Kararı verenYargıtay Dairesi : 2. Ceza DairesiMahkemesi : Asliye CezaElektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde sanık ...'ın akıl hastası olduğu gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin, Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.09.2012 gün ve 913-874 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 24.12.2013 gün ve 21685-30888 sayı ile;“02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı 'Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki' Kanunun geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, 'Yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dahilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığı karar verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi' olduğu değerlendirilip, anılan Kanunun geçici 2. maddesi gereğince; sanığa '6 aylık süre içinde doğan zararı giderdiği takdirde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği hususunda' bildirimde bulunulmadan ve 6 aylık sürenin dolması beklenmeden, yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise 12.03.2014 gün ve 70-170 sayı ile;“1- Sanığın cezai ehliyetinin bulunmadığı sağlık kurulu raporu ile sabittir. Sanığın cezai ehliyetinin olmadığının tespiti ile sanık hakkındaki yargılama şartı ortadan kalkmıştır. Ayrıca sanık hakkında CMK 223/3-a maddesince ceza verilmesine yer olmadığına dair karar sanığın daha lehine olan bir karardır. Sanığın cezai ehliyeti mevcut olmadığına göre sanığa kurum zararını gidermesi hususunda ne şekilde ihtarat yapılacağı, bu ihtarın ne derece yasal olacağı hususu bir tarafa, kurum zararını gidermiş olsa bile 6352 sayılı Yasa ile değişik TCK'nun 168/5. maddesinde; 'Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.' şeklinde hüküm bulunmakta olup, sanık hakkında kurum zararını gidermesi halinde cezaya hükmolunmayacak ancak sanık bu fıkra hükmünden bir kez yararlanmış olması nedeniyle geriye sadece bir kez faydalanma hakkı kalacaktır. 6352 sayılı Yasanın 2/2. maddesine göre hüküm kurulması halinde sanığın bu yasadan en fazla 2 kez yararlanma hakkının bulunması nedeniyle aleyhine bir durum oluşacak, CMK 223/3-a maddesi gereğince kurulan hüküm daha lehine bir karar olacaktır.2- 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde; bu yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 05.07.2012 tarihinden itibaren 6 aylık bir sürede zararın giderilmesi koşulu getirilmiş olup, bu sürenin sonu 05.01.2013 tarihine tekabül etmektedir. Mahkememizce verilen hüküm tarihi 04.09.2012 tarihi ise de; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin bozma ilamının tarihi 24.12.2013 tarihi olması nedeniyle; bu süre, yani 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde belirlenen 6 aylık süre, Yargıtayın bozma ilamının tarihi olan 24.12.2013 tarihinde geçmiş olup, yasa ile bir defaya mahsus olarak kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle belirlenen 6 aylık süre haricinde mahkememizce yeniden 6 aylık bir süre belirlenmesi mümkün değildir.3- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin bozma ilamında; sanığa şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunulması gerektiği belirtilmiş ise de; 'kanunu bilmemek mazeret sayılmaz' hukuk kuralı gereğince; mahkememizin, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesini sanığa bildirme yükümlülüğünün bulunmadığı, 6352 sayılı Yasada mahkemelere bu şekilde bir yükümlülük yüklenmediği” gerekçesiyle önceki hükmünde direnilmesine karar vermiştir.Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.09.2014 gün ve 287996 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanığa, katılan kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanunun geçici 2/2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle yerel mahkeme direnme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığı hususunun önsorun olarak ele alınması gerekmektedir.Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.İncelemeye konu dosyada; sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin yerel mahkemece verilen hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, sanığa katılan kurum zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanunun Geçici 2/2. maddesi uyarınca hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulduğu, bozmadan sonra yerel mahkemece "1- Sanığın cezai ehliyetinin bulunmadığı sağlık kurulu raporu ile sabittir. Sanığın cezai ehliyetinin olmadığının tespiti ile sanık hakkındaki yargılama şartı ortadan kalkmıştır. Ayrıca sanık hakkında CMK 223/3-a maddesince ceza verilmesine yer olmadığına dair karar sanığın daha lehine olan bir karardır. Sanığın cezai ehliyeti mevcut olmadığına göre sanığa kurum zararını gidermesi hususunda ne şekilde ihtarat yapılacağı, bu ihtarın ne derece yasal olacağı hususu bir tarafa, kurum zararını gidermiş olsa bile 6352 sayılı Yasa ile değişik TCK nun 168/5. maddesinde; 'Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.' şeklinde hüküm bulunmakta olup, sanık hakkında kurum zararını gidermesi halinde cezaya hükmolunmayacak ancak sanık bu fıkra hükmünden bir kez yararlanmış olması nedeniyle geriye sadece bir kez faydalanma hakkı kalacaktır. 6352 sayılı Yasanın 2/2. maddesine göre hüküm kurulması halinde sanığın bu yasadan en fazla 2 kez yararlanma hakkının bulunması nedeniyle aleyhine bir durum oluşacak, CMK 223/3-a maddesi gereğince kurulan hüküm daha lehine bir karar olacaktır.2- 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde; bu yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 05.07.2012 tarihinden itibaren 6 aylık bir sürede zararın giderilmesi koşulu getirilmiş olup, bu sürenin sonu 05.01.2013 tarihine tekabül etmektedir. Mahkememizce verilen hüküm tarihi 04.09.2012 tarihi ise de; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin bozma ilamının tarihi 24.12.2013 tarihi olması nedeniyle; bu süre, yani 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde belirlenen 6 aylık süre, Yargıtayın bozma ilamının tarihi olan 24.12.2013 tarihinde geçmiş olup, yasa ile bir defaya mahsus olarak kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle belirlenen 6 aylık süre haricinde mahkememizce yeniden 6 aylık bir süre belirlenmesi mümkün değildir.3- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin bozma ilamında; sanığa şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunulması gerektiği belirtilmiş ise de; 'kanunu bilmemek mazeret sayılmaz' hukuk kuralı gereğince; mahkememizin, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesini sanığa bildirme yükümlülüğünün bulunmadığı, 6352 sayılı Yasada mahkemelere bu şekilde bir yükümlülük yüklenmediği kanaati ile yukarıda 3 bent halinde sayılan gerekçelere göre mahkememizce verilen önceki hükümde direnilmesine” şeklinde önceki hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.İlk hükümde yer almayan bu hususlar, Özel Dairece denetlenmemiş olduğundan, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır.Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.03.2014 gün ve 70-170 sayılı karar, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.01.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.