MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkak, şikayetYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, borçlular aleyhine yapılan takibin kesinleşmesi üzerine, yapılan haciz sırasında borçlu firma ile aynı ünvanı taşıyıp sadece "ler" ilavesi bulunan davalı 3. kişi şirketin istihkak iddiasında bulunduğunu, icra memurunun İİK.99.maddeye göre haciz işlemini icra ettiğini, haczin İİK'nun 99. maddeye göre değil İİK'nun 96., 97. maddeye göre yapılması gerektiğini, borçlu ile 3.kişinin malı birlikte elde bulundurduklarını, alacaklıları zarara uğratmak kastı ile muvazaalı devirler yaptıklarını, haciz mahallinde iki şirket arasındaki muvazaalı ilişkiyi ve organik bağı gösteren yeterince delil ve hukuki sebepler olmasına karşın icra memurunun görevinin gereğini yapmadığını iddia ederek davalı 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı vekilinin şikayet talebi ile istihkak davasını aynı dilekçede ileri sürmesinin hukuka aykırı olduğunu, borçlu ile müvekkili şirketin hiçbir ilgi ve bağının bulunmadığını, haczin icra edildiği adresin müvekkili şirkete ait olduğunu, davacının iddialarının yersiz ve dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; borçlu şirket ile 3. kişi şirketin ünvan benzerliğinin tek başına şirketler arasında organik bir bağın olduğunun göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği, borçlu şirket ile davalı 3.kişi şirketin kuruluş tarihlerinden itibaren kurucularının ve faaliyet adreslerinin farklı olduğu, borçlu şirketin ortağı olan İsmail Seymen'in 3.kişi şirkette bir dönem sigortalı olarak çalışmasının her iki şirketin arasında organik bağ olduğunu göstermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, alacaklının İİK'nun 99. maddesi uyarınca açtığı istihkak iddiasının reddi davası niteliğindedir.Dava konusu olayda öncelikle, mülkiyet karinesinin hangi taraf lehine olduğunun ve dolayısıyla davada ispat yükünün hangi tarafa ait bulunduğunun belirlenmesi gerekir.İcra dosyasının incelenmesinde; dava konusu haczin "..." adresinde yapıldığı, bu adresin aynı zamanda takip adresi ve dayanak bonoda yazılı senet adresi olduğu, borçlu şirketin uzun bir süre bu adreste faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Anılan dosyada bulunan ve dava konusu hacizden önce 22.08.2012 tarihinde yapılan hacizde, takip borçlularına ait çok sayıda belgeye rastlanmıştır. Davaya konu haciz sırasında da peynir amabalajları üzerinde borçlu şirketin ticaret unvanının ve borçlunun davalı şirkete devrettiği markanın yazılı olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında; gerek haczin takip adresi ve senet adresinde yapılmış olması gerekse haciz mahallinde borçlu şirket ve yetkilisine ait evrakların bulunması sebebiyle İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu sebeple, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişinin delillerinin ispat yükünü karşılayıp karşılamadığının ve aleyhine olan karineyi çürütüp çürütemediğinin irdelenmesi gerekmektedir. Davalı, eldeki davada delil olarak takip dosyaları içeriğine, ticaret sicil bilgilerine, marka devir sözleşmesine ve işyerinde çalışanları gösteren SGK kayıtlarına dayanmaktadır.Ticaret Sicil bilgilerine göre borçlu şirketin haciz adresini uzun bir süre kullandığı açıktır. Ayrıca 2008 tarihinde “...” markasının devrine ilişkin davalı şirket ve borçlu şirket arasında bir devir sözleşmesine dayanılsa da markanın sahibine sağladığı inhisari hakkı kullanma ve koruma noktasında davalı şirketin aktif bir gayretinin bulunduğundan bahsedilemez. Zira 2012 yılında yapılan haciz sırasında “İNSÜT” markasını taşıyan peynir ambalajlarının davalı şirketçe kullanıldığı haciz tutanağına yansımıştır. Bu hal, davalı şirket ile borçlu arasında muvazaalı işlem bulunduğu kanaatine yol açmıştır. Ezcümle, davalı şirket dayandığı deliller ile alacaklı lehine olan karinenin aksini ispat edemediğinden, davanın kabulüne karar vermek gerekirken mülkiyet karinesi hatalı değerlendirilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.