Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3413 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16187 - Esas Yıl 2014





İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ :....... Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılıkHÜKÜM : Mahkumiyet1- Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Belgede sahtecilik suçlarında suçun konusu belge olup korunan hukuki yarar kamu güvenidir ve suçun geniş anlamda mağduru toplumu oluşturan bireylerdir. Nitekim belgede sahtecilik suçlarına ilişkin TCK'nun 204-212. maddeleri Kanunun Kamu Güvenine Karşı Suçlar bölümünde yer almaktadır. Bununla birlikte belgede sahtecilik suçunun işlenmesiyle haksızlığa uğrayan gerçek ve tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkündür. Belgede sahtecilik suçunun işlenmesi nedeniyle farklı kişilerin çıkarlarının zedelenmiş olması suçun bu öncelikli niteliğini değiştirmeyeceği gibi zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına da engel değildir. Bu açıklamalara göre somut olayda; sanıklar ... ve ...'ın mağdurlar ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına sahte senetler düzenleyip daha önceden doğmuş borçlarına karşı katılan ...'a verdikleri anlaşılmakla, suça konu senetlerin farklı tarihlerde düzenlendiklerine dair kesin delil bulunmaması karşısında, eylemin kül halinde 5237 sayılı TCK'nun 204/1. 43/2. maddeleri kapsamında zincirleme şekilde tek bir resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, eylemin 6 ayrı resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi,5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.01.2015 gün 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,2-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçlarından verilen hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı cihetle somut olayda; suça konu senetlerin önceden doğmuş borçların kalan kısmına ilişkin olarak katılana verildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, önceden doğan borç karşılığı senetlerin alındığı kabul edildiği halde yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Yasaya aykırı olup katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.