MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 09/04/2015NUMARASI : 2013/200-2015/246Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, 07/05/2007 tarihinde davalılardan İ.. B..’nın Trafik Müdürlüğü bünyesinde trafik işaretleme hizmetlerini yürüten alt işveren işçisi olarak çalışmaya başladığı ve bilahare değişen alt işverenler nezdinde aynı işte çalışmaya devam ettiği, son alt işvereninin işyerini devir alan K.A.Ş. olduğunu ve bu Şirketin çalışanlarına ihalenin 31.12.2012 tarihinde yenileneceğini bildirerek ücretsiz izne çıkardığını, daha sonra Şirket ihaleyi tekrar almasına karşın kendisi ile birlikte 10-15 işçiyi işe çağırmadığı ve şifahi olarak kendileri ile çalışmak istenmediğinin 31.12.2012 tarihinde bildirilmesi ile iş sözleşmesinin yazılı bildirim yapılmaksızın fiili olarak sona erdirildiğini, feshin esas ve içerik olarak geçerli olmadığını, davalıların asıl-alt işveren olarak birlikte sorumlu olduğunu iddia ederek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalılar Cevabının Özeti:Davalı İ.. B.. vekili; davacı ile iş ilişkisinin bulunmadığını, Belediyeden ihale alan diğer davalı Şirketin personeli olduğunu, işe alınmasında ve ücretinin belirlenmesinde idarenin herhangi bir talimatı bulunmadığını, ayrıca davacı işçinin iş sözleşmesi belirli süreli sözleşme olduğundan iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı Şirket vekili; tanık listesi ile davacıya ait işyeri özlük dosyasını sunarak, 09/04/2015 tarihli duruşmadaki beyanda davacı ile aralarındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, ihaleyi alan firma olduklarından işe iadenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece toplanan kanıtlar dayanılarak, davacının 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddelerinde düzenlenen iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için; iş sözleşmesinin belirsiz süreli olmasının gerektiğini, oysa davalılar K. Trafik İşaretleri AŞ. ve K. İnşaat Müh. San. ve Tic. A.Ş. tarafından dosyaya ibraz edilen ve davacı ile aralarında imzalanan 01/01/2012 tarihli iş sözleşmesinin başlama tarihinin 01/01/2012, bitiş tarihinin de 31/12/2011 tarihi olarak belirtilen belirli süreli iş sözleşmesi olduğu anlaşıldığından iş güvencesi hükümlerinden faydalanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışması gerekir. Aynı Kanununun 11. maddesinde, “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur. İş sözleşmelerinin belirsiz süreli olması asıl, belirli süreli olması istisnadır. Yasada belirli süreli işlerle, belirli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilecektir. İşçinin iş güvencesi dışında kalması için başvurulan kötüniyetli uygulamalar korunmamalıdır.Belirli süreli iş sözleşmesinden bahsedilebilmesi için, sözleşmenin süreye bağlanmış olması ve belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması için objektif nedenlerin bulunması gerekir. Objektif neden olsa bile, sözleşmenin akdedildiği tarihte, iş ilişkisinin sona ereceği tarih belli değil veya belirlenebilir de değil ise, belirsiz süreli iş sözleşmesi söz konusu olur. İş sözleşmesi taraflarca açık olarak belirli bir süreye bağlanmasa bile, işin amacından belirli süreli olduğu anlaşılıyorsa, sözleşmenin örtülü olarak süreye bağlanması söz konusu olur (BK mad. 338/I).Salt süreye bağlı bir iş sözleşmesinin mevcut olması hemen işe iade davasının reddi sonucuna götürmemelidir. Zira, 11’inci madde, belirli süreli iş akdini yapma serbestisini sınırlandırmış ve bu tür sözleşmelerin yapılabilmesi, söz konusu hükümde belirtilen objektif koşulların varlığına bağlanmıştır. Dolayısıyla iş sözleşmesini belirli süreye bağladıklarında, hakim, objektif ve esaslı koşulların var olup olmadığını incelemelidir. İş sözleşmelerinin belirsiz süreli olmasının asıl olmasının sonucu olarak, belirli iş sözleşmesinin varlığını ileri süren taraf bunu ispatla yükümlüdür.Belirli iş sözleşmesinin varlığının kabulü için hangi durumların objektif neden olarak kabul edilebileceği İş Kanunu’nun 11’inci maddesinde örnek kabilinden sayılmıştır: İşin niteliği gereği belirli bir süre devam etmesi, belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması. Kanun’da gösterilen bu nedenler tahdidi olarak değil; örnek kabilinden verilmiş; benzer hallerde belirli iş sözleşmesi kurulması imkanı açık tutulmuştur. Zira, söz konusu hükümde açık olarak “..gibi objektif koşullara bağlı olarak” ifadesine yer verilmiştir.Türk hukuk mevzuatında, belirli iş sözleşmelerinin yapılmasını zorunlu kılan veya buna imkan sağlayan düzenlemeler de bulunmaktadır. Örneğin, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 9. maddesinin 1’nci fıkrasına göre, Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olmak üzere belirli süreli yapılır. Böylece, iş sözleşmesinin özel okul öğretmenler, müdür ve diğer yöneticileri ile yapılacak iş sözleşmelerinin belirli süreli olması ve bir yıldan az süreli olmaması zorunludur.İş Kanunu’nun 11’nci maddesinin 2 ve 3’üncü fıkralarında zincirleme yapılan belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı bir nedene dayanması halinde belirli süreli olma özelliğini koruyacağı; aksi takdirde belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılacağı düzenlenmiştir. Belirli süreli iş aktinin yapılmasının objektif nedeni varsa ve bu neden devam ediyorsa veya yeni bir neden ortaya çıkmışsa belirli süreli iş sözleşmeleri yenilenebilir şeklinde değerlendirilmelidir. Zincirleme iş sözleşmelerini belirli süreli niteliğini koruyabilmeleri için her birinde aranan objektif nedenlerin aynı olması da şart değildir.Taraflar arasında, İş Kanunu’nun 11’nci maddesinin 1 ve 2’nci fıkraları anlamında esaslı neden olmadan akdedilen belirli süreli sözleşme, belirsiz süreli sayılacağından, işveren, sürenin sona ermesiyle sözleşmenin sona erdiğini bildirdiğinde, işçi, sözleşmenin belirsiz süreliye dönüştüğünü, işverenin bildirim şartına uymadan iş sözleşmesini feshettiği gibi geçerli bir sebep gösterilmeden feshedildiğini ileri sürerek bir aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açabilecektir. Bir aylık hak düşürücü sürenin başlangıcı işverenin belirli süreli sözleşmeli gibi kabul ederek sürenin geçmesiyle sözleşmenin sona erdiğini bildirdiği, belirsiz süreli sözleşmeye dönüştüğü için işverence bildirim süresine uyulmadan yapılan bir fesih anlamı kazanan bildirimin yapıldığı tarihtir.Dosya içeriğine göre; davacının davalılar arasında trafik işaretlerinin bakım onarım işine ilişkin hizmet alım sözleşmesi kapsamında istihdam edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacının iş sözleşmesinde başlangıç ve bitiş tarihlerine yer verilmiş ise de iş sözleşmenin belirli süreli olduğunun kabulü için aranan objektif ve esaslı bir nedenler yoktur. Bu nedenle Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin belirli süreli olduğu gerekçesiyle davanın reddi hatalıdır.Somut uyuşmazlıkta ispat yükü kendisinde olan davalılar, davacı işçinin iş sözleşmesini geçerli veya haklı nedenle feshettiğini kanıtlayamamıştır. Davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.F) Hüküm: Yukarda açıklanan gerekçe ile;1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, 2. Davalı K.. A.. tarafından gerçekleştirilen feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının adı geçen işverenin işyerine İŞE İADESİNE, 3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı alt işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminattın her iki davalının birlikte sorumlu olmak kaydı ile miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE, 4. Davacı işçinin işe iadesi için davalı alt işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilin tahsilinin GEREKTİĞİNE, 5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,6. Davacının yapmış olduğu 302.35 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.500,00 TL ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacı vekiline iadesine, Kesin olarak 05/11/2015 oybirliğiyle karar verildi.