(.Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile müvekkilinin, davalının Dalaman Hava Limanı’na gelen yolcularını Fethiye ve çevresine taşıma işini üstlendiğini, davalının haksız ve hiçbir sebep göstermeden sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, kazanç kaybı, masraf ve manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000TL ‘nin avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin şirket merkezinin Bodrum/Muğla adresinde bulunduğunu, Bodrum Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili mahkeme olduğunu, yetki itirazının kabulüne karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın hizmet sözleşmesinden kaynaklandığını, sözleşmenin ifa yerinin Dalaman Hava Limanı ve çevresi olduğu, davalı şirket merkezinin Bodrum’da bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve istem halinde dosyanın Bodrum Asliye(Ticaret)Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, taşıma sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Sözleşmenin varlığı ve davacı şirketin merkezinin İzmir’de olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Dava konusu, her ne kadar taşıma sözleşmesinden kaynaklanmakta ise de sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminata hasredilmiş olduğundan artık para borcuna dönüştürülmüştür. BK’nın 73/1.md. uyarınca sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir hükmü öngörülmüştür. Yani, bu para borcunun yerine getirileceği yer alacaklının ikametgahıdır. Bu durumda alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahı mahkemesinde de dava açabileceğinden mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esasına girilip sonucuna göre bir kakar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın yetki yönünden reddi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir....)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonucunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, taşıma sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 27/07/2010 tarihli sözleşme ile davalı şirketin 28/07/2010-30/04/2011 tarihleri arasında gerçekleşecek Dalaman Havaalanı çıkışlı Fethiye ve çevresine gidecek shuttle ve özel araç tüm transfer işlerinin müvekkili şirket tarafından yapılmasının hüküm altına alındığını, yüklenilen işin yerine getirilebilmesi için müvekkili tarafından yeni araç, ekipman ve personel alımının yapıldığını ve günlük transfer listeleri doğrultusunda transfer işlemleri yapılmaya başlandığını, ancak davalı şirket tarafından 25/08/2010 tarihinde haksız ve hiçbir sebep gösterilmeden sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirketin kazanç kaybından kaynaklanan zararına karşılık 75.000, 00 TL., sözleşmenin yerine getirileceği düşüncesi ile yapılan masraf tutarı olan 15.000, 00 TL ile 10.000, 00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000, 00 TL ‘nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin şirket merkezinin Bodrum / Muğla adresinde olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.Mahkemece, dava tarihi itibarı ile davalı şirket merkezinin Bodrum'da bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, talep ve kesinleşme halinde Bodrum Asliye (Ticaret) Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.Davacı vekilini temyizi üzerine karar, Özel İdarece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin olup, davanın para alacağı olarak nitelendirilmesi ile davacı şirketin merkezinin bulunduğu İzmir mahkemelerinde dava açılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Bilindiği üzere mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu'nun (HUMK)yetkiye ilişkin hükümleri “ selahiyet” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiş olup (6100 Sayılı HMK m.5-19), çok genel bir açıklamayla bunlar; davalının ikamet mahkemesi, sözleşmenin ifa olunacağı yer mahkemesi, gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi ve diğer yetki belirlemeleridir.Anılan yasanın 9.maddesinin ilk fıkrası aynen; “her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi, gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür” şeklindedir.Davalının ikametgahı mahkemesinin yanında başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Öğretide ve uygulamada özel yetki kuralları olarak adlandırılan ve bazı dava çeşitleri için kabul edilen bu istisnai nitelikteki yetki kuralları, ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir.Böylece, kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralları genel mahkemenin (m.9)yetkisini kaldırmadığından, eş söyleyişle onunla birlikte uygulandığından, davacı davasını genel veya özel yetkili mahkemede açmak hususunda bir seçim hakkına sahiptir. Zira özel yetki genel yetkiyi oradan kaldırmaz, onun yanında varlığını sürdürür; dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının / alacaklının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabilir.Bu noktada somut uyuşmazlığın çözümü için alacaklının kendi ikamet yerinde dava açma yetkisinin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri ile ilgili düzenlemeyi içeren ve kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralı niteliğinde bulunan 1086 sayılı HUMK'un 10.maddesinde; “ Dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartıyla akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir” düzenlemesi bulunmaktadır.Sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise, sözleşmenin ifa edileceği yer mülga 818 Sayılı BK.73maddesine (6098 sayılı TBK m.89) göre belirlenecektir.818 Borçlar Kanunu'nun (BK) 73.maddesi “ Borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni arzusuna göre tayin edilir. Hilafına bir şart mevcut olmadığı surette aşağıdaki hükümler tatbik olunur:1-Borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu terde vuku bulur.2-Borç muayyen bir şeye taalluk ediyorsa bu şey akdin inikadı zamanında bulunduğu yerde teslim olunur.3-Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir. Alacaklının ikametgahında tediye edilmesi lazım gelen bir borcun ifası borcun doğumundan sonra alacaklının ikametgahını değiştirmesi sebebi ile ehemmiyetli bir surette güçleşmiş ise borç alacaklının evvelki ikametgahında ifa olunabilir.' 'şeklinde düzenleme içermektedir.6098 Sayılı TBK'nın 89. Maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunmakta olup, aksi kararlaştırılmadıkça, para borcunun, alacaklının ödeme zamanında ikamet ettiği yerde ödenmesi gerekir.Bu durumda, BK'nın 73. Maddesi (TBK m.89)ve 1086 Sayılı HUMK'un 10. Maddesi(HMK m.10)uyarınca bir para borcunun alacaklısının, kendi ikamet adresinde dava açmasında (veya İİK'nın 50. Maddesi belirlemesi ile icra takibi başlatmasında) bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirket merkezinin davanın açıldığı İzmir ili mülki sınırlarında olduğu ve davalı şirket merkezinin de dava tarihi itibarı ile Muğla ili, Bodrum ilçesinde bulunduğu konusu ile taraflar arasında fesihten önce akdi ilişkinin bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Dava dilekçesinde davacı tarafın talebi, sözleşmenin feshi nedeni ile uğranılan kazanç kaybı ve sözleşmenin yerine getirileceği düşüncesi ile yapılan masraf tutarı ile manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000, 00 TL'nin tahsiline karar verilmesi istemini içermek olup, davanın konusunun para alacağı olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda, BK'nın 73. Maddesi ile HUMK'un 10. Maddesi birlikte değerlendirildiğinde, alacaklının, şirket merkezinin bulunduğu yer olan İzmir ili mülki sınırlarındaki mahkemeler nezdinde dava açmasında usulsüzlük bulunmamakta olup, davalının yetki itirazının reddi gereklidir.Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelere, somut olayda BK'nın 73.maddesi anlamında bir para borcunun bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat istemlerine ilişkin olduğu, bu nedenle de davanın genel yetki belirlemesi uyarınca davalının ikamet mahkemesinde görülmesi gerektiği, aksi yönde yorum yapılması halinde, neticesinde para ile belirleme yapılan tüm tazminat istemlerinin para borcu olarak nitelendirilmesinin gerekeceği, tüm borç kaynaklarına göre değerlendirme yapıldığında aynı sonuca ulaşılabileceği, bu durumda da, yetkiye ilişkin genel hüküm olan HUMK'un 9.maddesi yerine özel hüküm olan 10.maddesinin genel hüküm halini alacağını belirtmişler ise de, çoğunluk tarafından bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle kabul edilmemiştir.Bu itibarla, davanın para alacağından kaynaklanması nedeni ile alacaklı şirketin merkezinin bulunduğu yerde dava açma hakkı bulunduğundan Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Ksnun'un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanu-nu'na eklenen ''Geçici madde 3''atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/111 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.03.2014 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
BOŞANMA DAVASINDA DAVALI TAŞINMAZINA İHTİYATİ TEDBİR KONULAMAYACAĞI
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sırasında mahalli mahkemece verilen, ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilin 31.01.2013 tarihli karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Boşanma veya ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler Türk Medeni Kanunu'nun 1
Davanın usulden reddi - hak düşürücü süre - karar sonucu - DAVA ŞARTI
T.C.YARGITAY23. Hukuk DairesiMAHKEMESİ : Kayseri(Kapatılan) ... Asliye Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın süre yönünden reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacılar vekilince duruşmalı olarak
Takibin itirazla durması halinde yatırılan peşin harcın talep halinde alacaklıya iade edileceği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde
temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle
ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği
görüşülüp düşünüldü :492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 29/3. maddesi hükmüne göre “ilama da
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?