MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 01.07.2012 tarihinde evlendiklerini, müvekkilinin gördüğü şiddet nedeniyle ailesinin yanına sığındığını, ziynet eşyalarının müşterek konutta kaldığını, davalının babası ile yapılan telefon görüşmesinde ziynetlerin hırsızlık riskine karşı evden alınarak kasaya konulduğunun söylendiğini, müvekkilinin ziynetlerini talep etmesine rağmen davalının ziynetleri iade etmediğini belirterek; ziynetlerin aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ziynet eşyasını sürekli üzerinde taşıdığını, bir kısmını lüks ihtiyaçlarını gidermek için paraya çevirdiğini, kalan ziynet eşyasını da giderken yanında götürdüğünü savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; tarafların 10.10.2012 tarihinde fiilen ayrıldıkları, davacının evden ayrılırken ziynetlerini yanında götürmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6 adet 15'er gram 22 ayar bilezik toplam 7.560,00 TL, 2 adet 8'er gram 22 ayar bilezik toplam 1.344,00 TL, 1 adet 22 ayar 90 gram set ( kolye-bileklik-küpe) toplam 7.560,00 TL, 1 adet 14 ayar 8 gram bilezik 560,00 TL, 1 adet 15 gram 14 ayar inci set 1.050,00 TL, 1 adet tam altın 588,00 TL, 3 adet yarım altın toplam 882,00 TL, 5 adet çeyrek altın toplam 735,00 TL olmak üzere mevcut olanların aynen iadesine, olmayanların karşılarında gösterilen bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; ziynet alacağı istemine ilişkindir.HMK'nın 297/1 maddesinde hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı; 297/2.maddesinde de; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.Bu yasal düzenleme gereğince, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerden herbiri hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Asıl ve yardımcı taleplerden biri hakkında unutma nedeniyle olumlu veya olumsuz hiçbir karar vermemiş olması halinde hakkında karar verilmemiş olan talep zımnen reddedilmiş sayılmaz. Çünkü, bu talep hakkında olumlu olumsuz bir karar yoktur.Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde, ziynet alacağının faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, mahkemece ziynet bedeli hakkında karar verilmiş ancak davacının faiz talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemiştir.Hal böyle olunca mahkemece; kurulan hükümde tüm taleplerin karşılanması ilkesinden hareketle, talep edilen faiz yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, HMK 297/2. maddesi gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.