Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3217 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3064 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:IDavacı vekili, davalının kullandığı elektrik borcunu ödemediği, bu tutara ait gecikme zammı ve gecikme zammına ait katma değer vergisi ile birlikte 4.515,47 TL'nin İstanbul 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/12296 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçtiği, davalının tükettiği elektrik bedelini ödemediği gibi yapılan icra takibine de itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı . ... ve ...'nun 21/10/2013 havale tarihli cevap dilekçeleri ile, davacı tarafın icra takibi başvurusundarasçıları ifadesi ile taraflarına toplamda 4.515,47 TL borç olduğunu ve ödenmediği takdirde bütün masrafların tahsil edileceğinin ifade edildiği, oysa ki babaları H...'nun 05/2005 yılında, 2000 yılından beri ikamet ettiği Kayseri/Hacılar ilçesinde vefat ettiği, davacının belirtmiş olduğu adreste veya başka bir adreste belirtilen borca mazhar olacak şekilde elektrik tüketimi yapacak ne bir ev ikameti ne de bir işle iştigalinin söz konusu olmadığını, 2005 yılında vefat etmiş bir insanın 2009 ve 2011 yıllarında elektrik tüketmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddini talep etmişlerdir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda ; Abonelik Sözleşmesinde yetkiye dair bir hüküm bulunmadığı gibi davalıların ikametgahları bakımından da İstanbul İcra Müdürlüğü'nün yetkili icra dairesi olmadığı gerekçesiyle "...İcra takibi yetkisiz icra dairesinde yapıldığından, bu nedenle dinlenme koşulları bulunmayan davanın usulden REDDİNE..." karar verilmiş ; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223)iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır ( ...Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ).Öte yandan, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır.Somut olayda, icra takibinin yapıldığı İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edilmiş olduğundan, itirazın iptali davasında, mahkemenin, öncelikle bu itirazı inceleyip, sonuçlandırması gereklidir.Uyuşmazlık abonelik sözleşmesinden doğan alacağa yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir .HMK'nın 6.maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10.maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabilir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir.Somut olayda, muris ... ile aktolunan sözleşmenin ifa yeri İstanbul'dur .Bu durumda, mahkemece; davalıların ikametgahı mahkemesi yanında, sözleşmenin ifa edildiği İstanbul mahkemelerinin de yetkili olduğu, davacının seçimlik hakkını sözleşmenin ifa edildiği yer mahkemesinde dava açmak suretiyle kullandığı gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428 .maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.