Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3156 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2478 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2009NUMARASI : 2006/202-2009/156Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu ..parsel sayılı taşınmazda kayden malik olduğunu, dava dışı yüklenici ile yaptıkları 04.01.1995 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve arsa payının iptali için dava açtığını, yükleniciden 3. normal kattaki daireyi harici satış sözleşmesi ile devralan davalının fuzuli şagil olduğunu, hukuken korunacak bir üstün hakkının olmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000.-TL. ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiş, 11.12.2006 tarihli celsede ise ecrimisil isteminden feragat etmiştir.Davalı, çekişmeli taşınmazda yer alan 3. normal kattaki daireyi dava dışı yükleniciden satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak aldığını, taşınmaz için zorunlu masraf ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; arsa sahibi ile yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden önceki döneme ilişkin ecrimisil talep edilemeyeceği gerekçesiyle ecrimisile ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı vekilinin 11.12.2006 tarihli oturumda imzası ile onayladığı beyanında ecrimisil isteğinden feragat ettiği anlaşıldığına göre bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine, Ancak davacı kayıt maliki davalı ise dava dışı yükleniciden haricen satın alan kişi konumunda olup hakları yüklenicinin hakları ile sınırlıdır. Dava tarihinde arsa sahibi ile yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi henüz feshedilmemiş olsa bile yüklenici edimini tam olarak yerine getirmedikçe örneğin inşaatı tamamlayıp inşaatla ilgili kendisine yüklenilen işlemleri yapmadıkça talepte bulunamayacağı yasal ve yargısal uygulamalar gereğidir. Doktrinde de bu konuda bir fikir birliği bulunmaktadır. Yüklenicinin elde edemeyeceği bir hakkı onun ardılı sayılan kişilerinde talep etmesi mümkün değildir.Somut olayda; yüklenicinin edimini yerine getirmediği ve bu nedenle sözleşmenin feshedildiği tartışmasızdır. Bu durumda davalının çekişmeli yerde haklı ve geçerli bir nedenle oturduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Öyleyse, elatmanın önlenmesi davasının kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi yerinde değildiÖte yandan, kabule göre de, tefhim edilen hüküm sonucunun açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde duruşma tutanağına geçirilmesi ve okunması gerekir.(HUMK.381/2, 388 maddesi son fıkra) Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında birer birer duraksamaya yer bırakmayacak biçimde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK.’nun 389.maddesinde de benimsenmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olup, aksi halin yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratacağında kuşku yoktur. Öyleyse; somut olay yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mahkemece ittihaz olunan soyut biçimde davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun düştüğü söylenemez.O halde davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.