Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3257 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1076 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ile ... ve müşterekleri, Fer'i müdahil ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 06.03.201... gün ve 207/190 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı; ortak miras bırakanları ...'den ve anneleri ...'den kalan taşınmazlardaki davalılara ait hisseleri bedeli mukabilinde satın aldığını, taşınmazların tapuda devrinin gerçekleştirilmediğini açıklayarak, dava konusu ... ada ... parsel, ... ada ..., ... ve ... parseller, ... ada ... parsel, ... ada ... parsel ile 356 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılara ait hisselerin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalıların tümü tarafından mahkemeye sunulan dilekçelerinde, davacının dava dilekçesinde açıkladığı hususların doğru olduğunu, murislerinden intikal eden taşınmazları davacıya satarak bedelini aldıklarını açıklayarak, davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.Davaya feri müdahil olarak giren ... A.Ş. vekili davalılardan ...'in bankaya borcu olduğunu ve ödemediğini, dava konusu taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi davasının açılmasından sonra borcu ödememek, karşılıksız bırakmak amacıyla kötüniyetli olarak böyle bir davanın açılmış olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, feri müdahilin alacağını tahsil amacıyla açtığı ortaklığın giderilmesi davası açıldıktan sonra bu davanın açıldığı, amacının ortaklığın giderilmesi davasını konusuz bırakmak olduğu, bunun dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğu açıklanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK’nun 677/2. maddesinde düzenlenen miras payının devri sözleşmesine dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir.1- Davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar verilmesi gerekmiştir.2-Dava konusu ... ada ... parsel 3.9.2004 tarihinde intikal suretiyle, ... ada ... parsel 28.4.1986 tarihinde kadastro yoluyla davacı ve davalılar adına verasette iştiraklı olarak tescil edilmiştir. ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ise paylaşma sonucunda 8.3.1988 tarihinde tarafların anneleri ... adına sicil oluşmuştur. Yine dava konusu taşınmazlardan ... ada ... ve ... ada ... parsel tapulama yoluyla 28.4.1986 tarihinde paylı-//-olarak mirasçılar adlarına tescil sağlanmış, mirasçılardan ölü ...'ye ait 1/8 payı daha sonra 3.9.2004 tarihinde verasette iştirakli olarak davalılar ..., ..., ...; ... ve ... adlarına tescil edilmiştir. ... ada ... sayılı parsel ise tapulama yoluyla 28.4.1986 tarihinde davacı ve birkısım davalılar ile yine bir kısım davalıların miras bırakanı ... adına kaydedilmiştir.TMK. m. 706, 6098 sayılı TBK. m. 237 ve Tapu Kanunun 26. maddesi hükümlerine göre, tapulu taşınmazların satış ve devri tapu sicil memuru önünde yapılacak resmi sözleşme ile geçerli olur. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmeler yazılı olmak koşulu ile geçerlidir. (TMK.nun 677. mad.) Resmi şekil şartı öngörülmemiştir. Terekeye dahil taşınmazlar, paylaşılması ya da elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi ile miras malı olmaktan çıkar Bu aşamadan sonra paydaşlar arasındaki ilişki miras ilişkisi olmayıp mal ortaklığına dönüştürüldüğünden paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan kişiler arasındaki paylaşım ve pay devrinin genel kurala göre tapu sicil memuru önünde resmi şekilde yapılması zorunludur. Somut olayda davacı davalılara ait taşınmazlardaki paylarını satın aldığını usulüne uygun biçimde ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş olması ilke olarak doğrudur. Ne var ki davalıların tümü mahkemeye sundukları dilekçelerinde imzalı beyanları ile açılan davayı kabul ettiklerini açıklamışlardır. 6100 sayılı HMK'nun 308 (1086 sayılı HUMK.92.) maddesinde “..kabul, davacının talep sonucuna davalının tamamen veya kısmen muvafakat etmesi …”, HMK.nun 311 (HUMK. 95.) maddesinde ise, "kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur." ifadeleri yer almaktadır. Kabul iradelerini fesada uğratan geçerli bir nedenin varlığı da ileri sürülmediğine göre, davalıların kabul beyanları kendilerini bağlamaktadır. Davayı kabul eden davalılardan ...'in 3. kişilere borcunun olması (feri Müdahile) ve tapudaki paylarına haciz şerhi konmuş olması kabule değer verilmesine engel olmaz. Bu kişinin payı hakkında tapu iptal ve tescil kararı verildiği takdirde tapudaki payı üzerindeki şerh ve takyidatlarla birlikte payı yeni malike geçeceği tabiidir. Bu şerh ve takyidatlar üzerinde hak sahibi olanların bu haklarının korunması için yeni başvuru imkanları da mevcuttur. Bu nedenle davacı açısından eldeki dava bakımından TMK.nun 2. maddesi gereğince dava hakkının kötüye kullanıldığının, davalıların da kabul beyanlarının hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirmek mümkün değildir. Şu halde mahkemece, davayı kabul eden davalıların kabul beyanları göz önünde bulundurularak beyanlarının HMK'nun hükümleri uyarınca geçerli bulunduğu takdirde miras payları yönünden davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözönünde bulundurulmalıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1.) nolu bent uyarınca reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 25.2.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.