Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3248 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12799 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RDavacı-karşı davalı vekili, borçlu aleyhine başlatılan takipte müvekkili şirkete ait menkullerin haczedildiğini, haczedilen mallara ait faturaların dosyaya ibraz edildiğini, menkullerin hacizden ve takip tarihinden önce müvekkili şirket tarafından satın alındığını, haczedilen menkul malların şirketlerinin envanter, demirbaş defterine ve diğer yasal olarak tutulması gereken defterlere kayıtlarının yapıldığını iddia ederek, davanın kabulü ile menkuller üzerinde hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, haczedilen forklift ile istihkak iddia edilen forkliftin aynı olmadığını, dosya borçlularından icra kefili ... Şirketi yetkilisinin mahcuz menkullerin tamamının kendisine ait olduğunu, 14.04.2008 tarihli haciz sırasında beyan ettiğini, davacının ise istihkak iddia eden bu Şirketin kendisi adına iş yaptığını, bu sebeple mahcuzları elinde bulundurduğunu iddia ettiğini, bu durumda davacı ile ... arasında adi ortaklık bulunduğunu, davacının 14.04.2008 tarihinde hacizden haberdar olduğunu, davayı yasal süre geçtikten sonra açtığını, davacının dayanak olarak dosyaya sunduğu faturaların her zaman temininin mümkün olduğunu, davacının ticari defterlerinin müvekkilinin tacir olmaması nedeniyle aleyhlerine delil olamayacağını, davacının dayandığı faturaları borçlu şirketlerden ... 'nin keşide ettiğini, borçlu şirketin ticari işletmesini oluşturan bütün emtiasını davacıya devretmesi durumunda ticari terk etmiş sayılacağını, İİK'nun 44. maddesi uyarınca yapılan satış ve devrin müvekkilini bağlamayacağını savunarak davanın reddini istemiş, ayrıca borçlulardan ... 'nin işletmesinin tamamını oluşturan makine ve teçhizatlarını davacıya devir ve temlik ettiğini, ancak yapılan devir ve temlikin muvazaalı olması nedeniyle İİK'nun 280. maddesi uyarınca iptalinin gerektiğini, 14.04.2008 tarihli haciz esnasında... yetkilisi malların kendilerine ait olduğunu beyan ettiğinden, davacının dosyaya sunduğu faturaların mal kaçırmak amacıyla geçmiş tarihli olarak düzenlendiğini ortaya çıkaracağını, bu nedenle karşı davalarının kabulünü, lehlerine % 40 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. -//-Davalı... vekili, müvekkili şirketin davada taraf sıfatının bulunmadığını, davanın konusunun kalmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; takip borçlusu ... ve ...'nin takip alacaklısı A.. E.. aleyhine . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/221 Esas sayılı dosyasında İcra Müdürlüğü'nün 2008/210 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığına yönelik menfi tespit davası açtığı, yapılan yargılama neticesinde Mahkemece davanın kabulü ile davacının davalıya 97.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın Yargıtay incelenmesinden geçerek kesinleştiği, dolayısıyla takip alacaklısının takibinin yok hükmünde olduğu, bu takibe dayanılarak yapılan işlemlerin de geçerliliğinin bulunmadığı, eldeki davanın da konusunun kalmadığı, ancak davanın istihkak davası olması nedeniyle davanın açılış tarihine göre tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, davacı tarafın istihkak davasının ve davalı-karşı davacının tasarrufun iptali davalarının konusu kalmadığından her iki dava hakkında da karar verilmesine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin miktarları dikkate alındığında, davacı tarafça yapılan masrafların davacı taraf üzerinde, davalı-karşı davacı tarafça yapılan masrafların davalı-karşı davacı taraf üzerinde bırakılmasına, davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 95.000,00 TL üzerinden hesaplanan 9.650,00 TL nispi vekalet vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı-karşı davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 55.000,00 TL üzerinden hesaplanan 6.300,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı-karşı davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davacı-karşı davalı vekili, davalı-karşı davacı vekili ve davalı ...vekili temyiz etmiştir.1-İstihkak davalarında, karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. Somut olayda takip konusu alacak miktarı mahcuz malların değerinden düşüktür. Bu sebeple, asıl dava olan istihkak davasında, vekalet ücreti takdiri yapılırken, alacak miktarı dikkate alınmalıdır. Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğine göre, davanın istihkak davası olması nazara alınarak davanın açılış tarihine göre tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin takdir edilmesi gerekir. Mahkemece de bu ilke zikredildikten sonra vekalet ücreti takdiri yapılmışsa da Mahkemenin hesaplamada temel aldığı husus, mahcuzların değeri olmuştur. Bu sebeple, reddedilen 55000 TL'nin toplam mahcuz değeri olan 150.000 TL'ye bölünmesi sonucu bulunacak oranın asıl alacak miktarın oranlaması yapılmak suretiyle vekalet ücreti matrahının tespiti ve bunun üzerinden davalı lehine vekalet ücretinin hesaplanması gerekir. Bu doğrultuda, kabul edilen 95000 TL'nin toplam mahcuz değeri olan 150.000 TL'ye bölünmesi sonucu bulunacak oranın, asıl alacak miktarına oranlaması yapılmak suretiyle vekalet ücreti matrahının tespiti ve bunun üzerinden davacı lehine vekalet ücretinin hesaplanması gerekir. Mahkemece doğrudan mahcuz değerleri dikkate alınarak yapılan hesaplama doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.2-Tasarrufun iptaline ilişkin karşı davayla ilgili olarak ise, Mahkemece yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bir hesaplama yapılmamıştır. Bu sebeple, bu davada tarafların haklılık durumu tespit edilerek, yapılacak bu tespit ışığında hesaplamaların yapılması gerekir. Mahkemece, karşı davayla ilgili olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden bir hesaplama yapılmaması doğru olmamış, kararın bu yönde de bozulması gerekmiştir.-//-SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.