Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3275 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22687 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında faturalara dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra müdürlüğüne borcun ödendiğini bildirerek borca itiraz ettiği, takibin durdurulduğu, alacaklının itirazın kaldırılması ve tazminat talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, borçlunun; duruşma davetiyesinin ve dolayısıyla dava dilekçesinin kendisine ulaşmadığını, savunma yapamadığını, tebligatın usulsüz olduğunu, borcun ödendiğini bildirerek temyiz yoluna müracaat ettiği görülmektedir.Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmü yer almaktadır.Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda, borçlu adına çıkarılan dava dilekçesi ve duruşma davetiyesinin ''Birlikte sakin Ümit Yıldırım imzasına tebliğ edildi'' kaydı ile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, tebligat parçasında, borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmediğinden anılan tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 25. maddesine göre usulüne uygun bulunmamaktadır. Dolayısıyla, mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.Bu durumda, mahkemece, borçlu ...'e dava dilekçesi ve duruşma davetiyesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, adı geçen borçluya savunma imkanı tanınıp ödeme iddiasına dayanak yaptığı belgelerin incelenmesi ve bu suretle oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.