hususları dosya kapsamından açıkça anlaşılmaktadır.Şikayetçi-borçlu vekilinin İstanbul 10.İcra Müdürlüğü’nün 2008/7185 E.sayılı takip dosyasına verdiği dilekçede, vekaletnameyi ibraz ettiği, dosya üzerinde yapılacak tebliğ ve muamelelerin borçlu vekili olarak tarafına tebliğ edilmesini istediği, dilekçe ekinde de vekaletnameyi dosyaya sunduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca alacaklı vekilinin 11.03.2010 tarihinde verdiği dilekçenin alt kısmında da İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1024 E.sayılı kararının eklendiğine dair şerh bulunmaktadır. İİK.nun 127. maddesi gereğince satış ilanının borçluya tebliği zorunludur. HUMK.nun 62, Avukatlık Kanunu’nun 41. ve Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi gereğince de vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Şikayetçi-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 366/III maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.