MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair .Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.04.2012 gün ve 403/92 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacılar vekili, dava dilekçesinde parsel numaralarını açıkladığı 23 parça taşınmazın kök muris ... adına kayıtlı olduğunu, kök murisin 1971 tarihinde vefat etmesinden sonra kök murisin mirasçılarından olan davalı ...'nın, 27.07.1977 tarihinde taşınmazlardaki hisselerini yine kök murisin mirasçısı olan vekil edenlerinin mirasbırakanı ...'a sattığını, TMK 676, 677 ve 678. maddeleri gereğince yapılan satışın geçerli olduğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazlardaki davalı adına olan hisselerin iptali ile vekil edenleri adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davanın dayanaksız olduğunu, herhangi bir taşınmaz devrinin söz konusu olmadığını, taraflar arasında .Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın derdest olduğunu ve bahsi geçen dosyada taşınmazların fiili kullanım durumunun belirlendiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, TMK 676. maddesi uayrınca mirasçılar arasında paylaşma yapılmış ve paylaşılan paylar fiilen tasarruf edilmekte ise de, tüm paydaşların katılımı suretiyle yapılacak sözleşmenin mirasçıları bağlayacağı, paylaşma sözleşmesinin yazılı geçerlilik şartına bağlı olduğu, davacı tarafça yazılı şekil şartına bağlı sözleşmeye dayalı olarak yapılması gereken pay devri olgusunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; miras payının devri sözleşmesine dayalı TMK'nun 677. maddesi uyarınca açılan pay iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli değildir. Dosya içeriğinden, davacı vekilinin 18.12.2007 tarihli dilekçesi ile davaya konu 27.07.1977 tarihli "Anlaşma Senedi " başlıklı senedin aslını Mahkemeye ibraz ettiği, 27.12.2007 tarihli yargılama oturumunda davacı vekilince senet aslının sunulduğu, yazı işleri müdürünün kasasına konulduğu" hususunun zapta geçirildiği, ancak Adli Tıp Kurumu'nun 14.06.2010 tarihli raporunda "Anlaşma Senedi" başlıklı senet aslının gönderilmediğinin belirtilmesi ./.üzerine, Mahkemece 08.09.2011 tarihli yargılama oturumunda "tüm aramalara rağmen senet aslı bulunamadığından ilgililer hakkında . C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına" karar verildiği belirlendiğine göre, bu soruşturma dosyasının (varsa ceza dava dosyasının) asıllarının ya da onaylı suretlerinin ilgili Mahkemelerinden getirtilerek hüküm kurulurken göz önünde bulundurulması gereklidir.Bundan ayrı, dava 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakameleri Kanun'un (HUMK) yürürlükte bulunduğu dönemde açıldığı ve davacı vekilinin de dava dilekçesinde delil kısmında “...her türlü kanıt" delile dayandığı görüldüğünden, yemin deliline de dayandığının kabulü gerekmektedir. T.C. Anayasası'nın 36. maddesinde, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK'nun 6. maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının iddiasını ispat bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının HUMK'nun 337 (HMK'nun 227.m. vd) maddesi gereğince davet edilmesi ve HMK'nun yemine ilişkin hükümleri dikkate alınarak usulüne uygun bir biçimde yemin teklifini kabul ettiği taktirde davalının yeminli beyanının alınması ve elde edilecek sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK. m. 297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.