Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3115 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 1828 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2009NUMARASI : 2004/550-2009/369Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı Ş.’ın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak dava konusu ..parsel sayılı taşınmazındaki 48/864 payını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, dava konusu taşınmazı dava dışı kişiden satın aldığını, miras bırakanla bir ilgisinin bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, miras bırakan tarafından davalıya yapılan pay temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacının miras payı oranında tapunun iptal ve tesciline karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının miras bırakanı Ş..tarafından dava konusu 1264 parsel sayılı taşınmazdaki payının 21.11.1990 tarihli akitle ve satış suretiyle davalı oğlu Haşime temlik edildiği görülmektedir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Ancak, mahkemece yapılan inceleme araştırma ve soruşturmanın hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve olgular gözetilerek,tedavüllü tapu kaydının ilgili Tapu Sicil Müdürlüğünden celp edilmesi,miras bırakan tarafından davalıya satılan payın akit tarihindeki değerinin bilirkişi marifeti ile denetime elverişli olacak şekilde saptanması, tarafların gösterecekleri tanıkların dinlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.