MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/07/2013NUMARASI : 2012/351-2013/650Yukarıda
tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen
tetkiki davalı ve davacı taraflarından istenmesi üzerine bu işle ilgili
dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik
Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki
tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RŞikayet
eden borçlu İ.. İ.. vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda;
kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan ilama dayalı başlatılan takipte,
borçlunun V.. nezdindeki hesaplarına haciz konulduğunu. 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu'na 5999 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 6. maddesi
ve 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesine göre bu madde uyarınca
ödenecek tazminatın tahsili için İdare'lerin mal, hak ve alacaklarının
haczedilmeyeceğini, öte yandan borçlu İdarenin gördüğü hizmet kapsamında
tüm mal hak ve alacaklarının nitelikleri gereği kamu hizmetinin
sürdürülebilmesi için kamuya tahsisli olduğunu, ayrıca İİK'nun 82/1.
maddesi kapsamında borçlu Kurum mallarının haczinin mümkün olmadığını,
bu nedenlerle yapılan haciz işleminin yasaya aykırı olduğunu
açıklayarak, haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.Mahkemece,
takibin dayanağı olan ilamın karar tarihinin 6111 sayılı Kanun'un Geçici
2. maddesi ile 5999 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra olduğu,
hüküm altına alınan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat
alacaklarının tahsili için anılan maddeler gereği haciz yapılamayacağı
gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Hükmün esası,
alacaklı vekili; yargılama giderlerine yönelik bölümü ise borçlu vekili
tarafından temyiz edilmiştir.Yukarıda açıklanan sorun konusunda
sağlıklı bir sonuca ulaşmak için öncelikle konuya ilişkin yasal
düzenlemelerin irdelenmesi gerekir.30.06.2010 tarihli Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi
ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin 1.
fıkrasında: kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi
arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir
ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya
kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek
suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması
sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış
olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında
ise bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle
İdare'lerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği düzenlenmiş
olup, 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. Maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden
sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanacağı
düzenlenmiştir. Ancak; 6111 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesi 01.11.2012
tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş, kararın Resmi Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar
verilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı 22.02.2013 günlü 28567
numaralı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Son olarak; 11.06.2013 tarihli
Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Kanunlar ile 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6487
sayılı Kanunu'nun 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun
Geçici 6. maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir. Anılan 6.
maddenin yeni halinin 11. fıkrasında bu madde uyarınca ödenecek olan
bedelin tahsili sebebiyle İdare'lerin mal, hak ve alacaklarının
haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.Her ne kadar; 6111 sayılı
Kanun'un Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce
iptal edilerek, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı
ay sonra, yani 22.08.2012 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiş
ise de; Anayasa'nın 11. maddesinde, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve
üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise Hakimlere herşeyden önce
Anayasa'ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa'nın 11.
ve 138. maddeleri, hakime Anayasa'ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü
iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta
yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak
arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti
ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve
Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi
Anayasa'ya aykırılığı saptanmış yasa hükümlerinin uygulanamayacağına
işaret eden kararlan vardır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını
duyurması, iptal edilen yasanın uygulanmasını durdurucu bir tedbir
niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının
uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması,
Anayasa'ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (T.. Y..
M.. Ü.. Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme
İdaresi Dergisi, cilt:26) İptal hükmünün Resmi Gazete'de
yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya
Anayasa'ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup,
bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden idarenin mal,
hak ve alacakları haczedilebilir. Öte yandan 6111 sayılı Yasanın Geçici
2. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 01.11.2012 tarihli
kararı sadece iptal tarihinden sonra konulan hacizler için değil,
Anayasa'nın 153. maddesindeki geriye yürümeme ilkesinin kesinleşmiş
yargı kararları için geçerli olması nedeniyle iptal tarihinden önce
konulan hacizlerde de uygulanır.Ayrıca 6487 sayılı Yasanın 21.
maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa'nın Geçici 6. maddesinin son
fıkrasında bu fıkra hükmünün bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar
hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanacağı
düzenlemesinin İdare tarafından kamulaştırılmaksızın el konulan
taşınmazlara ilişkin tazminat davaları ile kamulaştırma bedeli tespitine
ilişkin davalar için geçerli olduğunun kabulü gerekir. Dava niteliği
taşımayan İcra İflas Kanunu hükümlerine göre yapılan şikayet başvuruları
bu kapsamda kalmamaktadır. Bu nedenlerdir ki haczedilmezlik şikayetleri
para alacaklarına ilişkin olup doğrudan taşınmaza ilişkin dava olarak
nitelendirilemez, anılan son fıkra kapsamında düşünülemez.Tüm bu
yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı
değerlendirildiğinde; kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara
ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, elatma tarihi
09.10.1956 tarih ile 04.11.1983 tarihi arasında ise; takibe konu ilamın
5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na
eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden
önce olması durumunda İdare'nin mal, hak ve alacaklarının
haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise İdarenin
mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekir.04.11.1983'den
sonraki el koymalarda ise; 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesi haciz
yasağı getirmekle birlikte anılan Yasa maddesi Anayasa'ya aykırı
görülerek 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş
olmakla uygulanırlığı kalmamıştır. Bu durumda ilam tarihi yeniden haciz
yasağının getirildiği 11.06.2013 tarihinden önce olması halinde haciz
konulabileceğinden şikayetin reddi, ilam tarihi 11.06.2013 tarihinden
sonra olması halinde ise haciz yasağı mevcut olduğundan şikayetin kabulü
gerekir.Somut olayda; takibe dayanak ilam tarihi 14.10.2011 olup,
6487 sayılı Yasa'nın 21. maddesinin yürürlük tarihi olan 11.06.2013
tarihinden öncedir. Öte yandan, ilamda alacağın doğumuna sebep olan
İdare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve
bilgi bulunmadığından kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983
yılından sonra olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda; eldeki takipte,
borçlu İdare'nin haczi kabil malvarlığı üzerine haciz konulması
mümkündür. Bu nedenlerle, Mahkemenin yazılı gerekçesi isabetli
olmamıştır.Bundan ayrı; İ.. İ.., 2560 sayılı Kanun gereğince
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin idari yapılandırmasında yer
aldığından hakkında 5393 sayılı Kanun'un uygulanması zorunludur. 5393
sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesi uyarınca belediyenin kamu
hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil
edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.Ayrıca Belediye
Gelirleri Kanunu ve diğer kanunlarla belediyeye verilen paylar, vergi ve
resim hükmünde olduğundan haczi mümkün değildir. Somut olayda, borçlu
Kurum'un haczedilen alacaklarının Vakıfbank Valide Sultan Şubesi'nin
karşılık yazısından anlaşıldığı ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu
olmadığı üzere: su ve atık su bedelleri, çevre temizlik vergisi ile,
İller Bankasından alınan paylardan kaynaklandığı sabittir. İ.. İ..'nin
su ve atık su bedelleri gelirleri vergi, resim ve harç hükmünde
olmadığından, 5393 Sayılı Kanunun 15/son maddesi uyarınca kamu
hizmetinde fiilen kullanılmadığı sürece haczine engel bir hüküm
bulunmamaktadır. Borçlu kurumca şikayete konu edilen haciz konusu su
bedellerinin fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı da ispatlanamamıştır.
Öte yandan, borçlu idarece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün
olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması,
haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. Hal böyle
olunca, eldeki uyuşmazlık bakımından: borçlu idarenin Vakıfbank Valide
Sultan Şubesi'ndeki hesabında haczi kabil ve haczi kabil olmayan paralar
birlikte toplandığı anlaşıldığından: haczedilmezlik hakkından feragat
olarak kabul edilmesi gerekli bulunduğuna göre, tüm bu açıklamalar
kapsamında anılan hesaba haciz uygulanmasında usul ve yasaya aykırı bir
yön bulunmadığından borçlu vekilinin şikayetinin reddine karar verilmesi
gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi isabetsiz
olmuştur.Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme
kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun
Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri
uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre borçlu vekilinin temyiz
itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun
388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay
Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar
düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.02.2014 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
eksik harcın yatırılması için önce normal bir süre verilmesi zorunlu olmayıp, mahkemece doğrudan kesin mehil verilebilir. Ne var ki, verilen kesin mehil makul bir süreyi kapsamalıdır.
(...Kadastro sırasında dava konusu 136 ada 2 ve 6 ile 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar davalı C.. G.., 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz eşit paylarla davalı C.. G.. ve dava dışı Z. Y., 136 ada 3 ve 128 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı M.. G.., 136 ada 4 parsel sayılı taşınmaz davalı H. G., 136
Sahte fatura kullanımı - tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği - vergi cezası
DAVA VE KARAR:
Davacı
hakkında bir kısım alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolunda
düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine
ilişkin olarak re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer
vergisi ile kesilen özel usulsüzlük
Davalının adresi bilinmiyorsa ne yapmak lazım ? Uydurma bir adres mi yazlı ya da boş mu bırakılmalı?
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı ve
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?