Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3480 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2040 - Esas Yıl 2011
Davacı işi, iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine karar verilmesini, buna bağlı işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen dört aylık ücret ve diğer haklarının belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı işveren, işyerinde yapılan iç denetimde, davacının şirketin davranış kurallarına ve genel iş ilkelerine aykırı olarak müşterilerin hesaplarında oynamalar yaptığını savunması ile bunu kabul ettiği bu nedene sözleşmesinin feshedilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, sonuç olarak, eyleme katılan muhasebe elemanı hakkında bir işlem yapılmamış olmasının eşitliğe aykırı olduğu ve eylem ile ceza arasında oransızlık bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının işe iadesine karar verilmiştir.4857 Sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca işinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işinin işletmenin bütünü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütünü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütün sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinden genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütünü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütünü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütünü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken, işletmenin değil de işyerinin bütünü sevk ve idare edenlerin 18. madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu'nun 18. maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir.Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta Genel Müdürün hemen altında Finans Müdürü olarak çalışan ve emri altında Finans Departmanı, IT Koordinatör, Kredi Süpervizörü birimleri bulunan davacının işveren vekili yardımcısı olduğu anlaşıldığından 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca iş güvencesi hükümlerinden yararlanmayacağından işe iade davası açamaz.Belirtilen nedenlerle 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇYukarıda açıklanan nedenlerle,1- Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,2- Davanın REDDİNE,3- Harç peşin alındığında yeniden alınmasına yer olmadığına,4- Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre t 1.100.00 ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6- Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak 27.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.