Hatice ile Hüseyin aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair (Üsküdar İkinci Aile Mahkemesi’nden) verilen 07.12.2009 gün ve 340/652 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmaza çalışması karşılığı geliri ile vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, 1571 ada 17 parseldeki meskene ilişkin olarak fazlaya ilişkin ahları saklı tutularak 30.000 TL. alacağın dava tarihinden itibaren işleyerek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davanın bir yıllık zamanaşımı süresini geçirilmesinden sonra açıldığın, kaldı ki taşımazın vekil edeni tarafından tapu kaydında belirtilen tarihte satın alındığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, boşanma davasının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar bir yıllık zaman aşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davcı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 28.05.1986 tarihinden evlenmiş, 18.02.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.03.2006 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. (TMK’nın 225/2). TMK’nın 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Davacı, uyuşmazlık konusu taşınmazı 1998 yılında satın alınarak, 200 yılı Temmuz ayından itibaren evden ayrıldığı 2005 yılına kadar aile konutu olarak kullanıldığını, satıcıları müteahhit ile arsa sahipleri arasındaki uyuşmazlık nedeniyle tapu kaydının çok sonra 03.01.2008 tarihinde davalı üzerine aktarıldığını açıklayarak alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ise, niza 1 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 13.07.2010 t: 2010/1855-3896 sayılı kararı da aynı doğrultudadır. konusu taşınmazın boşanma tarihinden sonra tapu kaydında belirtilen tarihte satın alındığını bildirmiştir.Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinde 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona ermesi boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK’nın 2.2 maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazı satın alındığı iddia edilen tarih (1998) itibariyle eşler arasında 743 Sayılı MK.’nın 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı" rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nın 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşımazın edinildiğinin ileri sürüldüğü tarihe göre, eşler arasında 743 Sayılı MK:’nın 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerin göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK’nın 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davya uygulanamaz. Bu madde; 4721 Sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde, edinilmiş mallara katılma alacağına ilişkin olarak açılan davalar hakkında uygulanır.743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nde; mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen mallar için açılan katkı payı alacağı davalarında uygulanacak bir zaman aşımı süresi öngörülmemiştir. Ne var ki; aynı kanunun 5. maddesinde; “Bu Kanun ve Borçlar Kanunu’nun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır" denilmektedir. Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde ise, “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik zamanaşımına tabidir" hükmüne yer verilmiştir.O halde somut olayda, 743 sayılı TMK’nın 5. maddesi yoluyla BK’nın 125. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Anılan maddede yer alan “her dava" “bütün alacaklar" anlamında kullanılmıştır. Öte yandan Borçlar Kanununun 132/3. bendi uyarınca “Nikah (evlilik) devam ettiği sürece eşler arasında zamanaşımı işlemediğinde" zamanaşımın başlangıcı; boşanma kararının kesinleştiği tarih (30.03.2006) olarak kabul edilmelidir. Bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar BK’nın 125. maddesinde açıklanan 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmemiştir. Öyle ise mahkemece, iddia ve savunma çerçevesinde tüm taraf delillerini toplanması ve uyuşmazlığının esası bakımından karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazı edinildiğinin ileri sürüldüğü tarih itibariyle uyuşmazlığı 01.01.2002 tarihinden önceye ilişkin olduğu gözden kaçırılarak yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL. peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 10.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.