Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 31026 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29329 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ve davacı M.. M...avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacılar; serbest avukat olup, davalı şirketin vekilliğini yürüttüklerini, bu kapsamda borçluları dava dışı ".. Mimarlık Ltd Şti" ve "M.. Bulak Ltd Şti" olan firmalar hakkında, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2010/6341 sayılı dosyasında takip başlatılarak "480.448,00TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 611.737,41 TL üzerinden icra takibine başlandığını, takibin kesinleştiğini, ancak alacak tahsilinin mümkün olmadığını, bu nedenle dosya borçlusu şirketlerin, edindiği birçok taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak maksadı ile devrettiklerini tespit ettiklerini, bu nedenle borçlular ve diğer temellük edenler hakkında, Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/128 Esas sayılı dosyasından "Tasarrufun İptali" davası açıldığını, ancak bu yargılama esnasında, davalı şirket yetkilisinin borçlu şirketlerle yaptığı sulh anlaşması neticesinde davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiğini, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi olmadığını, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2010/6341, Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/128 Esas, Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/149 Esas sayılı dosyalardaki vekalet ücreti alacaklarının Avukatlık Kanunu 164/4 hükmüne göre %10-%20 arasındaki bir oranla hesaplanması gerektiğini, ayrıca davalının kendi borçluları ile yaptığı anlaşmaya göre karşı tarafın ödeyeceği ücreti de üstlendiğinden karşı yandan alınacak ücretlerin de hesaplanması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla132.412,74 TL vekalet ücreti alacağının davalıdan tahsiline, temerrüt tarihi olan 02/03/2012 tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacının dava dışı borçlular ile yapılan sulh görüşmelerinden haberdar olduğunu, ancak davacıların yüksek vekalet ücreti talep etmesi nedeniyle sulh gerçekleşmediğini, daha sonra ise sulh sağlandığını bu nedenle davacıların sulh olunan miktar üzerinden vekalet ücretine hak kazandıklarını, ancak davacıların 611.737,41 TL üzerinden ödeme talep ettiklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, yargılama esnasında aldırılan bilirkişine raporuna atıf yapıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 89.500,00 TL'nin dava tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.1-Davacıların, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2010/6341 sayılı dosyasında ve Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/128 Esas sayılı "Tasarrufun İptali" konulu dava dosyasında ve Ankara 5 Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/149 Esas sayılı dosyasında davalı şirketi temsil ettikleri, Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/128 Esas sayılı dosyasında yargılama devam ederken, davalı şirket ile dava dışı borçluların anlaşarak 26.03.2012 tarihli sulh protokolü gereğince 220.00 TL üzerinden sulh sağlandığı bu nedenle davanın feragatle sonuçlandırıldığı, davacılara vekalet ücretinin ödenmediği ve taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Avukatlık Kanununun 164.maddesinde "taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı hallerde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifeleri altında kalmamak koşulu ile ücret itirazlarını incelemeye yetkili mercii tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10 u ile %20 si arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği" hükmü mevcut olup, dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken vekalet ücretinden) ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde 2013/29329-2014/31026düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir.Somut uyuşmazlığa konu olayda, davalının 26.03.2012 tarihli sulh protokolü gereğince dava dışı borçlular ile sulh sağladığı anlaşılmakta olup, buna göre davacı avukatların sulh miktarı olan 220.000 TL üzerinden, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2010/6341 sayılı dosyasında ve Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/128 Esas sayılı dava dosyasında davalı şirketi temsilen yerine getirdikleri vekillik görevi nedeni ile Avukatlık Kanunu 173/1 maddesi gereğince ayrı ayrı %10 ila %20 arasında vekalet ücreti ile yine davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretine hak kazandıkları anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, az yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak, bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, aksine düşüncelerle ve HMK 297.maddesine aykırılık oluşturacak şekilde(dosya içinde yer alan bilirkişi raporlarındaki farklı hesaplama biçimlerinden hangisinin hükme esas alındığı belirtilmeksizin) karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre, davacının ve davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.