Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 346 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 326 - Esas Yıl 2014





Sahtecilik suçundan sanık Ş.. B..'ın beraatine ilişkin, Ayancık Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.12.2010 gün ve 195-212 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 11.09.2013 gün ve 7694-12684 sayı ile;“Katılan ile kardeş olup aralarında miras taksiminden kaynaklı anlaşmazlık bulunan sanığın, kendisini alacaklı, katılanı ise borçlu olarak gösterdiği suça konu yasal unsurları tam 25.000 TL tutarlı bonoyu düzenlediği/düzenlettirdiği ve anılan bonoya dayalı olarak katılan aleyhine 15.12.2003 tarihinde icra takibi başlattığının, adli tıp ve kriminal raporları, sanığın ve katılanın aşamalardaki beyanları, Ayancık İcra Hukuk Mahkemesinin 2004/8, 2005/16 esas sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı itibarıyla anlaşılması karşısında sanığa yüklenen suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu ve sübuta erdiği gözetilmeden, mahkumiyeti yerine dosya kapsamına uymayan yetersiz gerekçeyle beraatine hükmolunması" nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise 09.04.2014 gün ve 118-47 sayı ile;“...Tanık Y.. Ş..'in yazı örnekleri alınarak Ankara Jandarma Komutanlığına gönderilmiş, 13.03.2014 tarihli alınan uzmanlık raporunda; inceleme konusu senet üzerinde bulunan el yazıları ile Y.. Ş..'in huzurda alınan mukayese el yazıları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada yazıların genel şekli, ortak harflerin tersimi, yuvarlak harflerin başlangıç ve bitim noktası, noktalama ve sedil işaretlerinin yapılışı, kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden benzerlikler görüldüğü, buna göre inceleme konusu senet üzerindeki yazıların Y.. Ş..'in eli ürünü olduğu belirtilmiştir.Sanık savunması, katılan beyanı, tanık beyanları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığının 23.03.2007 tarihli raporu, Kriminal Polis Laboratvuarları Dairesi Başkanlığının 26.12.2007 tarihli Ekspertiz raporu, Ayancık İcra Hukuk Mahkemesi'nin 15.04.2005 tarih, 2004/8 Esas, 2005/16 Karar sayılı kararı ve dosyası ile dosya kapsamında bulunan tüm deliller birlikte ele alınıp yapılan değerlendirmede, her ne kadar sanık hakkında Ayancık İcra Müdürlüğü'nün 2003/693 takip sayılı icra dosyası içindeki 25.000.000 TL. Bedelli bono senedini katılan yerine imzalayarak sahtecilik suçunu işlediği gerekçesiyle mahkemenizde kamu davası açılmış ise de Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 23.03.2007 tarihli raporunda senet üzerindeki imzanın sanığa ait olduğuna dair kati tespit yapılamadığının belirtildiği, Samsun Kriminal Polis laboratuvarının 26.12.2007 tarihli raporunda borçlu imzalarının sanığa ait olup olmadığı bakımından yapılan analizde senetteki imzanın incelemeye yeterli olmadığının belirtildiği, gerek Ayancık İcra Hukuk Mahkemesinin 2004/8 esas sayılı dosyasında dinlenilen tanıklar, gerekse mahkememizce dinlenilen tanıklar ve özellikle tanık Y.. Ş..'in beyanı ile tarafların arasındaki miras taksimindeki uyuşmazlıktan kaynaklanan alacak verecek meselesi nedeniyle müştekinin ve sanığın birlikte Y.. Ş..'in işlettiği kasap dükkanına geldikleri, burada diğer tanıklar Esat Olgun, N.. O.., Ayşe Başaran'ın da huzurunda 25 milyar TL lik senedin düzenlendiği, bu senedin tüm tanıkların aynı yönde beyanı ile tanık Y.. Ş.. tarafından düzenlenip katılan tarafından imzalandığının sabit olduğu, ancak imzalanan bu senedin huzurda sanığa teslim edilmediği, imzalanan bu senedin tanık Y.. Ş..'in elinde kaldığının katılan beyanı ile sabit olduğu, katılanın huzurdaki beyanında ilk imzaladığı senedi tanık olarak dinlenilen Y.. Ş..'e emanet ettiği, bu kişinin elinde bulunduğu, üç gün sonra giderek senedi Y.. Ş..'den alarak imha ettiği yönündeki beyanı dikkate alındığında; sanığın ve tanıkların huzurunda imzalanarak Y.. Ş..'de kalan senedin aslının katılana iade edildiği, daha sonra nasıl tanzim edildiği sabit olmayan ancak bozmadan sonra mahkememizce alınan kriminal raporda imza hariç yazıların tanık Y.. Ş..'e ait olduğu kriminal rapor ile sabit olan başka bir senedin sanığa teslim edildiği, sanığın da tüm tanıkların huzurunda tanık Y.. Ş.. tarafından düzenlenen ve katılan tarafından imzalanan senet olduğu düşüncesi ile takibe koyduğu, mahkememizce yapılan yargılama ile anlaşılmıştır. Senet imza tarihinde Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/2 esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasında tarafların iştirak halinde malik olduğu babalarından kalan taşınmazın ihale suretiyle satışının bulunduğu, bu durumun da sanığın savunmasını doğruladığı, aksi durumun yani dava konusu senedin sanık tarafından düzenlendiği ya da düzenlettirildiği ve takibe konulduğunun sübuta ermediği, böyle bir oluşu kabul etmenin hayatın olağan akışına da ters olacağı, imzasının müştekiye ait olmadığını bildiği halde icra takibi yapmanın olağan zeka düzeyindeki bir kişinin müracaat edeceği bir yol olmadığı, tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde sanığın evrakta sahtecilik suçunu işlediğinin sübuta ermediği ...” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.Bu hükmün de katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 20.05.2014 gün ve 179441 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sahtecilik suçunun sabit olup olmadığına ilişkin ise de, yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir. İncelenen dosya kapsamından; sahtecilik suçundan sanığın beraatine ilişkin ilk hükmün Özel Daire tarafından suçun sabit olduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasından sonra, yerel mahkemece tanık Y.. Ş..'in ayrıntılı ifadesinin alındığı, adı geçenin imza ve yazı örnekleri temin edilmek suretiyle Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Dairesi Başkanlığından rapor aldırıldığı, 13.03.2014 tarihli rapor ile suç konusu senetteki yazıların tanık Y.. Ş..'in eli ürünü olduğunun tespit edilmesinden sonra, yeni araştırmalar sonucunda ortaya çıkan yeni gerekçelerle sanığın beraatine ilişkin önceki hükümde direnildiğinin açıklandığı anlaşılmaktadır.Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.İlk hükmün Özel Dairece bozulması üzerine yerel mahkemece direnme kararı verildiği belirtilmiş ise de, bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanılmak suretiyle ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuştur.Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;Ayancık Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.04.2014 gün ve 118-47 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.07.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.