MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dilekçesinde; velayeti kendisine verilen müşterek çocuk ....Aile Mahkemesinin 15.06.2010 günlü ve 2010/464 E.-2010/699 K.sayılı ilamı ile aylık 300 TL'ye yükseltilen iştirak nafakasının yetersiz kaldığını ileri sürerek; aylık 1.000 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarında “Davanın kabulü ile İstanbul ... Mahkemesinin 15.06.2010 günlü ve 2010/464 E.-2010/699 K.sayılı kararı ile verilen 300,00 TL nafakanın kaldırılarak, mahkememizce hükmedilen davacı için her ay 400,00-TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen yoksulluk nafakasının her yıl Haziran ayından bir önceki ay için açıklanacak olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranında artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verildiği halde, sonradan yazılan gerekçede “... hakkaniyet kurallarıda nazara alınarak iştirak nafakasının 100,00 TL artırılarak 400,00 TL'ye çıkartılmasına karar verildiği” bildirilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu ...nun 297.maddesiyle varlık kazandırmıştır..arın açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinin 3.fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.Mahkemece, yukarıda açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır.Kabule göre de; dava, iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne denildiği halde, 400 TL nafakaya hükmedilmiştir. Bundan ayrı, daha önce hüküm altına alınmış olan iştirak nafakası kaldırılarak yerine tedbir nafakası takdir edilmiş ve kararın kesinleşmesinden sonra bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına hükmedilmiştir. Mahkemece, taleple bağlılık ilkesine aykırı hareket edilmesinin ve hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan haklarda, şüphe ve tereddüt uyandırılmasının nedeni anlaşılamamıştır.Hal böyle olunca; mahkemece, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki giderilecek şekilde vicdani kanaate göre yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.