Ramazan ile Fatma aralarındaki katkı payı alacağı davasında kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair (Ankara Yedinci Aile Mahkemesi)’rden verilen 29.05.2008 gün ve 1294/646 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekilleri tarafından süresinden istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:Davacı Ramazan vekili, evlilik birliği içinde edinilen Yenimahalle 8002 ada 4 parsel sayılı taşınmazda 2 nolu ve Maltepe 1189 ada 12 parselde ise 13 nolu bağımsız bölümün davalı adına, Ümitköy’deki arsa kooperatifi ile aracın ise vekil edeni adına tescil edilmiş olduğunu açıklayarak davalı üzerindeki malvarlığının ve ev eşyalarının alımına vekil edeninin katkısının daha azla olduğunu belirtmek suretiyle malvarlığının maaş gelirleri oranında tarafları mağdur etmeyecek şekilde paylaştırılmasına karar verilmesini istemiş; yargılama aşamasında eşyalara ilişkin talepten vazgeçilmiştir.Davalı Fatma vekiller, uyuşmazlık konusu Yenilahhel’de bulanan taşımazın vekil edeninin ailesinin desteği ve vekil ereni tarafından çekilen banka kredisi ile edinildiğini; yine Maltepe’de bulunan evin müştereken 1997 yılında satın alınmış ve paylı mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilmiş ise de, bilahare davacının payının da satın alındığın, davacının katkısı bulunmadığını, davalı üzerindeki kooperatif hissesinin de paylaştılırmasını, kaldı ki boşanma davasında davacının tam kusurlu bulunması nedeniyle de TMK’nın 236/2. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesinin istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile Yeni mahalle’deki eve katkısı nedeniyle 30.800 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Maltepe’deki ev ve ev eşyalarına ilişkin davanın reddine, kooperatife ilişkin talep olmadığı gerekçesiyle hüküm tasisine yer olmadığına karar verilmesi üzerine, hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 07.02.1980 tarihinde evlenmiş, 15.10.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 24.07.2006 tarihinde kesinleşmesi ile evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.’nın 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 15.10.2004 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK’nın 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nın 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Olayları anlatmak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. Davacı koca davalı kadın adına kayıtlı taşınmazlar üzerinden katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur.Temyize konu 8002 ada 4 parseldeki 2 no.lu bağımsız bölüm 19.04.1993 tarihinde davalı Fatma adına satın alma suretiyle edinilmiştir. Dava konusu taşınmazın edinim ve satın alma tarihinde eşler arasında 743 Sayılı MK.’nın 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlığın Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine kasdi katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. Somut olayda davacı Ramazan askeri personel olarak çalışmakta iken en son Albay rütbesi ile 2001 yılında emekli olmuş, davalı Fatma ise öğretmen olarak çalışmaktadır. Davacının çalışma ve gelir belgeleri dosya arasında bulunmakta ise de, davalının çalışma süresi ve gelir belgelerinde eksiklik bulunduğuna ilişkin itirazı üzerinde durulmadan, dosya bu haliyle bilirkişiye tevdi edilerek davacının katkısı olup olmadığının tesbiti istenilmiştir. Tarafların gelirlerine ilişkin tüm belge ve bilgiler getirtilmeden bilirkişi mütalaasına başvurulması doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, tarafların evlenme tarihinden taşınmazı edinim tarihine kadar tüm gelerlerinin belirlenmesine yarayan evrakların dosya arasına getirtilerek konulması , bundan sonra gerektiği takirde dosyanın bilirkiyey tevii ile davacı kocanın 743 Sayılı MK.’nın 152. maddesi hüküm uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğünün ve tarafların bulundukları konum ve sosyal statüleri gereği kişisel giderlerinin göz önünde bulundurularak eşlerin her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarını belirlenerek katkı oranlarının tesbit edilmesi ve temyiz edinin sıfatına göre tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı miktarının saptanmasıdır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm rulumluş olması doğru olmamıştır.Bundan ayrı, davacının faiz isteği bulunmadığı halde belirlenen katkı payı alacağına dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi de hatalı bulunmaktadır.Ayrıca TMK’nın 236/2. maddesi hükmü hakkaniyet gereği kusurlu eşin artık değere katılma oranının azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasına ilişkin olup, katılma alacağına ilişkin bu düzenlemenin somut olayda katkı payı alacağı davasında uygulanmamış olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Öte yandan; davalı taraf davacı adına kayıtlı Ümitköy (Bağlıca)’da bulunan kooperatif hissesine ilişkin hüküm kurulmadığı gerekçesiyle de hükmü temyiz ettiğini bildirmiş ise de, davacı koca adına kayıtlı bu taşınmaza ilişkin usule uygun açılmış bir dava bulunmadığına göre davalı vekilinin buna ilişkin temyiz itarazları da yerinde değildir.Davalı Fatma vekillerinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile husus ve yasa hükümlerine aykırı bulunan hüküm kabule ilişkin bölümünün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve 574,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 24.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.