Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3431 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4399 - Esas Yıl 2014





2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 06.02.1982 tarih ve A-3290 sayılı kararıyla kentsel ve 3. derece arkeolojik sit alanı ilen edilen bölge içerisinde yer alan ve İzmir 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 26.01.1994 tarih ve 3790 sayılı kararıyla 2. grup yapı statüsünde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen, Datça ilçesi, Selvi mevkii, 131 ada, 4 sayılı parselde yer alan kargir binanın, dosya kapsamındaki beyanlardan anlaşılacağı üzere 15 yıldır sanık N.. G.. tarafından mesken olarak kullanıldığı, Datça Belediyesi görevlilerince 19.10.2012 tarihinde yapılan denetimde binanın önceki çatısının yıkıldığının, parapetinin yükseltilerek yeni çatı yapılmakta olduğunun tespit edildiği, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince mahallinde yapılan 11.12.2012 tarihli incelemede ise, tescilli binada izin alınmadan tadilat yapıldığının, anıt fişinde kırma çatılı gözüken binanın tuğla örülerek beşik çatılı hale dönüştürüldüğünün, teras kısmın taş ile örüldüğünün ve bu cepheye bir balkon yapıldığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun 19.12.2012 tarih ve 1237 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, yapıyı kullanan ve beyanlarında çatıyı kendisinin yaptırdığını beyan eden sanık N.. G.. hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar 25.04.2013 tarihli olay yeri keşfine iştirak eden inşaat bilirkişisinin hazırladığı raporda, izinsiz uygulamanın basit bir onarım olduğu ve zorunluluktan kaynaklandığının belirtilmesi üzerine, yargılama neticesinde sanık hakkında atılı suçtan beraate karar verilmiş ise de; keşfe iştirak eden arkeolog bilirkişisinden alınan raporda, yapının tescilli bir yapı olduğunun, davaya konu uygulamalar için izin alınması gerektiğinin, sanığın eylemlerinin 2863 sayılı Kanuna aykırılık oluşturduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, sanık tarafından tescilli yapıda izin alınmadan tadilat işlerinin gerçekleştirildiğinin sabit olduğu anlaşılmakla,Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile yeniden keşif icra edilerek, yapılan izinsiz uygulamaların, tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiğinin gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısı ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.