Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 339 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8311 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : 15 - 2013/341686İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 20/09/2013NUMARASI : 2013/626, 2013/660SANIK : F.. A..SUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, kamu malına zarar vermeSanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve kamu malına zarar verme suçlarından 29.11.2011 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, denetim süresi içinde sanığın tekrar suç işlemesi nedeniyle mahkemece hükümlerin açıklanmasına karar verildiği, bu hükümlerin de sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın, İzmir 2.Çocuk Mahkemesince çıkarılan yakalama müzekkeresine istinaden yakalanarak karakola götürüldüğü, bunu duyan sanığın babası Mustafa Akcabuğa'nın da karakola gelerek burada bulunan kolluk güçlerine, kızını istemeye geleceklerini belirtip sanık Ferhat'ı bir günlüğüne serbest bırakmalarını söylediği, isteğinin kabul edilmemesi üzerine de dışarıda nöbet tutmakta olan müşteki M.. K.. ile tartışıp “hepinizin psikolojisi bozuk“ diye söz söylediği, karakolun camından dışarıyı gören sanık Ferhat'ın da babası ile müşteki Mert'in yaptığı tartışmaya sinirlenerek müşteki N.. C..'un bulundğu odanın pencere camını kırdığı ve eline geçirdiği kırık cam parçasını müşteki Necdet'e tevcih ederek sinkaflı sözler söyleyip tehdit ettiği, akabinde karakoldan çıkmak isterken kendisine engel olmak isteyen müşteki Mert'i elinde bulunan cam parçasıyla basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladığının iddia edildiği olayda,1- Sanık hakkında hakeret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanık savunması, müşteki ile tanık ifadesi, olay tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamış ve suçunun alenen işlenmesi karşısında tayin olunan cezada TCK'nın 125/4. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın atılı suçu işlemediğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,2- Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve kamu malına zarar verme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanık savunması, müşteki ile tanık ifadesi, inceleme raporu, olay tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde aşağıda belirtilen bozma nedeni dışında bir isabetsizlik bulunmamış ve 5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.03.2010 tarih, 2009/9-259 esas, 2010/47 sayılı kararına göre, görevi yaptırmamak için direnme suçunun sanık tarafından birden fazla polis memuruna karşı cebir ve şiddet göstererek hukuksal anlamda tek bir fiil ile gerçekleştirilmesi nedeniyle aynı nev'iden fikri içtimaın koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan sanık hakkında anılan suçtan tayin olunan cezanın 5237 sayılı TCK'nın 43/2. maddesi ile arttırılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış ve sanığın görevli kolluk güçlerine yönelik tehdit ve kasten yaralama eylemlerinin bir kül halinde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturması karşısında, bu hususta bozma iseteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde kararlar verilmesi,Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiyeistinaden; hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin tamamen çıkartılıp yerlerine, "53. maddenin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin ayrı ayrı DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.