Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı banka tarafından borçlular aleyhinde kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, örnek 7 nolu ödeme emrinin tebliği üzerine, müşterek borçlu ve müteselsil kefil N. A.'ın yasal süresinde borca ve tüm fer'ilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı banka vekilinin icra mahkemesine başvurusunda ise; takibin durdurulmasına ilişkin icra müdürlüğü kararının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun geçici 13. maddesinin atfıyla aynı yasanın 138/4. maddesi hükmüne aykırı olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğü kararının kaldırılmasını ve takibe devam edilmesini talep ettiği; mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 5411 sayılı yasanın 138/4. maddesinin, alacaklı banka yönünden 26.12.2003 tarihinden önce kredi kullanılıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş alacaklarının tahsiline ilişkin yapılacak icra takiplerinde uygulanabilecek olup somut olayda da takibe konu kredi sözleşmesine dayalı alacağın belirtilen tarihten önce 02.10.2001 tarihinde kat edilmek suretiyle muaccel hale geldiğinden anılan yasa hükmünün somut olaya uygulanabileceği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün takibin durdurulmasına ilişkin kararının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği anlaşılmıştır.İİK'nun ilamsız takibe itirazın süresini ve şeklini düzenleyen 62/1. maddesine göre; itiraz etmek isteyen borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.Somut olayda ise, borçlu müteselsil kefil N. A.'ın yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca yasal süresi içerisinde, icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde "talep edilen borcun, asıl borçlu tarafından, dosya ekinde bulunan ihtarnameyi müteakiben 2001 yılında ödenmiş olduğunu, takip alacaklısı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını, talep edilen alacağın ve kefaletin zamanaşımına uğramış olup kefaletin geçerliliğinin kalmadığını" ileri sürerek borca ve tüm fer'ilerine itiraz ettiği, buna göre borçlu müteselsil kefilin alacaklı banka tarafından aleyhinde başlatılan ilamsız takibe karşı, takip konusu borcun, asıl borçlu tarafından ödenmiş olduğu iddiasında bulunduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece; borçlunun, takip konusu borcun ödendiği iddiasının bulunması nedeniyle, bu konuda araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ödeme iddiası dikkate alınmaksızın, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin kaldırılmasına yönelik hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.