TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 188TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (6545) Madde 66TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 52TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53
"İçtihat Metni"
Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanıklar M.. A.., N.. C.. ve
H.. T..'ın 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca
7 yıl 6 ay hapis ve 40.000 Lira adli para cezası ile
cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Gaziantep 2. Ağır Ceza
Mahkemesince verilen 11.06.2013 gün ve 147-280 sayılı hükmün sanıklar
müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay
10. Ceza Dairesince 03.04.2014 gün ve 12972-2325 sayı ile onanmasına
karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.06.2014 gün ve 214253 sayı ile;
"14.03.2013 tarihinde 02.00 sıralarında kimlik ve adres
bilgilerini vermek istemeyen bir şahsın verdiği bilgilere göre polis
memurlarının tuttuğu tutanakta 'N..Mahallesi 2 nolu cadde üzerinde
105-107-109 ve yanında nosu olmayan bila sayılı ikametlerde esrar
maddesi alım-satımı ve sevkiyatının yapıldığı, ayrıca ...... plaka
sayılı Jetta marka siyah otonun bu adresten 6 kg. esrar maddesini numune
olarak aldığını beyan etmesi üzerine söz konusu tutanağın tutulduğu,
14.03.2013 tarihinde saat 07.00 de nöbetçi Cumhuriyet
savcısından alınan izinle belirtilen adreslerde arama yapılmış, 105 ve
109 nolu evlerde suç unsuruna rastlanılmamış, yine 107 nolu ikamette suç
unsuruna rastlanılmamış ancak ikamet sahibi ile evin damına
çıkıldığında duvar dibinde gizlenmiş olarak sanıklar N.. C.. ve H.. T..
bulunmuş, 109 nolu ikametin bitişiğinde bila sayılı ikamette yapılan
aramada sanık M.. A..'in olduğu, bu şahsın Gaziantep 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin kararı ile uyuşturucu madde ticareti suçundan arandığı,
ihbarda belirtilen ..... plaka sayılı arac üzerinde yapılan aramada
herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, devam eden aramada bila sayılı
ikametin karşı tarafındaki boş arazide bir adet siyah market poşeti
içinde bir kısmı yerlere dökülmüş esrar maddesi ve yakınında üç adet
telhis çuvalı içinde esrar maddesi bulunarak 14.03.2013 tarihli
tutanak tutulmuştur.
Dosya kapsamı ile; olay tarihinde kimliği belirsiz bir kişinin
ihbarı ile belirtilen ikametlerde ve araç üzerinde arama yapılmış,
herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış, polis tarafından çizilen
krokide görüldüğü üzere ikametlere yakın dere yatağının 20 metre
uzağında suça konu uyuşturucu maddeler bulunmuştur. Ekspertiz
raporunda belirtildiği üzere çuvallar üzerinde vücut izi bulunmamıştır.
Sanıklar olayın başından beri ve ısrarla taziye için geldiklerini
belirterek damda yakalanmadıklarını söylemişler, müşteki olarak ifadesi
alınan M.. Y.. polislerin isteği üzerine imza attığını söylediği
ifadesinden mahkemede dönmüştür. Sanıklar akrabalarına ait ölüm kaydını
ibraz etmişlerdir. Bu açıklamalar ışığında somut olay
değerlendirildiğinde; sanıkların üzerlerine atılı uyuşturucu madde
ticaret yapmak suçunu işledikleri konusunda kesin, somut ve
mahkûmiyetlerine yeterli deliller olmadığı” görüşüyle itiraz kanun
yoluna başvurmuştur. CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca
inceleme yapan Özel Dairece 10.07.2014 gün ve 5713-5347 sayı ile, itiraz
nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci
Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve
açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel
Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza
Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara yüklenen
uyuşturucu madde ticareti suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine
ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından;14.03.2013 günü saat
02.00 sıralarında devriye görevi yapan polis aracına gelen isim ve
adresini vermeyen bir kişinin N.... Mahallesi 2. Cadde üzerinde bulunan
105-107-109 ve 109 nolu ikametin yanında numarası bulunmayan evde esrar
ticareti yapıldığı, ayrıca ..... plakalı aracın bu adresten 6 kg. esrar
numunesi aldığı yönünde ihbarda bulunması üzerine tutanak düzenlenerek
Cumhuriyet savcılığına bildirildiği ve alınan arama kararına istinaden
ihbarda belirtilen adreslerde arama yapıldığı, 105 ve 109 nolu evlerde
ve 107 nolu evin içinde herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, ancak
107 nolu evin damına çıkıldığında duvar kenarında gizlenmiş olarak H..
T.. ve N.. C..’ın yakalandığı, 109 nolu evin bitişiğindeki numarasız
evde yapılan aramada oturma odasındaki çekyatın altında bir adet
ruhsatsız av tüfeği bulunduğu, üst katındaki yatak odasının kilitli
olması nedeniyle zorlanarak açıldığında içeride M.. A..’in olduğunun,
yapılan GBT sorgulamasında uyuşturucu madde ticareti suçundan
arandığının tespit edildiği, ihbarda belirtilen ... plakalı aracın ise
N... mahallesi 64. sokakta park halinde olduğu, yapılan araştırmada
aracın N.. C.. adına kayıtlı bulunduğunun belirlendiği araçta, diğer
sanıkların üzerinde ve ikametlerde yapılan aramada herhangi bir
uyuşturucu maddeye rastlanmadığı, ancak sanık M..R..’e ait numarasız
eve 20-25 metre mesafedeki boş arazide 1 adet siyah poşet içerisinde ve
bunun 5 metre kuzeyinde 3 adet telhis çuval içerisinde poşetlenmiş
toplam 55 paket esrar ele geçirilerek sanıkların gözaltına alındığı,Ekspertiz
raporlarından, incelenen bitkilerin esrar elde edilen kenevir bitkisi
olduğu, ele geçirilen kenevirden 26.022,5 gram esrar elde edilebileceği,
kenevir bitkilerin sarılı olduğu poşetlerde yapılan incelemede vücut
izine rastlanmadığı,Anlaşılmaktadır. Tanık kolluk görevlileri
A..F.. Z..Ç.. T.. K..ve A..A..; ismini vermeyen bir kişinin ihbarı
üzerine arama kararı alarak ihbara konu evlerde ve araçta arama
yaptıklarını, Nazif ve Hasan'ı 107 nolu evin damında saklanırken,
Muhammed'i de evinin kilitli olan yatak odasında yakaladıklarını, araçta
ve şahısların üzerinde suç konusu ile ilgili bir şey bulmadıklarını,
ancak gün aydınlanırken M.. R..'in evine yaklaşık 20 metre uzaktaki
alanda 2-3 çuval esrar bulduklarını, ihbarı yapan kişiyi tanımadıklarını
beyan etmişler,Tanık M.. Y.. kollukta; 14.03.2013 günü 04.30
sıralarında polislerin evinde arama yaptığını, evin içinde suç unsuru
bir şey bulunmadığını, ancak beraber evin damına çıktıklarında iki şahsı
duvar dibinde saklanırken bulduklarını söylemiş, mahkemede ise
polislerin evde arama yaptıktan sonra dışarı çıktıklarını, evin damında
kimsenin yakalanmadığı, sanıkları daha önce hiç görmediğini ifade etmiş,
Sanık M..R.. ağabeyinin eşinin vefatı nedeniyle on gündür köyde
olduğunu, arama yapıldığı günden bir gün önce evine geldiğini,
kayınbiraderi Nazif ile onun akrabası Hasan’ın da taziye için olay günü
geldiklerini, geç olduğu için eşinin gitmelerine izin vermediğini, alt
katta Nazif ve Hasan'ın, üst katta ise kendisinin yattığını, gece
polisler geldiğinde çok yorgun olduğu için kapı sesini geç duyduğunu,
kalkıp kapıyı açtığını, kapının kilitli olmadığını, herhangi bir şekilde
gizlenmediğini, suçlamayı kabul etmediğini, ele geçen uyuşturucuyla
ilgisinin olmadığını,Sanıklar Nazif ve Hasan; sanık M.. R..'in evine
taziye için geldiklerini, gece geç olunca ev sahibi izin vermediği için
gitmeyip evde kaldıklarını, gece alt katta yatarken polislerin gelerek
kendilerini yakaladığını, başka evin damında yakalanmadıklarını, ele
geçen uyuşturucuyla ilgilerinin olmadığını savunmuşlardır.5237
sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” başlıklı
188. maddesinin 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri
ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden,
başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul
eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde iken 28.06.2014
tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı
Kanununun 66. maddesiyle; "Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız
veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden,
başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul
eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya
uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren
veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz"
biçiminde değiştirilmiş olup, anılan madde uyarınca bir mahkumiyet hükmü
kurulabilmesi için, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt
elde edilmiş olması gerekmektedir.Amacı, somut olayda maddi gerçeğe
ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak,
kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden
tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki
ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet
karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede;
"in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır"
ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar
verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir
soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir.
Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun
işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği
veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de
geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin
temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat
edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak
aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak
mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale
değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan
delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan
kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya
başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa
bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en
önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Her
ne kadar ihbara konu edilen esrar maddesi sanıklardan M..R..'in evinin
20 metre yakınında ele geçirilmiş ise de; sanık Muhammed'in evinde,
sanık Nazif'in aracında ve her iki sanığın üzerinde yapılan aramalarda
herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış olup, ele geçen uyuşturucu
maddenin de sanıklara ait olduğunu gösterir somut bilgiler içermeyen ve
kim tarafından da yapıldığı belli olmayan ihbar dışında, sanıkların
yüklenen suçu işlemediklerine ilişkin savunmalarının aksine her türlü
şüpheden uzak somut delil bulunmadığı gözetildiğinde, sanıkların atılı
suçu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmaktadır. Mahkumiyet hükmü
kurulabilmesi için suçun her türlü şüpheden uzak bir şekilde sabit
olması gerekmekte olup, aksi durumda evrensel bir ilke olan şüpheden
sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanıkların beraatına hükmolunmalıdır. Bu
itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel
Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanıkların
uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden
uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkûmiyetine
karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, ayrıca bozma nedeni
gözönüne alınarak infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının
infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü
veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için yazı
yazılmasına karar verilmelidir.Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul Üyesi; itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, 2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.04.2014 gün ve 12972-2325 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,3-
Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2013 gün ve 147-280 sayılı
hükmünün, sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair
her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı
gözetilmeden mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden
BOZULMASINA, 4- Bozma nedenine göre infaza başlanılmış olması
halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve TAHLİYELERİNE,
başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde derhal
salıverilmelerinin temini için YAZI YAZILMASINA,5- Dosyanın,
mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.