Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3297 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 12955 - Esas Yıl 2011





Özeti : İşyeri bildirgesinin süresinde verilmemesi nedeniyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesine aykırı davranıldığından bahisle davacı şirkete idari para cezası verilmesine ilişkin iptali istemiyle açılan davada, davacı şirketin ticari merkezi ile sicil numarasında her hangi bir değişikliğe gidilmeksizin ve tüzelkişiliği sona erdirilmeksizin salt ticaret ünvanının değiştirilmesinde, işyeri bildirgesi verilmesini zorunlu kılan bir işveren değişikliği veya işyerinin devredilmesinin söz konusu olmadığından, davacı şirkete verilen idari para cezasının hukuki dayanağı bulunmadığı hakkında. Kanun Yararına Temyiz Eden : Danıştay Başsavcılığı Davacı : … Bank A. Ş. Vekili : Av. … Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Vekili : Av. … İstemin Özeti : İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin 24.06.2009 tarih ve E:2009/90, K:2009/1086 sayılı tek hâkimle verilen kararı ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin 03.02.2010 tarih ve E:2009/16648 K:2010/1526 sayılı kararı Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir. Danıştay Tetkik Hakimi : Mehmet Ali Aydın Düşüncesi : İstanbul 3. İdare Mahkemesi ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararı yerinde olduğundan, kanun yararına bozma isteminin reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Başsavcısı : Turgut Candan Düşüncesi : Davacı şirkete 506 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 18.8.2008 gün ve 141955 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı reddeden İstanbul Üçüncü İdare Mahkemesince tek hakimli olarak verilen 24.6.2009 gün ve E:2009/90, K:2009/1086 sayılı karar ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 3.2.2010 gün ve E:2009/16648, K: 2010/1526 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine konu incelendi. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 8'inci maddesinde; işverenin, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte Kuruma doğrudan vermek veya iadeli taahhütlü olarak göndermekle yükümlü olduğu; sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devrolunması veya intikal etmesi halinde de, yeni işverenin bildirge vermesi gerektiği, bu işlerde çalışan sigortalıların sigorta hak ve yükümlerinin devam edeceği; 140'ıncı maddesinde de; Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle; bu Kanunun 8'inci maddesinde belirtilen bildirgeyi Kanunda belirtilen tarihte Kuruma vermeyenlere, idari para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Dosyanın incelenmesinden; … Bank Anonim Şirketi Yönetim Kurulunun 24.12.2007 günlü kararı ile Ordu Yardımlaşma Kurumunun hisselerinin tamamının … Bank N.V. 'e devredildiği, sonrasında davacı Şirketin ticaret unvanının … Bank olarak değiştirildiği; değişikliğin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun 7.7.2008 günlü işlemi ile tescil edilerek 23.6.2008 günlü dilekçe ile davalı kuruma bildirildiği anlaşılmıştır. Dava konusu idari para cezası, işverenin değişmesi veya işyerinin devredilmesi nedeniyle anılan Kanun hükmünde belirtilen bildirge verme yükümlülüğü yerine getirilmediği gerekçesiyle kesilmiştir. İşverenin değişmesi, işyerinde işveren sıfatını taşıyan gerçek ya da tüzel kişinin değişmesidir. Tüzel kişiliği olan ortaklıklarda ortaklardan birinin hisselerini başka birine devretmesi, şirketteki hâkim durumu değiştirse bile, şirketin tüzel kişiliğinde bir değişiklik oluşturmayacağından; işveren değişikliği olarak nitelendirilemez. Öte yandan; Türk Ticaret Kanununa göre, unvan değişikliği de, tüzel kişilikte değişiklik yaratan hallerden değildir. Nitekim 28.8.2008 gün ve 26981 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 35'inci maddesinin 3'üncü bendinde, işyerlerinde işletme adı değişikliklerinde işyeri bildirgesi verilmeyeceğinin; değişikliğin, Ticaret Sicil Gazetesinin de ekli olduğu bir yazı ile Kuruma bildirileceğinin kurala bağlanmış olması da, aynı hukuki gerçeğe dayanmaktadır. Bu bakımdan; olayda, bildirge verilmesini zorunlu kılan bir işveren değişikliği veya işyerinin devredilmesi söz konusu olmadığından, davacı şirkete verilen idari para cezasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, aksi yolda verilen ve hukuka aykırı bir sonuç ifade eden İstanbul Üçüncü İdare Mahkemesince tek hakimli olarak verilen 24.6.2009 gün ve E:2009/90, K:2009/1086 sayılı karar ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 3.2.2010 gün ve E:2009/16648, K: 2010/1526 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51' inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce gereği görüşüldü: Dava; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 140. maddesine aykırı davranıldığından bahisle davacı şirkete idarî para cezası verilmesine ilişkin 18.08.2008 tarih ve 141955 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nce tek hâkimle verilen 24.06.2009 tarih ve E:2009/90, K:2009/1086 sayılı kararla; mülga 506 sayılı Kanunun 8. maddesi gereği devraldığı bankaya ait şubeye ilişkin işyeri devir bildirgesi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacı şirket hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nce 03.02.2010 gün ve E:2009/16648, K:2010/1526 sayılı kararla anılan mahkeme kararı onanmıştır. Danıştay Başsavcılığı'nca, İstanbul 3. İdare Mahkemesi kararı ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinin ilk paragrafında, bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veyakendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, bozma kararının, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmayacağı hükmü yer almaktadır. Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 8. maddesinde; işverenin, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte Kuruma doğrudan vermek veya iadeli taahhütlü olarak göndermekle yükümlü olduğu; sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devrolunması veya intikal etmesi halinde de, yeni işverenin bildirge vermesi gerektiği, bu işlerde çalışan sigortalıların sigorta hak ve yükümlerinin devam edeceği; 140. maddesinde de; Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle; bu Kanunun 8'inci maddesinde belirtilen bildirgeyi Kanunda belirtilen tarihte Kuruma vermeyenlere idari para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Dosyanın incelenmesinden, … Bank Anonim Şirketi’nin sermayesinin %100'üne tekabül eden Ordu Yardımlaşma Kurumunun sahip olduğu hisselerin, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 12.12.2007 tarih ve 2416 sayılı kararı ile … Bank N.V. tarafından doğrudan, … Group N.V. ve Stichting … Aandelen tarafından dolaylı devralınmasına izin verildiği, anılan karar uyarınca Ordu Yardımlaşma Kurumu tarafından 1.074.098.133,00 YTL nominal değerli 1.074.098.133 adet hissenin … Bank N.V. 'e; 1’er YTL nominal değerli 8 adet hissenin de kararda adı geçen diğer şahıslara devredildiği, … Bank Anonim Şirketi Yönetim Kurulu'nun 24.12.2007 günlü, 1 sayılı kararı ile söz konusu hisse satışının Banka ortaklar defterine kaydedildiği; sonrasında davacı Şirketin … Bank A.Ş. olan ticaret unvanının … Bank A.Ş. olarak değiştirildiği ve bu değişikliğin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun 07.07.2008 günlü işlemi ile tescil edildiği, davalı idarece davacı şirketin 07.07.2008 tarihinden itibaren sigortalı işçi çalıştırmaya başlamış olmasına rağmen işyeri devir bildirgesinin, 506 sayılı Kanunun 8. maddesine göre en geç sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarihte Kuruma verilmediğinden bahisle dava konusu idari para cezasının düzenlendiği, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda aktarılan Kanun hükmü uyarınca sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devir olunması halinde yeni işveren bildirge vermekle yükümlüdür. Bir işyerinin devri demek, onun bütün hukuki neticeleri ile, yani aktifi ve pasifi, işçisi ve tesisatı ile birlikte faaliyet halinde bir başkasına geçmesi demektir. Uyuşmazlığa konu olayda ise, … Bank A.Ş.’nin … grubuna ait hisseleri … Bank N.V. tarafından satın alınmış ve böylece … Bank A.Ş.’nin pay sahipleri değişmiş, ancak şirketin tüzelkişiliğinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Bu durumda, anonim şirketin hisse devri sonucunda mevcut tüzel kişiliğinin sona ermesi ve onun yerine başka bir tüzel kişinin işverenlik sıfatına sahip olması gibi bir durum söz konusu olmadığından, olayda hukuken bir işyeri devrinden söz etmek olanaklı değildir. Öte yandan; işverenin unvan ve isim değişikliği de 506 sayılı Kanun uyarınca işyeri devir bildirgesi verilmesi yükümlülüğü doğuran hallerden değildir. Zira hisse devrinde olduğu gibi, unvan değişikliğinde de, değişiklik öncesi ve sonrasında ortada aynı ve tek bir tüzel kişi, dolayısıyla tek bir işveren bulunmakta olup sadece bu işverenin unvanı değişmiştir. Nitekim 28.8.2008 gün ve 26981 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 35'inci maddesinin 3'üncü bendinde, işyerlerinde işletme adı değişikliklerinde işyeri bildirgesi verilmeyeceğinin; değişikliğin, Ticaret Sicil Gazetesinin de ekli olduğu bir yazı ile Kuruma bildirileceğinin kurala bağlanmış olması da sözü edilen hukuki durumu teyit etmektedir. Davacı şirketin ticari merkezi ile sicil numarasında her hangi bir değişikliğe gidilmeksizin ve tüzelkişiliği sona erdirilmeksizin salt … Bank Anonim Şirketi olan eski unvanının … Bank Anonim Şirketi olarak değiştirildiği İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun dosyada bulunan 07.07.2008 günlü ilan metninden anlaşılmaktadır. Bu durumda, olayda bildirge verilmesini zorunlu kılan bir işveren değişikliği veya işyerinin devredilmesi söz konusu olmadığından, davacı şirkete verilen idari para cezasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 3. İdare Mahkemesi Hâkimliği’nce verilen 24.06.2009 tarih ve E:2009/90, K:2009/1086 sayılı kararı ile bu kararı onayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin 03.02.2010 tarih ve E:2009/16648 K:2010/1526 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına, kararın birer örneğinin davacı, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmesine ve kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 02.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.