Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu Hamza Ayna'nın İİK'nun 340.maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Mersin 1.İcra Mahkemesinin 10.6.2009 tarihli ve 2009/660-1013 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, borçlunun beraatine ilişkin Mersin l.Ağır Ceza Mahkemesinin 27.7.2009 tarihli ve 2009/690 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığından verilen 20.03.2010 gün ve 17210 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 7.4.2010 gün ve K.Y.B. 2010/75149 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,Tebliğnamede, 25.2.2009 tarihinde sanık tarafından yapılan taahhütte işlemiş faizin belirtilmesine karşın, son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz miktarının belirlenmemesi sebebiyle verilen Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 11.5.2009 tarihli ve 2009/3306-3412 sayılı ilamında da belirtildiği üzere taahhüt tutanağında bu tarihler arasında faiz yürütüleceğine dair bir beyan bulunmadığına göre, faiz miktarının ayrıca ilave edilmesinin zorunlu olmadığı, dolayısıyla taahhüdün geçersiz olduğundan söz edilemeyeceği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Dosya kapsamına göre, borçlu hakkında toplam 10.163.15 TL alacağın tahsili amacıyla yapılan takip sırasında 25.2.2009 tarihinde icra memuru huzurunda alacaklı vekilinin kabulüyle düzenlenen tutanakta borç miktarının 11.946.83TL olarak gösterildiği, tutanağın beyan kısmında da borçlunun "... taahhüt tarihine göre hesaplaması yapılsın dedi. Taahhüt tarihine göre yapılan hesaplamada 10.163.15 TL takip miktarı, 1.219.58 TL vekalet ücreti, 88.9 TL icra masrafı, 325.2 TL tahsil harcı ve 150.00 TL faiz olmak üzere toplam 11.946.83 TL dosya borcunun olduğu dökümleri ile söylendi, borçlu anladım kabul ettim dedi ve söz alarak ben bu borcumun tamamı olan 11.946.83TL'yi 16.03.2009 tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum dedi.." şeklinde taahhütte bulunduğu dikkate alındığında, borçlunun hangi miktar için ödeme taahhüdünde bulunduğu, alacaklının da hangi miktar için kabulde bulunduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır. 25.2.2009 tarihine kadar faiz belirlenmiş, ancak bu tarihten ödeme tarihi olan 16.3.2009 tarihine kadar olan faiz hesaplanıp taahhüttutanağında gösterilmemiş ise de, taahhüt tutanağında bu tarihler arasında faiz yürütüleceğine dair bir beyan bulunmadığına, taahhüt edilen miktarın hiç bir kuşkuya yer verilmeyecek şekilde açık olarak belirlenmiş olmasına göre faiz miktarının ayrıca ilave edilmesi zorunlu değildir. Hal böyle olunca taahhüdün geçerli olduğu gözetilmeden itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Mersin l.Ağır Ceza Mahkemesinin 27.7.2009 tarih ve 2009/690 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309/4-c maddesi uyarınca BOZULMASINA, "yargılamanın yenilenmesi yasağı" nedeniyle bozma kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasının gerekmediğine, dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 19.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.