Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3349 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19013 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Terkin, Elatmanın Önlenmesi ve YıkımHazine ile ... aralarındaki tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında karar verilmesine yer olmadığına dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.02.2014 gün ve 149/96 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili, davalı adına kayıtlı 10 parsel sayılı taşınmazın 554 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, davalı tarafından tel örgü ve çitler yapılarak müdahalede bulunduğunu açıklayarak, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına, tescil dışı bırakılan kısmına yönelik davalının elatmasının önlenmesi ve tüm muhdesatlarının yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, taşınmazın bulunduğu mevkideki kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi talebiyle dava açtıklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere el atmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu, bilirkişi raporuna göre dava açıldıktan sonra davalının el attığı taşınmazdaki imalatları kaldırdığı ve el atmasına son verdiği gerekçeleriyle davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine, hüküm davacı ... vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerle ilgili tapu iptali ve terkin ayrıca bu yer üzerindeki bir kısım yapılarla ilgili elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacının taleplerinden, dava konusu taşınmaza davalının el atmasının önlenmesi ve üzerindeki muhdesatların yıkımı yönünden değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de; davacının taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunan kısmının tapusunun iptali ile terkini talebi hakkında değerlendirme yapılmayıp, bu konuda olumlu ve olumsuz bir karar verilmemiştir. HMK'nun 297/2. Maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümler taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu nedenle, Mahkemece, davacı tarafın tapu iptali ve terkin talebi yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun kıyı kenar çizgisini belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9. maddeleri, Anayasa Mahkemesi'nin iptali kararı kapsamı dışında bırakılmış; anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 22.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında " kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine " işaret edilmiştir. Eldeki davada, idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisinin davaya konu olduğu ve iptal edildiği görülmüştür.O halde Mahkemece yapılacak iş; 3 kişilik jeolog ya da jeomorfolg, 1 harita mühendisi ve 1 ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu eliyle, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarında da yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi farklılık olursa sebebinin açıklattırılması ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle, yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, Mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre, davacının tapu iptali ve terkin, talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,77,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.