Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3222 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 989 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı hakkında, kaçak atık su uzaklaştırma tutanağı düzenlenmesine müteakip tahakkuk ettirilen bedelin tahsili için ... Müdürlüğünün 2012/4496 Esas sayılı takip dosyası ile yürütülen takibe karşı davalının yapmış olduğu itirazın haksız olduğunun kabulü ile itirazın iptali ve takibin devamına ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, "...davanın kısmen kabulü ile...İcra Müdürlüğünün 2012/4496 Esas sayılı takip dosyası ile yürütülen takibe karşı davalının yapmış olduğu itirazın 308,00-TL asıl alacak, 6,53-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 314,53-TL alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden asıl alacak için işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil talebi şeklinde devamına, fazlaya dair istemin reddine..." karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.HMK'nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.Somut olayda, mahkeme tarafından tanzim ettirilen bilirkişi raporu incelendiğinde, davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazlarının karşılanmadığı, anlaşılmaktadır.Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Aski Tarifeler Yönetmeliğinin 34. Maddesi Uyarınca;Her su abonesi tükettiği kadar suyu kirleteceğinden bunların uzaklaştırılması için atıksu bedeli ödemekle yükümlüdür.Tüketilen beher m3 üzerinden alman atık su bedeli 27, 28 ve 29. Maddelerde sayılan yönetim ve işletme giderleri ile amortismanlar ve kâr oranının kanalizasyonla ilgili miktarının 29. Maddede nasıl hesaplanacağı belirtilen tahmini su satış miktarına bölünmesiyle bulunur. Bu miktar tüketilen su miktarının %50’sinden aşağı olamaz. İşyeri ve resmi abonelerce üretilecek atık sular boşaldıkları kanalizasyon tesislerine ve çevreye daha çok zarar vereceğinden, bunların atık su bedeli konutlara oranla daha yüksek saptanabilir.' ibaresini taşımaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece; daha önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden, davacı tarafın gerek dava devam ederken gerekse temyiz dilekçesinde belirttiği itirazları da gözönünde bulundurularak, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınması, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, mevcut bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.